Merhabaaa!
____________________________
Gürültünün sahibi kapıyı kıracakmış gibi açan Poyraz'dan başkası değildi.
Avcıların hepsi gözümde silik bir süliete dönüşürken anladım rüya gördüğümü. Ama oysa çok gerçekçiydi her şey.
Poyraz resmen odaya daldığında fare gibi sindiğim yerden yavaşça çıkıp bir süre rüyada olup olmadığımı anlamak için gözlerimi ovuşturmaya başladım. Uzun bir siyahlığın ardından etraf netleşmeye başladı. Cam hâlâ kapalıydı, odada ben ve Poyraz'dan başka kimse de yoktu.
Poyraz hızla yaklaşıp aramızdaki mesafeyi kapattı.
"Neler oluyor burada? Niye duvara o kadar yaklaşıp sindin?"
Ağzım bir karış açık bakakaldım Poyraz'a. Acaba şaka mı yapıyor diye düşünmeden edemedim. Ama gerek hareketlerinden gerekse kasılan yüz hatlarından ciddi ciddi sorduğu ortadaydı.
"Aaa, öyle mi olmuş? Benim bunu size sormam gerektiğini düşünüyordum ama hayret."
Öyoece baktı sadece yüzüme aval aval. Yüzündeki hiçbir mimik oynamadığında iyice morallerim bozulmuştu. Arkasından hâlâ açık olan kapıya ilişti gözlerim.
Ne oluyor bakışları hâlâ üzerimdeyden sadece göz devirdim ve kenardan sıyrılarak kapıya ulaştım. Dışarıya çıkan ilk adımı atmamla geriye, duvara doğru uçmam bir oldu.
Demek ki içeriden biri ya da direk ben dışarı çıkamazdım ama büyücülerden biri içeriye elini kolunu sallayarak girebilirdi.
Ama inatla tekrar denedim, geri savruldum ve ardından tekrar. O girebildiyse benimde çıkabilmemin bir yolu olmalıydı değil mi? Ama o yolu bir türlü bulamadım.
Yorgunlukla, acıyla ve sinirle kendimi minderin üstüne attım.
"Neden?" dedim bıkkınlıkla.
Kaşları merakla çatıldı.
"Ne neden?"
"Ne neden Poyraz! Bilmemezlikten gelme! Dışarı çıkmak istiyorum ve."
Sustum. Ayağımdaki ayakkabıyı çıkarıp hışımla kapıya doğru fırlattım ama nereden bilebilirdim ki onunda dışarıya çıkabileceğini. Şaşkınlıkla devam ettim.
"Bu kapı beni engelliyor. Şuna baksana ayakkabım bile dışarıda ya!"
Dişlerini dudağına bastırdı ve eliyle ağzını kapattı. Sanki gülmemek için kendini zor tutuyordu.
"Gül, gül içinde kalmasın."
Odayı dolduran tiz kahkaha sesiyle kapıdaki sinirli bakışlarım Poyraz'a döndü.
"Tamam güldük eğlendik hadi artık buradan nasıl çıkacağımızı söyle."
Gülmeye devam ederken bir kapıya bir bana baktı. Eli üstündeki lacivert pelerinin cebine gitti. Çıkardığı beyaz şişedeki mor karışımı üzerime doğru attığında ani refleksle havada yakaladım.
"Ne bu?"
"Neye benziyor? Dışarıya çıkmak istiyorum demedin mi biraz önce?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Karanlıktaki Umut
FantasyMeva da isterdi topuklu ayakkabısı düşünce onu arayan biri olsun. Ya da minik dünya tatlısı 7 cüceyle arkadaş olsun. Ya da saçları upuzun olsun ve saçları ile ahenk içinde dans etsin. Ama Meva öyle bir devirde doğdu ki ne biri topuklu ayakkabıyla ka...