B.7

491 42 23
                                    

"Ben daha aile kurmayı düşünmemişken, bir aile oluyorduk."

▪︎
▪︎
▪︎

Bizimkilerin gitmesinin üzerinden saatler geçmişti belki de. Hala salondaki koltukta oturuyordum. Hayatım hakkında düşünmem gereken şeyler vardı çünkü bugünden sonra tamamen değişmişti.

Şimdi omuzlarımda küçük bir kızım sorumluluğu vardı. Hayatımda asla bunu düşünmemiştim. Hayır bu yalan olur. Sadece uzun zamandır hayatımda küçük bir çocuğun sorumlusu olacağımı düşünmemiştim. Aklıma gelmediğimden değildi bir aile kurmak.

Sadece artık istemediğimdendi. Biriyle evlenmek, bir aile olmak, bir çocuğum sorumluluğunu taşımak ve onu büyütmek.. bunlar bana uzun zamandır uzak olan şeylerdi. Aklıma geldiğinde bile hızla aklımdan kovduğum ve düşünmekten hep kaçtığım düşüncelerdi.

Şimdi ise her şey tepetaklak olmuştu. Buna hazır bile olmadan hayatıma tekrar girmişti. Üstelik bu kez beni terk etmeden önce yanında getirdiği saatli bombayı da tam kucağıma bırakmıştı. Ve yine öylece, geldiği gibi sessizce gitmişti hayatımdan.

Eski hayatımı özlüyordum. Dört gün olmuş olsa bile özlüyordum. Bunları düşünmediğim, adeta bu konulardan kaçtığım zamanı. Hayatıma yeni yeni büyütmek üzere olduğum markaya odaklanarak geçirmeyi, içmeyi ve geri kalan her şeyi özlemiştim.

Karşımdaki sehpada duran telefonla göz göze geldik. Hızla elime alıp o gece arayan numaraya tıkladım. Belki bir umut diye umarken daha önceden duyduğum ses kulaklarımı doldurdu. Aradığınız numara kullanılmamaktadır.

Telefonumu uzağa fırlattım ve sırtımı koltuğa yaslayıp gözlerimi kapattım. Yoongi'yi arayıp gelip kızı almasını isteyebilirdim. Bunu seve seve yapardı. Hatta Hoseok bile yapardı. Kimseyi aramadım.

"Taehyung" diye mırıldandığında gözlerimi açıp ona baktım. Ne ara geldiğini bile fark etmemiştim ama uykulu gözlerini bana dikmişti. Elinde ise oyuncak ayıcığı vardı.

"Efendim."

"Kavga ettiğimiz için üzgünüm." Diye mırıldandı.

"Kavga ettiğimiz için üzgünüm." Diye mırıldandım bende onun gibi. Yavaşça yanıma geldi ve koltukta yanımda oturdu.

"Sen de mi uyuyamadın? " Dediğimde kafa salladı. İkimizde gülmüyorduk. Sadece uykulu, boş gözlerle karşımızda kapalı olan televizyona bakıyorduk.

"Seninle kavga ettikten sonra nasıl uyuyabilirim ?"

"Yalan söyleme. Yoongi mışıl mışıl uyuduğunu söyledi."

"Onu kandırdım." Dediğinde kafamı eğip ona baktım. Dudaklarım şaşkınlıkla aralandı.

"Neden ?" Dedim. Konuşmanın başından beri neden fısıldadığımızı bilmiyordum, sadece buna devam ediyordum.

"Yalancı olmak istemiyorum çünkü." Dediğinde kandırmanın da yalan olduğunu söylemek isteyen mantıklı tarafımı susturdum.

"Buraya gelmeden düşündüm. Kavgamız konusunda."

"Bu bir kavga değildi Ji Na. Bana saydırıp durdum."

"Konuşmamızı hatırlatma istersen bana."

"Tamam sustum." Dediğimde yavaşça kafa salladı.

"Sana bağırmak istemedim. Kurallara bağlıyımdır yani evde bağırarak hata yaptım. İstediğin cezayı verebilirsin."

"Sana ceza vermeyeceğim." Dedim çünkü bunu yaparsam annesi büyük ihtimalle beni öldürürdü. Zaten listeyi yeterince doldurduğum için yenisini eklemeye gerek yoktu.

"Sana dediğim şeyler de hataydı. Yoongi amcamla konuşunca seni anladım. Annem gelince senden özür dilemesini isteyeceğim." Dediğinde kafa salladım. "Tabi sen de ondan özür dilemelisi-"

"Ya niye özür dileyecekmişim ? Hatalı olan o ve-"

"Yine de yaptığın kötü bir şey." Dediğinde sustum. Bunu o zaman gelince konuşurduk. Zaten bu konuşma bir kaç güne unutulacaktı. Bir kaç dakika sessizlik oldu.

"Yani uyumadın mı ?" Dediğimde kafasını iki yana salladı. Dolan gözlerini bana çevirdi.

"Benim gitmeme izin vermediğin için teşekkür ederim. Ve beni köpeklere vermediğin için de. Bir de yetimhaneye yollamadığın için çünkü..çünkü yetimhaneler nasıl bir yer bilmiyorum v-ve sizden uzakta korkmak istemiyorum. Korkmak gerçekten ama gerçekten kötü bir şey." Diye fısıldadı yine. Neden bu kadar olgundu ? Bazen gerçekten o kadar büyük laflar ediyordu ki benden bile olgun olduğunu düşünüyordum. Neden bu kadar küçükken, bu kadar büyük olmak zorundaydı ? Bu canımı yakıyordu. Neden bilmiyorum ama canımı yakıyordu.

"Artık korkmana gerek yok." Diye mırıldandım. Gözlerinden bir iki damla yaş düştü. "Hayır Ji Na ağlama"

"Annem yok ve ben sensiz ne yaparım bilmiyorum. Bu dünyada hiç yaşamadım. Se-"

"Seni bırakmayacağım." Dedim. Uzanıp gözlerinden düşen yaşları sildim."Seni bırakmayacağım ve annen gelene kadar seni koruyacağım. Korkmaman için her şeyi yapacağım."

"Bir daha seni üzmeyeceğim ve gitmeye çalışmayacağım."

"Evet" diye fısıldadım onu kucağıma çekerken. "Evet gitmeye çalışma. Eğer gitmek istersen bu canımı yakar."

"Özür dilerim." Diye fısıldadı onu göğsüme bastırırken.

"Özür dilerim." Diye fısıldadım. Gözlerinin yavaş yavaş kapanışını izledim.

"Beni bırakma."

"Sen beni bırakma Ji Na."

》》

Minik duygusal bölümcük

Yakında Jennie ve diğerlerinin nasıl tanıştığı konusuna döneceğiz ve tabi ki geçmiş ve günümüz şeklinde ilerleme olacak.
Jennie için sabırsızım

bana masal anlatma| taennieHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin