16.Bölüm

55 32 39
                                    

Herkese Merhaba!

__________________________

"Ne?!"

Aden'in dedikleri suratıma tokat gibi çakılmış, tedavi alanının duvarları resmen üstüme üstüme gelmeye başlamıştı. Vücudumun yandığını hissettim. Sanki vücudumda bunu hissetmiş gözümden bir kaç damla yaş düşmüştü. Kolumun tersiyle sildim yanağımı.

Kafamı hayır anlamında salladım sağa sola. Geri geri ilerledim. Bedenim kapıya çarptığında sendeleyerek duraksadım.

"Meva, yalan söylemiyorum. Ben de daha yeni öğrendim ve galiba annem, annenin kim olduğunuda biliyor, nerede olduğunuda."

Kulaklarım duyduğunu inkar etmek istercesine çınlıyordu. Ellerimle kulaklarımı sıkıca kapattım. Hepsi bir yalandı, yalan söylüyordu. Ama Aden bana hiç yalan söylemezdi ki.

Kapıyı açıp kendimi kapının dışına  attım. Nefes alamadığımı, kalbimin bedenime baskı yaptığını hissediyordum. Merdivenleri koşarcasına inmeye başladım. Geçmişimden ve duyduklarımdan kaçmaya çalışıyordum.

🧚‍♀️

Buğulu gözlerimle anahtarı takmaya uğraştım. Bir dakikalık uğraştan sonra anahtarı çevirdim ve kendimi odama attım.

Nefeslerim akciğerime baskı yaparken kendimi yatağa attım. Yastığımı alıp başımı gömdüm, çığlık atmaya çabaladım. Sanki denizin altında boğulmaya başlayan birinin sesini duyurmaya çalışması gibi. Çırpınıyordum yatakta. Ayaklarımla yatağı tekmelerken aşağıdan gelen öksürükle kafamı yastıktan kaldırdım. Yatağımın altında biri vardı.

Yatakta yan dönüp iyice aşağıya sarktım. Nevresimi hafifçe kaldırıp aşağıdaki kişiye baktım.

Siyah saçları, kahve gözleri ve yüzündeki kanla hiç değişmeyen suratına baktım. Zaten iyice bozuk olan moralim ve gerilmeye başlayan sinirimle bağırdım.

"Yine mi sen ya!"

O ise gülmemek için kendini zor tutuyor, yumruk yapmış elini dişleriyle sıkıyordu.

"Sen kimsin ya! Ne işin var benim yatak odamda. En önemlisi de yatağımın altında."

"Hiç sormayacaksın zannettim. Poyraz ben. İlerideki kocan."

Ben bunu saç baş yolardım ama. Sinirle elimi uzattımda biraz geriye doğru kaydı ve sonucunda ters takla atarak yere uzandım. Çığlık atarcasına bağırdım.

"Yeter! Bu kadarı da fazla! Çıldıracağım ya! Çık odamdan hemen!"

Tepeme dikilmiş bu sinirli halime gülmeye devam ediyordu. Elimle eğil işareti yaptığımda en başta tereddüt etse de sonra biraz eğildi. Ama yüzüne yediği ayakla artık o da bir seksen yerde duvara bakıyor aynı zamanda söyleniyordu.

"Burnum! Burnum! En sevdiğim burnum gitti."

Tüm dikkatim, üzüntüm dağılmış bu haline zeminde resmen anırıyordum. Bir kaç dakika önceki halimden gram eser yoktu. Daha doğru dürüst üzülüp olayı yedirememişken şimdi sadece gülüyordum.

Kapının tıklatılması ile sustum kaldım.

"Kim o?"

Ayağa kalkarken Poyraz'a sana gününü göstereceğim bakışları gönderiyordum.

"Aden."

Kapının arkasından gelen sesle derin bir nefes aldım. Burnunu tutmakla meşgul olan Poyraz'ın kolunu sıkarak tehdid edercesine fısıldadım kulağına.

Karanlıktaki UmutHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin