•Herkese merhaba arkadaşlar. Nasılsınız? İyisinizdir umarım.
•Bildiğiniz üzere çoğu yerde okullar başladı ve bir haftayı bitirdik. Okul nasıl gidiyor?
•Her neyse hadi bölüme geçelim
🧚♀️
"Aden?!"
Doğrusu karşımda Aden'i görmeyi beklemiyordum. Şaşkınlıkla karışık bir üzüntü kapladı içimi. Aklına şimdi mi gelmiştim cidden? Hiç merak etmemiş miydi? Meva nerede? Neden hâlâ gelmedi? Hiç bu sorularla beynini rahatsız etmedi mi?
Aden bir kaç adımda aramızda ki mesafeyi kapattı. Ellerini belime sarıp sıkıca sarıldı. Karşılık verip vermemek konusunda çok kararsız kalsamda ben de kollarımı onun bedenine doladım. Bir süre böyle durduk. Sonra yavaşça saldım kollarımı ve bir kaç adımla aramızı açtım. Öylece baktım bir süre kahverengi gözlerine. O ise gözlerini omzuma dikmişti.
"Omzun niye sargı da? Bir şey mi yaptılar sana?"
Merakla sorduğu bu soruya gülerek cevap verdim.
"Evet Aden. Önce zarar verdiler sonra iyileştirmek için tedavi ettiler. Şaka yapıyorsun herhalde."
Kırılmış gibi baktı bir süre bana. Sonra kafasını dışarı doğru uzatıp bağırdı:
"Ayaz !Kaan! Meva buradaaa!"
Bir kaç koşma sesinden sonra karşımda Aden'le birlikte 3 kişi oldular. Ayaz ve Kaan sarılmak için bir adım attığında elimi ileriye doğru uzatıp sendeleyerek bir adım geri attım.
"Sakın!"
Aralarından çarparak geçtim ve kendimi kulübenin dışına attım. Aslında Aden'le de sarılmayacaktım çünkü hakketmişlerdi. Ama yaptığı ani hareketle şaşırmıştım ve duygularıma yenik düşmüştüm.
Görünüşe bakılırsa tek gelmişlerdi. Çünkü etrafta periler halen duruyordu ama pür dikkat bize bakıyorlardı. Etrafı hem arıyor hem bağırıyordum:
"Defneeee Hanıııım!"
Yakında ki kulübelerden birinden çıkan Defne Hanım'la moralim azda olsa düzeldi. Üstünü değiştirmiş: siyah bir etek, kanatları zarar görmemesi için beyaz arkadan bağmalalı crop giymişti. Kıyafetlerinin üstüne de siyah bir pelerin geçermiş ve kızıl saçlarını saklamıştı. Gülümseyerek yaklaştı bana.
"Hadi gel götüreyim seni."
Aden arkadan fırladı hemen.
"Nereye götürüyorsun yaa! Meva bizimle gidecek."
Defne Hanım'ın cevap vermesine tenezzül etmeden atladım söze.
"Hadi gidelim Defne Hanım."
Defne Hanım önde ben arkada yürüyordum. Bu yolları hiç görmemiştim. Belki de kestirmeden gidiyorduk. Hiç bir fikrim yoktu. Öylece takip ediyordum Defne Hanım'ı.
"Sana göstermek istediğim bir yer var Meva."
Merakla durdum yerimde.
"Ne gibi?"
Arkasını dönüp gülümsedi.
"Gel takip et beni."
Tekrardan yürümeye başladık. Ağaçlar iyice sıklaşmaya başlayınca etraftaki sessizliği su sesi bozdu.
"Burada çok güzel bir çağlayan var. Ama rengi biraz garip. Normal su beyaz iken bu çağlayanda yeşil. Ve etrafına hoş bir lavanta kokusu yayıyor."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Karanlıktaki Umut
FantasiaMeva da isterdi topuklu ayakkabısı düşünce onu arayan biri olsun. Ya da minik dünya tatlısı 7 cüceyle arkadaş olsun. Ya da saçları upuzun olsun ve saçları ile ahenk içinde dans etsin. Ama Meva öyle bir devirde doğdu ki ne biri topuklu ayakkabıyla ka...