Çok rahat bir yerde uzanıyordum şuan, hiç uyanasım gelmiyor. Rahatlığımın verdiği keyifle elimi ileri doğru atarak elime gelen ilk şeye sıkıca sarıldım, ahh çok güzeldi. Neydi bu? Kocamandı ve sarılmak çok güzel hissettiriyordu. Ne olduğuyla ilgilenemeyecek kadar rahatıma düşkündüm şuan. Bu yüzden hiç kendimi yormadan tekrar uykuya dalmak için kafamdaki düşünceleri bir güzel süpürdüm.
"Ahh, güzelim, güzel kızım biraz daha sıkarsan sanırım bütün uzuvlarım ya kopacak ya ağzımdan çıkacak." Ha? Ney efendim neeeey? ALLAH'IM NOLUR TAHMİN ETTİĞİM ŞEY OLMASIN! İstemsizce kısarak hafifçe tek gözümü açtım.
Emir'in üzerinde ki siyah tişörtü görmemle dudaklarımdan "Huuh!" diye rahatlama refleksi çıkmıştı. "Neden öyle yaptın ki şimdi? Ben beni arzuladığını düşünmüştüm." diyerek dudaklarını aşağı büzen Emir'e sen ciddi olamazsın bakışlarımı atıyordum. "Sana bunu düşündüren ne kaz kafalı çocuk?" dediğimde Emir hafifçe eğilerek üstüme geldiğinde yatak neden daha aşağı inmiyor diye düşünmüştüm çünkü bu çocuk bu kadar yakınımdayken kendime hakim olmam her açıdan zordu.
Sonunda yaklaşmayı bırakmıştı da konuşmaya karar vermişti. "Bana bunu düşündüren ne mi? Hmm aslında birazcık düşünürsek hiçte zor değil. Az önceki beni sarmalayışın unutma ki az daha uzuvlarım ağzımdan çıkacaktı, ayrıca, gece ki adımı sayıklayışların..." NE! Ne demişti bu horoz kafa? GECE Kİ SAYIKLAYIŞLARIM MI?
Ayrıca konuşurken son cümlesinin sonuna doğru sesindeki tını ve daha da üzerime eğilmesi sinir bozucuydu! "Ne diyorsun be sen? Neden adını sayıklayayım ben senin!" Diye sitemle itiraz etsem de bakışları hiç değişmemişti. "Bilmem artık onu da kendine sor." Sırıtarak söylediği kelimeler sinirlerimi bin kat arttırırken tüm gücümle üstümden iktirmiştim onu.
Pislik herif benimle dalga geçiyor olmalıydı. Ayrıca biz niye aynı yatakta uyumuştuk ulan? Yataktan hızlıca kalkıp artık maalesef ki yerini bildiğim lavaboya gitmeden önce Emir'e dönüp tehdit edercesine işaret parmağımı sallayarak konuşmuştum. "Bana bak çocuk, yüzümü gözümü toparlayıp geliyorum hemen geldiğimde bana bütün her şeyi anlatıyorsun. Neden aynı yatakta uyuduk? Neden senin evindeyiz? Ve dün neler oldu?" Diyeceklerimi bitirdikten sonra tekrar banyoya doğru yolumu aldım.
Dün için hatırladığım en son şey Feritler Ozanın grubunu ve Ozanı haşat edip gelen polislere teslim etmişlerdi. Ardından beni yere indirip çözdüklerinde içimde ki anlamadığım duyguya karşın Emir'e sarılma isteğiyle ayağa kalkıp attığım ilk adımımda gözlerimin kararması ve yerin ayağımın altından çekildiğini hissetmemle yere düşerken yüzünü göremediğim kişinin beni tutmasıydı. Sahi ya, kim tutmuştu beni? Ayrıca o hisler neydi öyle! Korkuyordum aklıma gelen şeyin olmasından, hem de çok korkuyordum.
Lavaboya girip ihtiyaçlarımı karşıladıktan sonra odaya geri geldiğimde Emir yoktu. Yatağın üstünde bol bir tişört ve şort vardı, üstünde ise bir not. Kıyafetler bol olabilir ama üstündekileri değiştirmek istersin diye düşündüm, mutfakta bekliyorum seni. Yazıyordu notta. Haklıydı, üstümdekiler kan, toz, toprak doluydu ayrıca yırtılan kısımları da vardı.
Yüzümdeki sırıtışa engel olamıyordum, elimde ki notu kenara koyup yatağın üstünde benim için duran çam yeşili tişörtü ve siyah sportif şortu üzerime geçirdim.
Emir'in dediği gibi ve benimde tahmin ettiğim gibi bol olmuştu. Kalçalarım büyük olsa da şortun belimden düşmesi an meselesi olduğu için bileğimde ki tokayla kenardan bağlamıştım, görünümü önemli değildi zaten tişört kapatıyordu. Çıkardığım kıyafetleri ve notu güzelce katlayıp yatağın köşesine koydum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MAHPERİ
ChickLitKüçükken birbirini kaybeden 2 çocuk şans eseri seneler sonra aynı okulda karşılaşıp, bilmeden birbirlerinin hayatlarına dahil olursa ne olur? Kaderin bitmek bilmeyen oyununa nasıl karşılık verirler? Kader gerçekten bir olanları karşılaştırır mıydı...