I Hope This War...

333 33 5
                                    

Wade'i elimden geldiğince sessiz tutmaya çalışacağım.Böylesi hepimiz için daha iyi çünkü kitabın konusundan kaydırıyor beni bu salak.


"Sus.Artık şu kızın kendi kendime konuştuğumu zannetmesini istemiyorum."


Özür dilerim Bay Wilson.Neyse susarsan beraber Chimichanga yemeye gideriz.


"Bu bir randevu mu?"


Hiç kusra bakma ben kendimi Pietro'yla shipliyorum.Neyse hadi sus da bölüme dönelim.


"İyi."


Wanda ağlamaklı oluyordu kardeşiyle bir daha konuşamayacağını düşününce.İntikamcılar Kulesi'ne gelince herkesi dağılmış halde bulmayı beklemiyorlardı.Wade Pietro'yu bir kenara bıraktı.Wanda'da Heaven'ı bırakmak zorunda kaldı."Ne oldu size?"diye bağırdı Wade herkese kılıçlarından birini elinde döndürürken.Herkes yattığı yerden bir ağızda "Wade?"deyince güldü."Evet.Kısa bir süre için geri döndüm.Evcil hayvanınız nerede?"dedi herkese hitaben."Gitti.Gideli çok oldu."dedi Tony."Nereye gitti?"dedi Wade'de.Gereksiz sorular soruyordu arka arkaya."Şimdi söyleyemem."dedi Tony'de."Ultron nerede?"dedi Wanda konuşmaya karışarak.Steve yerden eliyle bir noktayı işaret etti.Parçalanmış bir robottu gösterdiği.


Heaven gözlerini araladığında yıkılmış yerleri gördü.İlk gözüne ileşen kişi Wanda'ydı.Wanda'yı görünce Pietro'yu hatırladı.Kafasını küçük ve yavaş bir hareketle yana çevirdiğinde Pietro'yu gördü."Keşke biraz daha sakinleşse ortalık."diye mırıldandı.Wanda'nın gözleri Heaven'ı ikiye bir kontrol ettiği için bir kere daha ona kaydı.Kızın gözlerini açık gördüğünde gözleri ona sabitlendi ve büyüdü.Kızın yanına koştu.Yanına eğilip saçlarını yüzünden çekti emin olmak istiyordu gözlerinin açık olduğundan."Nasılsın?Pietro'ya ne oldu?"diye sordu Wanda.


Ama kız onun sorusuna cevap vermedi.Söylediği tek şey "Benim adım aslında Mary'di.Alex yüzünden..."dedi ve hatırladığı tek şey gözlerinin tekrar kapanmasıydı.


Ultron'dan kurtulmuşlardı.JARVİS'in türlü çabalarla zihnini silmesi ve internete erişimini yasaklamasından iki gün sonra Heaven uyandı.İlk gördüğü kişi doktordu.Kolunu kaldırıp doktoru başından savdı.Kolundaki şeffaf borunun ani hareketiyle serum ayaklığını yere devirdi.Wanda gürültüyü duyunca içeri girdi ve güldü."Yine ortalığı devirdin değil mi?"dedi kızla alay edercesine."Gülme.Bir şey hatırladım ve onu söylemek istiyorum."deyince Wanda bir daha güldü."Gerçek adının Mary olduğunu mu?Çoktan öğrendim canım."dedi kız.Heaven şaşırdı."Pietro'nun nerede olduğunu soracağım.Önemli."dedi bir kez daha ciddileşerek."Söylerim ama biraz dikkatli ol ve sana ne dememizi istersin?"dedi Wanda gülmeyi bir kenara bırakarak."Mary de."dedyip ayağa kalktı kız.Yürümekte güçlük çekiyordu.Sebebini biliyordu ama sadece o biliyordu ve söylememekte karalıydı.Şu an kimseyle uğraşmak istemiyordu.Ama Pietro'nun onunla uğraşması için canını bile verebilirdi.


Yan odaya baktığında yoğun bakım odasındaki Pietro'yu gördü.Odaya daldı.Yatağın yanına oturdu.Wanda "Hop.Hop uraya öylece dalamazsın"dedi ama kızın kendisini dinlemeyeceğini biliyordu."Onu buradan çıkarın.Kendi odasına götürün.Olabildiğince iyi hissetmesini sağlamalıyız.Gerisini bana bırakın ve insanca çırpınışlardan vazgeçin."dedi Mary transa geçmiş gibi.Kız sadece onun dediklerini yapmak zorundaydı.Pietro için her şeyi hazırlayan kız Mary'nin nasıl şeyler yapabileceğini bilmiyordu.Kardeşini odasındaki yatağa götüren kız sadece oturdu.Mary geldi.Bembeyaz teni ve solgun gözleri onu uykusuz ve hastaymış gibi gösteriyordu.Sarsak bir yürüyüşle Pietro'nun odasına geldi.Kısa süreli bir sessizlikten sonra Wanda'ya "Pudran var mı?"gibi makyaj malzemeleri ile ilgili sorular sordu.Wanda'dan hayır cevaplarını alınca morali bozulmuş gibi bir göründü.Gözlerini kapatıp Pietro'nun kafasına yoğunlaştı.


Kafasının içine girdiğinde gördüğü ilk şey kalın siyah duvarların arasında sıkıştırılmış endişeli düşüncelerin zihninin ulaşabildiği kısımları turlamasıydı."Heav?"diye bir ses yankılandı kızın zihninde."Geri dönmek ister misin?"diye sordu kız duygusuzca.Düşünmek için hali yoktu."Senin görünüşünü özledim.Böyle gülüyorsun,gözlerin parlıyor ve bana sevgi sözcükleri söylüyorsun.Beni geri getir."dedi Pietro kızın zihninde çınlayan sesini durdurarak.Kız hiç bir şey söylemeden tekrar zihine yöneldi ve bin bir çabayla kilitlenen zihnin kapılarını açtı.


Sevgilisinin zihninden çıktıktan sonra gözlerini zar zor açtı.Kendini yine fazla zorlamıştı ve bayılacakmış gibi hissediyordu.Gözleri umutla açılan Pietro doğrulup kızlara baktı.Önce kardeşiyle konuştuktan sonra yüzünü kıza çevirdi.Yığılmamak için kendini zor tutan yorgun yorgun gülümseyen yüzle karşılaştı.Kızın gözlerinin parıltısı silinmişti ve çok kötü görünüyordu."Heav?"dedi sesi gitgide kısılırken.Mary sessizce yutkundu."İyiyim bir şeyim yok."demek zorunda kaldı kendini soru yağmurundan kurtarabilmek için."Hayal ettiğim gibi görünmüyorsun."dedi Pietro kıza bakarak."Yorgunum bu kadar sadece."dedi kız sessizce.Burnundan damlayan koyu kırmızı sıvıyı göremeyecek kadar bulanmıştı gözleri.Sadece güçlü olduğunu kanıtlamak için bırakmıyordu kendini.Dayanmaya çalışacaktı."Kalk çabuk.Revire gidiyoruz."diyen Pietro'nun sesini sanki çok uzaktaymış gibi duydu kız."Ne dedin?"dedi bir kere."Re-vir."dedi Pietro heceleyerek kızı kolundan çekiştirdi.Kızın dayanacak gücü kalmamıştı.Ölecekmiş gibi hissediyordu.Ayağa kalkıp kapıya kadar yürüdü.Birden durup kapıya tutundu.Pietro her an onu tutacak gibi durmuştu.Kız daha fazla dayanamayacağını anlayarak yavaşlayan vücut fonksiyonlarını durdurmaya yaklaştırdı.Kendini Pietro'nun kollarına bıraktı.


Hey.Selam.Yazarınız geldi.Bu kıza ne oldu diye sormayın yeni bölümü yazmaya şimdiden başladım biraz acıklı olaylar olabilir.Tam Ultron'u def ettik şimdi de bizim kıza bir şeyler oluyor.Heaven Bright mı Mary Bright mı sizce?



Ölümü Görebilen Gözler • QuicksilverHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin