20.Bölüm

60 30 49
                                    

aysluna ya destekleri için çok teşekkür ederim. ♥️

~Yorumlarınızı ve oylarınızı eksik etmeyin lütfen. Satır arası yorumlarda görüşmek üzere!

____________________________

Umay kolumdan tuttuğu gibi  koşmaya başladı. Şaşkınlıkla bağırdım.

"Dur! Derin kaldı, yakalarlar onu, kaçamaz!"

"Derin, çocuk Meva! Yaklasalar da bir şey yapmazlar en azından, en azından şu anlık."

Dediği şeyle hem dalga geçer gibi hem de üzerine basarak tekrar ettim.

"En azından şu anlık."

Umay sadece göz devirdi bu dalga ile karışık cümlem karşısında.

Kulübelerin arasından hızla ilerken arkamızdan bazı perilerin çığlıkları da duyuluyordu. Aynı zamanda bizim gibi kaçmaya çalışan başka perilerin ayak sesleri.

Bir kulübenin önünde durduğumuzda merkezden baya uzaklaşmıştık ama avcılar hızla yaklaşıyordu. Umay kulübenin kapısını alacaklıymış gibi bir kaç kez sertçe yumrukladı.

Bir kaç dakika beklemenin ardından açılan kapıdan Defne Hanım çıktı. Bir eliyle esnediği ağzını kapatmış bir diğer eliyle de gözlerini ovuşturuyordu. Anlaşılan o ki uykudan daha yeni kalkmıştı. Ama en azından o da ölmemişti.

"Teyze, geliyorlar. Sarah'ı, Eymen'i veyahut İklim'i bulmamız gerek."

Hâlâ gözlerini ovalamakla meşgul olan Defne Hanım bir yandan da sesi her ne kadar uykulu çıksada sakin bir şekilde konuştu.

"Kim geliyor ya."

"Avcılar geliyor teyze! Hemen büyücülerden birini bulmamız gerekiyor." 

Defne Hanım hiç istifini bozmadan esnemeye devam etti.

"Bir dakika üstümü değiştirmem lazım."

Nasıl bu kadar rahat olabiliyordu.
Perileri öldüren bir topluluk burayı basmış ve görev belledikleri işi yapmaya başlamıştı. Onca can sırf peri oldukları için ölüyor, öldürülüyordu. Ve kendisi de bir periydi. Umay iyice çıldırmış olacak ki sadece öfke kusan bakışlar attı teyzesine.

"Biz gidiyoruz o zaman!"

Tekrar koşmaya beni arkasından sürüklemeye başladığında ona ayak uydurmaya çalıştım.

Kulübelerin arasından geçerken kaçmakta olan, ağlayan çocuklarını götürmeye çalışan ya da sevdiği bir kişiyi kaybetmemiş olma ümidiyle sağa sola koşup o kişileri arayan perilere çarpıyorduk. Ama bu kadar karmaşada, can pazarında gayet normaldi bu durum.

Umay sanki kör olmuş gibi hiç dikkat etmeden önüne geleni sıyırıp geçiyordu. Uzun bir koşuşturma sonucunda diğer kulübelere uzak olan bir kulübenin önüne vardık. Kapıyı iki eliyle yumruklamaya başladı.

"Sarah! Sarah!"

Kapı açılır açılmaz Umay içeriye daldı ve beraberinde beni de sürükledi. Evet bu doğru bir davranış değildi, birinden izinsiz evine dalmak. Umay'da sanki düşüncelerimi okuyormuş gibi lafa daldı.

Karanlıktaki UmutHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin