Renaissance

197 20 5
                                    

"Pembe bulutların arasından yere çakılmak sana daha çok acı verecek.Uyan artık!Tüm hayatın o güzel rüyalar gibi pespembe çiçekler ve bulutlarla dekore edilmedi.Cehennemin yedi kat dibinde yaşıyorsun ama hala kendi cennetinden bahsediyorsun.Uyan artık,uyan.Var şu gerçeklerin farkına."dedi çiçekli tacı ile bulutların üstünde kendisiyle kavga eden 'o'.19 yaşındaki haline mi sahipti yoksa 18 mi?Mutlu duruyordu aslında,çıplak omuzlarına ve renkli elbisesine yansıyan ışıkla çok da güzeldi.Kavga ona yakışmıyordu.

"Benim hayatım maviyse,tüm benliğimi donduracak kadar soğukken aynı anda mutluluğumun içinde yanmamı sağlıyorsa,bu benim kurtuluşum,bu benim yeneceğimi bildiğim bir savaş.Peki neden bu herkesi rahatsız ediyor?Neden sonra herkese benim manyak olduğumu söylüyorlar?Gerçekler beni rahatsız ediyorlar,onları kim umursar ki?"

"Gecenin yarısı,ağlayarak uyandığımda bir şeylerin ters gittiğinin farkındaydım."Kalemin çıkardığı ses kulaklarında bir uğultu gibi gezinirken küçük siyah deftere göz yaşlarının dağıttığı mavi mürekkebi yaydığında daha iyi hissedeceğini biliyordu.Hıçkırıklarını içine hapsederken bir damla gözyaşı daha süzülüverdi yanaklarına usulca."Ama ne olduğunu anlayamamıştım."Bir cümle daha gözlerinden akan yaşlar misali kaleminden dökülürken gözlerini kapadı.Sakinleşecek,içini döküp rahatlayacak olmasını bilmesiyle içini rahatlatan o his tekrar üzüntüsünün etkisiyle lacivertleşmiş o rengine dönen gözlerini aralamasına sebebiyet vermişti.Mavi mürekkep ile hiç kesmeden bir şeyler daha yazmaya devam etti.

"Sonra onu gördüm,tamamen mavi olan ve belli bir şekli olmayan 'onu'.Bana yaklaşıp kendine doğru gelmemi istedi.Annemin söylemesini sevdiğim o güzel ezgili ninniyi söylüyordu bana.Yavaş yavaş çenemin altını okşuyor,ona koşmam konusunda beni nazikçe zorluyordu.Beni maviliğe çektiğini gördüğüm için onunla gitmek istedim,gittim de.Fakat onunla gitmeye devam ettiğimde kalbim sökülüyormuş gibi hissettim.Ardından tam da öyle oldu,onunla gittiğimde kalbim söküldü ve arkaya doğru dehşetle uzaklaştı.Dönüp son kez kalbime baktım,bembeyazdı oysa,ne de güzel ve saftı.Mavilik yerini kötü bir karanlığa bırakırken beni bu sefer zorla çekiyordu.Kalbime baktım ve dudaklarımdan tek bir cümle döküldü kalbime karşı."Üzgünüm,Pietro.Çok üzgünüm."Ve mavilik beni karanlığa çekmeden önceki tek seslerimdi bunlar.Çığlık atmaya bile vaktim olmamıştı ağlayan fakat aynı anda öfkeli beyaz kalbimi görürken."

"Hadi uyan artık,velet."

Hırıltılı fakat uykulu sayılabilecek bir nefes aldı ve örtüyü kafasından çekmekte olan Buchanan'a baktı."Git başımdan."Kendini gizlemeyi başaracak şekilde örtünün altına girdi.Ela gözlere sahip adam inatla kızın yatağına çöktü ve yerdeki mavi saçlara baktı iç çekerek."Saç kesimi için biraz erken ve ani olmadı mı sence de?"Sesini çıkarmadı.Sert bir nefes koyverdi cevap gibi olacak şekilde.Adam eğilip yerdeki açık mavi parlak saç tutamını alıp elinde sıkıştırdı hafifçe."Kendine yazık ediyorsun."dediğinde adam,kızın o an hıçkıra hıçkıra ağlayası gelmişti.Ağlamaklı bir ses tonuyla,"Çeneni kapatmalısın Buchanan."diye isyan etti.Kızın mavi saç tutamlarını elinde okşayıp çevirip çevirip durdu o da.Mavi saç tutamlarını kıvırıp okşarken masanın üstünde gözyaşları ve kana bulanmış küçük siyah defteri aldı."Bakabilir miyim bu seferkine?"diye sordu sessizce.Kızın sesi çıkmadı.Kanlı ve gözyaşlı defteri alıp yavaşça sayfaları çevirdi,en son yazılan ve en ıslak olan sayfayı açtı.Üstünde kan lekeleri vardı yoğun olarak,mavi mürekkep de aktığı için harfler tam seçilemiyordu.Adam yazılanları okuduktan sonra kendine lanet etti,ona hiç bir şekilde engel olmayı başaramadığı için.Kan lekelerinin arasına mavi saç tutamını bıraktı ve doğrularak kalktı.Banyoya doğru gidip sonra tekrar yatağa giden yolu izlemiş kan damlalarına bakarak gözleri dolduğunda kapıyı açıp hızla çıktı dışarı.

Kendi kendine şu soruları sorup duruyordu öfkeyle;

"Neden onda bir sorun olduğunu o çocukken farkedemedim!?Böylece ilerlemezdi!Ama kimin aklına gelir 8 yaşında küçük ve yaramaz bir kızın bipolar bozukluğa sahip olabileceğini!?"

"B-bay W-winter..."Kızın kollarından bağladı sert askerler. Kızın kollarındaki bağlar daha da sıkılaştı adamın adını söylemeye ve yardım istemeye başlarken. Adamlar ellerine tüpleri aldılar ve o zamanlar Marie olan 10 yaşındaki kızın kanını onu kurutana fakat öldürmeyene dek türlere aldılar. Kız bembeyaz yüzle ve mavileşen saçlarının yapişarak gözlerini kapamasıyla oluşan perdelenmiş mavi gözleriyle çok kötü görünüyordu şimdi. Yutkunarak başını kaldırmaya çalıştı ve camdan dışarı baktı kelepçeli ellerini yumruk yaparak. Karşısında tüm o işkenceyi sadece izleyip tek parmağını bile oynatmamış olan Kış Askeri'ni gördüğünde nefret dolu bakışlarla korkaklığına baktı adamın. O an tek bir karar vermişti; ne olursa olsun insanlar için kendini feda etmeliydi. Cesaretinin kaynağı mavi saçları olmalıydı. Insanlari ve kendini bu rüyadan uyandıracak tek unsur mavi saçları olacaktı.

15 yaşındaydı.Saçları mavileşme sürecini tamamlamıştı.Metal kollu adamdan önüne kahkül yapmasını istemiş olmasının verdiği bir parça pişmanlık ve bir avuç da mutluluğu yaşamaya çalışıyordu.Başkan'dan istediği kalın çerçeveli gözlükleri gözlerindeydi.Kendi hücresinin içinde duvarlara baktı bir süre.O duvarları izlerken koluna bağlı nabız ölçüm cihazı da bipleyerek Başkan'ın adamlarına haber veriyordu kızın durumunu.Birden duvarlar değişerek görüntülerle kaplandı.Kız yutkunarak etrafına döndürdüğünde gözlerini,ileride koşuşturan yaşıtı çocuklara rastladı.Birbirlerini yakalamaya çalışıyorlardı.Kahkaha ve gülümsemelerin içinde yüzüyor gibilerdi adeta.Gözleri koyu kahverengi saçları ve masmavi gözleri ile güzel olduğu herkes tarafından kabul edilebilecek nesnellikte olan 'o' kızda takılı kaldı.İkizi olduğu açık şekilde görülen erkek çocuk ise arkadaşlarının peşinden koşarken kızın elini tutuyordu.Beraber koşmaya devam ettiler kahkaha atarak.

"İşte o mavi saç tutamı açığa çıkmasaydı hayatın buna benzeyecekti Marie..."

Kız dolu gözlerle sese kulak verdiğinde haklı olduğunu düşündü ve titrek bir nefes aldı.Yere oturarak dizlerini kendine çekerek onlara sarıldı ve onları seyretmeye devam etti.Verdiği cevap Başkan'a kızın tehlikesini sezdirse de elleri bağlamıştı da.Onun için yapacak bir şey yoktu,cesaretini asla düşüremezlerdi.

"Ben artık Marie değilim,artık Heaven'ım.Marie hayatına lanet ediyor.Heaven ise tüm dünyayı o mavi saç tutamıyla koruyacak kadar güçlü ve pozitif."


Dayanamadım.






Ölümü Görebilen Gözler • QuicksilverHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin