Çok geçmeden kısa sürede evine gelmiştik. Motora binmek bana gerçekten çok iyi gelmişti. Emir anahtarıyla kapıyı açtığında tekrardan bu eve geldiğim için keyfim kaçmıştı, neyse ki hızla çantamı alıp çıkacaktım.
Kapıdan içeri girdiğimizde salonda ki L koltukta dağınık duran battaniye ve yastığın üstündeki tişört dikkatimi çekmişti. Emir akşam salonda uyumuş olmalıydı ama yastığın üstünde ki tişört Emir'e olamayacak kadar küçüktü ve sanki elle sıkılmış gibi buruş buruştu. Bir kıza ait olmalıydı, aklıma gelen şeyle koltuğa doğru yürümeye başladım.
O tişörtten bende de vardı ve büyük ihtimalle burada kaldığım gün okulda üstüme geçirdiğim tişörttü. Kıyafeti koklamak için L koltuğa uzandığım sırada Emir'in önüme ani geçişiyle dengemi kaybetmiştim ve elime gelen ilk şeye sıkıca tutunsamda koltuğa düşmüştüm.
Sımsıkı kapattığım gözlerimi açtığımda kafamı tek eliyle sarıp, üstümde duran Emir'i görmemle başımdan aşağı kaynar sular dökülmüştü. Bir eli kafamı düşerken tutmuş olmalıydı, diğer eli ise koltuğa dayanıyordu.
Ben ise altında koltuğa boylu boyunca düşmüş duruyordum, bir elimin tişörtünü sımsıkı tuttuğunu fark etmemle hızla çektim. "Kalkmaya niyetin yok galiba üstümden." dediğimde bana bakarak sırıtan yüzünü bir anda düşünür gibi yaptı ve "Şöyle bir düşünüyorum da beni çeken sensin, demek ki suç bende değil." dediğinde o iğrenç erkeklerin söylediği cümleyi kurmadığı için şükretmiştim.
Üstümden iteklemeye çalışsam da koca cüssesine gücüm yetmiyordu. Emir halime kahkaha attıkça hareket eden adem elması yutkunmama sebep oluyordu. "Gülmeyi keser misin? Kalk ulan artık üstümden." dediğimde kahkahası durmuştu bir süre gözlerime bakan gözleri usulca dudaklarıma kaydığında uzaklaşmamız gerektiğini anlamıştım.
Tüm gücümle iktirerek yan tarafa düşmesini sağlamıştım, hayır bunu başarabilmemin Emir'in o an ki boşluğuna denk gelmesiyle hiç bir alakası yoktu.
Bulduğum ilk fırsatla hızla ayağa kalktım. "Eee, nerde çantam?" diyerek iki yana açtığım kollarımla Emir'in "Nerden bileyim ben? Git ara bul." demesini beklemiyordum. Zaten onu insan yerine koyup ne diye soru soruyorsam. Oflayarak ilk kapıdan, yani Emir'in odasına girerek odalara bakmaya başladım. Bütün odalara bakmıştım ama yoktu çanta.
Emirle konuşmak için salona döndüğümde Emir'i görememek afallamama sebep olmuştu. Nereye gitmişti iki dakikada. Olduğum yerden etrafa hızlıca göz gezdirdim ama görememiştim.
Cama yansıyan gölgeyi fark ettiğimde Emir'in mutfak balkonunda olduğunu anlamıştım. Balkona girerken kızmak için açtığım ağzım gördüğüm manzarayla apaçık kalmıştı.
Emir.. Emir sokak kedileri için balkonun köşesinde bir yer yapmıştı ve ihtiyaçlarını giderebilecekleri her şey vardı.
Ev müstakil olduğu için ilk kattaki balkona kediler çok kolay çıkabiliyordu. Emir'i bu halde görmeyi asla beklemiyordum. Onu böyle görünce ortak noktamızın çok olduğunu fark etmeye başladım.
Emir beni farkettiğinde ayağa kalkıp karşıma gelmişti ama ben yine hazırlıksız yakalanmıştım. Çünkü ne zaman dolduğunu bile fark etmediğim gözyaşlarımdan biri aktığında Emir yine baş parmağıyla silmişti. "Ne oldu Afra?" dediğinde yine sıcacık gülümsemesini sunmuştu.
Yapmasana oğlum şunu yaa. Eriyorum işte.. 1 adım geri atıp elimin tersiyle gözlerimi sildim. "Olmadı birşey. Kediler çok tatlı. Baksana ne güzel sevmişler burayı, tabii senide." dediğimde Emir'in yüzündeki ifade daha da erimeme sebep oluyordu.
Kafasını hafif eğmişti, ve sırıtarak beni dinlemişti ben konuşurken. Yapma oğlum yapma.. Bugün bana niye böyle şeyler oluyor ya off! Ben kendi düşüncelerimle boğuşurken Emir bir anda bileğimden tutup beni kendine çekmişti.
Bana sarılması istemsizce çok, çok güzel hissettiriyordu. Ama neden? Olmazdı, olamazdı, olmazdık. Belimi saran eli dokunduğu yerleri okşarken, saçıma yerleşen diğer eli saçlarımı seviyordu. "Az önce konuşurken ne kadar tatlı gözüktüğünü bilsen sende kendine sarılmak isterdin. O yüzden ne yapıyor bu çocuk bana diye düşünme." Kurduğu cümle daha da afallamama neden olurken söyleyebildiğim tek şey "Be-ben mi?" olmuştu. Ve evet, maalesef onu da söylerken kekelemiştim. OFF!
Kendime kontrolü sağlayabildikten sonra kollarının arasından hızla uzaklaştım. "Çantamı bulamadım. Bütün odaları aradım ama yok." diyerek isyan ettiğimde Emir bileğimden tutarak beni çekiştirmeye başladı.
Kapıya geldiğimizde ne oluyor be diyerek kendi içimde savaş açsam da sonradan Emir'in kapının yanında duran çantayı alıp bana uzatmasıyla şaşkın şaşkın kocaman açtığım gözlerimle ona bakıyordum. "Sen! Sen en başından beri biliyordun ama bana bilmediğini söyledin." isyan ederken bir yandan da omzuna vurmayı ihmal etmemiştim.
Onu iktiren bileklerimi tutmak için ellerini havaya kaldırdığında hızla çektim ellerimi. "Daha fazla dokunma bana! Hainsin sen, hain!" diyerek askıdaki eşyalarımı da alıp hızla çıktım evden, tabii ki çarptım kapıyı. Emir her ne kadar kapıyı hızla geri açıp seslensede durmadım.
Evet yine nerde olduğumu bilmediğim o mahallede tek kalmıştım. Kuzenimi aramak için telefonumu çıkardığımda elime atılan şeyle telefonum yere düştü. Etrafıma kimin attığını görmek için baksam da kimseyi görememiştim. Telefonumu almak için eğildiğim sırada başıma aldığım darbeyle gözlerim kararmıştı...
Ben geldiiimm:) Biraz uzun sürdü bölümü atmam ama hayatımda başka sıkıntılar çıktı, üzgünüm..:(
Bölüm diğer bölümlere göre kısa kaldı ama size bugün kesinlikle bölüm atmam gerekiyordu bu yüzden dün çok yorgun olsamda gece oturup bu bölümü yazdım. İnstagramdan takip edenler bilir QAÇEDÖXĞFM.
İNSTAGRAM:@mellyalone
Sınav haftama giriyorum bu yüzden sizi 1-2 hafta daha bölümsüz bırakamazdım o yüzden yazdım aslında bu bölümü. Umarım sevmişsinizdir.
Emir?
Afra?
Bölümde en sevdiğiniz kısım?
Sizleri çok seviyorum Allah'a emanet olun bir sonraki bölüme kadarrr :)
Öpüldünüzz!
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MAHPERİ
Romanzi rosa / ChickLitKüçükken birbirini kaybeden 2 çocuk şans eseri seneler sonra aynı okulda karşılaşıp, bilmeden birbirlerinin hayatlarına dahil olursa ne olur? Kaderin bitmek bilmeyen oyununa nasıl karşılık verirler? Kader gerçekten bir olanları karşılaştırır mıydı...