17.Bölüm

50 31 24
                                    

~Uzun bir aradan sonra hoşgeldiniz. Nasılsınız?

~Oy ve yorumlarınızı eksik etmezseniz çok mutlu olurum. ^_^

_______________________________

Kız anlamsız bakışlarını üzerimde gezdirirken bende Aden'e bakıyordum garip garip.

"Ona da güvenmiyorum. Şimdi çıkın gidin buradan!"

Kızın bu ani çıkışı ve tüyleri diken diken yapan sesi mahzenin duvarlarında yankılandı bir süre.

Aden bu cevaptan hiç memnun olmamış gibi bulunduğu zeminde hopmalaya, zıplamaya daha doğrusu tepinmeye başladı. Ayağını sinirle yere vuruyor sonra gözlerini karanlık mahzenin duvarlarından gezdiriyordu.

Kız ise kendisine yalvarılmasından memnunmuşcasına gülümsüyor, Aden her zıplayıp yerdeki birikmiş tozları havaya kaldırdığında, göz bebekleri büyüyordu.

Aden sonunda hoplamayı kesmiş ve parmaklıklara deli gibi yapışmıştı. Susuzluktan iyice kurumuş dudaklarıyla çöldeki bir kişinin su istemesi gibi konuştu.

"Lütfen!"

Ve bir kez daha aralandı solmuş dudakları.

"Annem ölmek üzere."

Kız hiç oralı olmadı. Sadece omuz silkti. Ben is kenarda sadece Aden'in yaşadığı ani duygu değişimini izliyordum.

"Ah, hadi ama bu kadar umursamaz olamazsın! Annemin hayatı söz konusu."

Acaba ağzından çıkanı kulağı duyuyor muydu? Mahzendeki kız hiç istifini bozmadan tekrar omuz silkti ve ardından ekledi.

"Siz benim hayatımı çok önemsiyorsunuz sanki de."

Sustu kaldı Aden. Sanki böyle bir cevap beklemiyordu. Afallamıştı. Parmaklığa yapışan elleri hemen ayrılmıştı. Korktuğunda, şaşırdığında hep yaptığı gibi parmaklarını avuc içine almış sıkmaya başlamıştı.

Ama çoğu kişi de öyle değil miydi zaten? Sadece kendini düşünür ve karşısındaki umurunda olmaz. Peki biz birine bunu yaptığımızda umurumuzda olmasa bile bir başkası bize yapınca niye afallayoruz, kızıyoruz.

Olduğum yerden dudaklarımı büzüp kafamı bir sağa bir sola salladım. Hakketmişti. Bir an önce annemi bulmak istiyordum evet ama bunun için bir başkasının hayatını elinden istemek bencillikten başka bir şey değildi. Kızın ikna olmayacağı her halinden belliydi oysa. Neydi bu boşa caba?

Boş koridorda ayak seslerim yankılanırken Aden'i çağırma zahmetine bile girmedim. İstediğini almadan gelmeyeceğini biliyordum çünkü. İsterse bu onun için saatler alsın. İnatcıydı bir kere.

Kendimi mahzenin soğuk havasından kurtardığımda derin bir iç çektim. Acaba annem kimdi? Onu bulabilecek miydim?

Koşarak merdivenlerden inen hekimi görmemle merakla beklemeye başladım.

"İkna edebildiniz mi Meva?"

Kafamı sağa sola sallarken ekledim.

"Hayır."

Hekim bu cevabı zaten bekliyormuş gibi iç çekti sadece.

"Aden nerede?"

Karanlıktaki UmutHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin