》》Taehyung
"Onu gerçekten merak ediyorum" dedi Hoseok. Kafa salladım. İçimden bir ses kötü bir şey oldu diyordu. "Yani..acaba bir yerde uyuyakalmış olabilir mi ?"
"Üç gün mü ?" Dedi Suga sinirle. "Üç gün uyuyabiliyorsa o insan değil, ayı falandır."
"Bir şey olsa bize söylerdi ? Söylerdi dimi hyung ?" Dedi Jungkook. Yüzüme bakıyor ve bir cevap bekliyordu ama bende bir cevap yoktu. O kızın sağı solu belli değildi. Bir bakmışız yarın hiç bir şey olmamış gibi gelir ve devam ederdi. Hatta onun için endişelendiğimizi öğrenince dalga geçer ve biz arkadaş değiliz saçmalığını söyler dururdu.
"Gerçekten bilmiyorum."
"Git müdüre sor" dedi Suga. Göz ucuyla ona baktım. Gitmeli miydim ? Yani tamam okula gelmiyordu ama.
"Bana aldığı hediyeyi çok beğendim. Bu yüzden onu aradım ama telefonu kapalıydı. Kimin 3 gün telefonu kapalı olur ki ?" Dedi Jimin. Ayağa kalktım. Tamam gitmeliydim. Başına kesin bir şey geldi. Bu saçmalıktan ibaretti.
"Müdür kesin biliyordur. Sonuçta devamsızlık ciddi bir konu" dedi Suga
"Başına bir şey geldiyse devamsızlık olmaz. Mazereti vardır." Dedi Hoseok
"İşte bu yüzden müdür biliyordur. Müdür sormamız lazım." Dedi Suga yine.
"Tamam hyung, tamam gidiyorum işte"
"O zaman bana gidiyorum diye söyle de kendimi sana laf anlatacağım diye yormayayım velet!"
"Neyse ne" dedim ayaklarımı sürte sürte müdürün odasına girdim.
"Merhaba" dedim karşısında yarım yamalak eğilip. Bana gülümseyerek baktı. Yaşından utanmasa karşımda eğileceğinden emindim.
"Taehyung seni burada görmek güzel. Bir sorun mu var ?"
"Ben Jennie'yi soracaktım. 3 gündür okula gelmedi. Bir bilginiz var mı? "
"Evet maalesef"dediğinde kaşlarım çatıldı. Müdür gerçekten üzgün gözüküyordu. Acaba okuldan mı atıldı? Yada okulu mu bıraktı ? Bu durumda müdürün mutlu olması gerekirdi. Onu sevmediği aşikardı.
"Evet ?"
"Evet bir şey oldu. Gelmeme sebebi var."
"Peki yani...ne oldu ?" Dedim belli ki konuşmayacaktı. Adam dışarıdaki yağmura dalmıştı. Seslenmemle bana döndü. Bu adamın derdi ne ?
"He yani kızın babaannesi ölmüş. Duyduğuma göre çok yakınlarmış. Bir kaç sıkıntı oldu ama halledeceğiz. Şuanlık izinli." dediğinde ona bir şey demeden odadan çıktım. Demek babaannesi öldü. Bu yüzden mi Jimin'in partisinden çıktı ? Şuan o günki sert tavrım icin pişman olmuştum. Aşağı kantine indim ve puf koltuklarda oturan bizimkilere yaklaştım.
"Ne oldu ? Okuldan mı atılmış ?" dedi Hoseok. Herkesin aklına direk bu gelmesi korkunçtu. Tamam Jennie geldiğinden beri iyi bir vibe vermiyor olabilirdi ama en azından kimseye sataşmıyordu. Okulda olanlardan sonra bile.
"Hayır. Babaannesi ölmüş. Müdür çok yakın olduklarını duymuş" dediğinde bizimkiler suratıma baktı.
"Ne var ?" Dedim. Kendimi Jennie gibi göz devirmemek için zor tuttum.
"Gidip onu bulalım hyung. Ne haldedir kim bilir ? Bir de ona neler dedim. Bana çok kırılmıştır. Üstüne de böyle bir şey yaşıyor." dedi Jimin. Ayağı kalktığında Suga da kalkmıştı."Zavallı kız. Yaşadığı onca şey yetmiyor gibi.."
"Evet gidelim" dedi telefonumu çıkarıp şoförü aradım ve çantalarımızı alıp okuldan çıkmadan önce müdürden adresi almak için yukarı çıktım.
》》Jennie《《
Mezarının başında duruyordum. Bana bakan, beni büyüten kadın şimdi toprağın altındaydı. Beni bırakıp gittigi için kalbim kırıktı ama kendime o kadar çok öfkeliydim ki yanında olamadım diye. Kendimi asmak ve yanına gitmek istiyordum. Şuan her neredeyse oraya gitmek.
Namjoon gideli yarım saat olmuştu. Ona biraz yanlız kalmak istediğimi söylemiştim ama gittiği an pişman olmuştum çünkü düşünceler beni bırakmıyordu. Ya ben evde olsaydım, ya daha erken gelebilseydim diye düşünüyordum. O kalp krizi geçirirken ambulansı daha çabuk arasaydım. Belki şuan orada yatıyor olmazdı. Kurtulmuş olurdu ve beni bir güzel azarlar, sonra da mutfakta yemek yaparken yardım etmem için söylenirdi. Onu özlüyorum.
Kenardaki büyük valizime baktım. Yağmurda benim gibi ıslanıyordu. Ağlamamıştım. Şoktan ağlayamıyordum belki de. Ayrıca korkuyordum. Bundan sonra ne yapacağım hakkında bir fikrim yoktu. Cenazeden sonra birileri gelip benimle konuşmuştu ama her şey çok karışıktı. Artık yalnızdım.
Yanıma biri oturduğuna korkarak ona baktım. Taehyung gülümsedi. Öteki yanıma da biri oturduğunda kafamı sol tarafıma çevirdim. Suga. Yanına Jimin ve Hoseok oturmuştu. Taehyung'a kafamı tekrar çevirdiğimde Jungkook'un da yanında olduğunu gördüm. Sonra mezara döndüm. Beni bulmalarına şaşırmıştım. İmkansız bir şey değildi eski evime gitseler zaten ev sahibi söylemiştir. Ben beni bulmalarına değil, beni bulmaya çabaladıkları için şaşkındım.
Soğuktan titriyordum.Taehyung elini omzuma attı ve ben kafamı göğsüne koyup ağlamaya başladım. Hüngür hüngür ağladım. 3 gündür içimde ne varsa ağlayarak attım. Hiç biri bir şey demedi. Beni boş yere teselli etmeye çalışmadılar, her şey geçecek demediler. Sadece ağlamamı dinlediler. Konuşmamı beklemediler, benimle konuşup aptal insanlar gibi rahatlatmaya çalışmadılar. Benimle ağladılar. Sonunda kafamı kaldırıp mezara baktım.
"Yah benim yüzümden ıslandınız" dedim. Konuşmayalı yıllar olmuş gibi sesim çatallaşmış, ağlamanın verdiği o hisle boğuklaşmıştı.
"Boşver. Arkadaşlar bugünler içindir" dedi Suga. Ona döndüm. Taehyung'ın eli hala omuzumdaydı.
"Arkadaşlar" dedim bana bakıp gülümsemeye çalıştı. Zorlandığı belliydi. Elimi tutup destek olmak istercesine, tüm acımı almak istercesine sıktı. Bunu yapabilse düşünmeden yapacağını biliyordum. Onu tanıyordum. Hepsini tanıyordum. Belki az zaman geçirmiştik ama tanıyordum.
"Bugünler için" dedim. Bana gülümsedi ve ben o an anladım. Bizim bağımız kopmayacaktı. Öyle yada böyle, kimse o bağı koparamayacaktı. Bizde dahil.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
bana masal anlatma| taennie
Teen FictionYıllar sonra Jennie ve kızının yardım için çaldığı kapı, sevdiği adama aitti.