Selaaaaammmm, bu bölüm aşırı tatlı sahneler içermektedir. Bugünlük şeker ihtiyacınız benden.
Kuzu etiketinden 1 numara olunca Melek'li bir bölümümüz olsun dedim, keyifli okumalarrrrr💖
. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .
Birkaç saattir gölün kenarında oturuyorduk. Serkan sürekli Kürşat'a yürüyordu. Kürşat bazen utanıyor bazen de Serkan'dan geri kalmıyordu. Ben de onların bu haline gülmekle yetiniyordum.
Ali yavaştan sıkılmaya başlamıştı ama ben gidelim demediğim için bir şey demiyordu. Oflayıp duruyordu. Anlaşılan benim kadar doğayı sevmiyordu.
"Serkan, uğraşıp durmasana benimle."
"Kürşat, seninle uğraşmadan duramam ben. Boşuna böyle bir şey isteme benden."
"Neden ya neden? Sana laf yetiştirmekten yoruldum."
"Hoşuma gidiyor."
"Tamam Serkan yirmi dört saat boyunca benimle uğraş."
"Emrin olur."
Ali bir kez daha ofladığında çifte kumrulara baktım.
"Siz karakola gidin hadi. Ben biraz yalnız kalacağım, yürüyerek gelirim geri."
"Ben de sizinle kalayım komutanım."
Sanki sabahtan beri oflayıp duran o değilmiş gibi benimle kalmak istemesi çok şaçmaydı Ali'nin.
"Adam yalnız kalacağım dedi ya Ali, niye ben de kalayım diyorsun daha?"
"Burayı çok sevdim o yüzden dedim ama sonra bir daha geliriz. Gidelim o zaman."
Kürşat'a bir ara teşekkür etmem gerekiyordu bu konuşma için. Onlar ayaklanıp giderken ben bir ağaca sırtımı yaslayıp rahatça oturdum. Asıl manzara güneş batarken ortaya çıkacaktı. Güneşin kızıllıkları göle vurduğunda çok güzel bir manzara ortaya çıkıyordu.
Tiny House alacaktım buraya, direkt gelip kurulurdu. Bundan sonra da buradaki görev sürem dolana kadar yaptırdığım evde kalırdım. Görev yerim değişince de tatillerimde de buraya gelir kalırdım yine.
"Meeeee!"
Ben evi nereye kuracağımı düşünürken duyduğum mee'lemeyle sağa sola bakındım. Görünürde bir şey yoktu. Ayağa kalkıp ağaçların arasına bakındım.
"MELEK!"
Oğuz'un sesini duymamla o me'lemenin Melek'ten geldiğine emin oldum. Biraz daha ilerleyip ağaçların arasında otlanan Melek'i gördüm. Yine Oğuz'dan kaçmıştı sanırım.
Sessiz sessiz arkasından yaklaşıp Melek'i kucakladım. Bu hareketimle daha çok me'lemeye başladı. Çırpınıp kucağımdan kaçmaya çalışıyordu. O kadar tatlıydı ki ısırmak istiyordum onu.
"Sen ne yaramaz bir kuzusun Melek? Neden kaçıp duruyorsun sürekli? Oğuz'a eziyet mi etmek istiyorsun yoksa?"
"Melek! Nereye kayboldun yine ya!? Of of!"
Oğuz'un sesine doğru ilerledim. Arkası dönüktü bana. Ona doğru ilerlerken Melek yine me'ledi. Sesini duyan Oğuz arkasını döndü.
"Melek!"
"Sanırım bu kaçağı arıyorsun?"
"Evet, yine sürüden ayrıldı."
Melek'i iki elimle tutup havaya kaldırdım. Kafası yüzüme dönüktü.
"Melek, sana sürüden ayrılanı kurt kapar diyen olmadı mı hiç? Neden sürüden ayrılıp duruyorsun? Bak gençsin kanın hızlı akıyor tamam da bu kadar da olmaz ya."
