13.Bölüm

58 35 29
                                    

Merhaba! Biraz geç olmuş olabilir ama yeni bölüm geldi!

🧚‍♀️Keyifli Okumalar🧚‍♀️

"Koşuyor, uçuyor ve dans ediyordum. Etrafta bir sürü peri oradan buraya uçuyorlardı. Herkes bir koşturmaca içindeydi. Artık periler öldürülmüyordu. İnsanlar onlarında herkes gibi eşit olduğunu kabullenmişti. Evet, evet şaka gibi ama doğru. Ve bugün bu sağlanan dostluğun yıl dönümü kutlanacktı."

Boynumda hissettiğim sıcak nefesle uykum darmadağın olmuş ve kendimi yataktan nasıl attığımı unutmuştum. Yatağımın yanındaki beyzbol sopasını alıp karanlıkta bir o tarafa bir bu tarafa sallamaya başladım.

"Kim var orada!"

Tabi ki de birinin çıkıp ben demesini beklemiyordum. Şayet gece odama girmeye cesaret edebiliyorsa saraydan biri olma lüksü yoktu. Yatağımın yanındaki avizeyi hemen açtım. Ama hâlâ oda karanlıktı. Sadece yatağımın ve pencerenin önü görünüyordu. Pencerenin önünü aydınlatan da dışarıda ki dolunaydı.

Koşarak dolabımın yanı başındaki lambaları açacak düğmelere dokundum. Aydınlanan odayla açık olan kapıyı ve 04.29 geçen saati gördüm. Kapımı kapatıp kilitledim. Dün nasıl kendimi yatağa attıysam kapıyı kilitlemeyi bile unutmuştum. Zaten bu saatten sonra da uyuyabileceğimi düşünmüyordum. Yatağımın karşısında ki mavi tek kişilik koltuğa vücudumu bıraktım. Neydi bu insanların benim uykumla alıp veremediği? İyice bunalmıştım bu durumdan. Sabaha kadar koltukta oturup kapıyı mı izleyecektim cidden? Evet izleyecektim.

Saatler geçmek bilmiyordu. Bir saate bir kapıya bakmaktan artık boynum tutulmuştu. Gözlerim kapanmak için bedenimle yarış içindeydi ve tabi ki de kazandı.

"Katîl var! İnci Hanım ölü, Gamze Hanım ağır yaralı!"

Tam olarak bu sözlerle açmıştım gözlerimi. Merakım yüzünden daha üzerimdeki pijamalardan kurtulmadan kendimi hekimlerin yanında bulmuştum. Saray sabah ölüm haberi ile sarsılmıştı. İnci Hanım bildiğim kadarıyla benim kanatlarımın yakılacağı zaman odunları ve demiri getiren kızdı. Ama peri olduğumu bilmiyordu. Yani en azından ben bilmiyor diye biliyordum.

Ellerim hızlıca beyaz örtüyle örtülmüş cesete gitti. Örtüyü kaldırıp gözleri açık cesedi görmemle ağzımdan bir çığlık kaçtı. Hekimler hemen beni kapı önüne koyup cesedin üstünüde kapatmıştı. Hafızam, biraz önce gördüğüm gözlerle beynimde görünüp kaybolup oyunlar oynuyordu. Bir süre kapıya yaslanıp olanları kendime yedirmeye çalışsamda başarılı olamamıştım. Ne de olsa ortada ölen bir insan vardı. Ve bir de ağır yaralı...

Acaba Aden ve Kaan ne durumdaydı? Ya da Ayaz? Ne de olsa Aden ve Kaan'ın öz annesi Ayaz'ı ise annesi gittikten sonra bu yaşına kadar büyüten kişiydi.

Önce onları bulmalıydım. Ayaklarım merdivenden hızla inerken düşmemek için korkuluklara tutunmayı da ihmal etmedim. 2 katın koridoruna geldiğim de hiç durmadan koşmaya devam ettim. Koridorun sonundaki oda Ayaz'a aitti. Hemen solundaki oda da Aden'e. Ayaklarım hızla Aden'in odasının önüne getirdi beni ve durdu.

Kapıyı bir kaç kez tıklatıp içeriye attım kendimi. Karşımda bir adet sus pus, gözleri dolu dolu Kaan ve hemen yanında da gözleri ağlamaktan kıpkırmızı olmuş Aden duruyordu. Aden hep eğlenceli bir kızdı. Biz ağladığımızda gülmeye başlar "Cidden buna mı ağladınız siz?" derdi. Tabi ki ölüm ve hastalık gibi durumlar dışında. Aden'i böyle görünce yüreğimin burkulduğunu hissettim. Alışık değildim ki ben onu böyle görmeye. Kollarımı açıp sarılmak için gelmesini bekledim. Sanki bunu bekliyormuş gibi kolumu açar açmaz yanımda bitmiş ve kollarını hiç ayırmak istemezmiş gibi sımsıkı sardı.

Karanlıktaki UmutHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin