( BAŞ KARAKTERİMİZİ DYLAN O'BRİEN OLARAK DÜŞÜNDÜM. Çünkü çok uygun :) KEYİFLİ OKUMALAR
Onun yanına yürürken lüks bir araba daha yaklaşmış o anda ben durmuştum. Altuğ arabanın kapısını açıp binmem için işaret verdiğinde gözlerim büyümüş delirdin mi der gibi bir bakış attım.
Altuğ yüzüne yapmacık bir gülümseme yerleştirirken " Bin şu arabaya. Konuşacakların yok mu?" dediğinde birden afallamış bir şekilde onun yüzüne aptal aptal bakmaya başladım. Hayır bu çocuk bir gün beni aptala çevirecekti ve bundan cidden korkuyordum. Davranışları anormal seviyedeydi. Tereddütle arabaya doğru yürüyüp tekrar Altuğ'a baktığımda başıyla bin der gibi tekrar işaret vermişti. İstemeyerek arabaya bindiğimde yana doğru kaydım ve oda hızla binip " Eve gidelim." şoförüne böyle söyleyince şaşkınlıkla ona baktım.
" Telefonunu ver." Elini uzatmış ciddi bir surat ifadesiyle benden telefonumu istiyordu şimdi de.Nedenini bile soramadan elimden telefonumu almış çoktan resimlerime girmiş Barkın'ın son attığı fotoğraflara bakarken kaşları sinirle çatılmıştı.
" Gökalp'in akıllı olduğunu sanırdım. Bana aptal diyorlar daha hiçbir şeyin farkında bile değiller." Altuğ'u ilk kez bu kadar ciddi konuşurken görünce küçük dilimi yutmuş gibi onu izlemeye devam ettim. Sanki bir anda kişilik değiştirmiş gibiydi.
" İzel bizim evde bu fotoğrafları düzenleyeceğim. Ne yazman gerektiğini sana göstereceğim. Seni evine bırakırım işimiz bittiğinde. Barkın'ı bana bırak halledeceğim." Kaşlarımı kaldırıp başımı hafifçe sallarken " Vay be " diye ağzımdan garip bir ses çıkmıştı. Son yılımda Altuğ'unun böyle bir kişiliğe sahip olduğunu görmek mucize gibiydi. Bu şoku sindirirken diğer şeyi fark edip " Ne senin evin mi?" diye sert bir şekilde bağırdım. Arabanın hareket halinde olduğunu bile yeni idrak etmiştim. Altuğ telefonumdaki diğer fotoğraflara bakarken Barış'ın attıklarına geçmişti.
Yüzündeki aptal gülümseme iyice yayılmış "Yakışıklı çıkmışım." derken koltukta rahat bir pozisyona geçmiş eliyle fotoğrafları değiştiriyordu. Semra'nın evinde pijamalarla çekildiğimiz komik fotoğraflara geldiğinde Altuğ küçük bir kahkaha atmış kendi kendine eğlenirken hemen elinden telefonumu almaya çalışmıştım.O telefonu kaçırırken hala fotoğraflarıma bakmaya çalışıyordu.
"Sizi şebekler." Derken durmadan gülüyordu.
Bir anda Barışla çekildiğimiz iki yıl önceki fotoğrafı görünce durmuştu. Bir anlık şaşkınlığını yakalayıp elinden telefonumu aldığımda " O fotoğraf hala duruyor mu?" diye sordu. İki yıl önce maç çıkışında onların fotoğraflarını çekmek için gittiğimde Barış onunla fotoğraf çektirmem için beni zorlamıştı. Bu fotoğrafı Altuğ çekmişti hatta.
" Fotoğraflarımı pek silmem. Bir dosya da arşivlerim." Dedim ona bakarak. Altuğ tekrar koltukta iyice yayılmış "İyi bakalım." Demişti herhangi bir duygu belirtisi göstermeden.
Bir süre sonra araba yavaşladığında "Efendim geldik." Dedi şoför. Altuğ hiç ses vermeden sadece öylece oturmaya devam etti. Şoför derin iç çekip arabadan indiğinde Altuğ'un kapısı saygıyla açıp ona zorla gülümsedi. Birbirlerini pek sevmedikleri anlaşılıyordu. Şoför çok yaşlı değil orta yaşlarda karizmatik bir adamdı. İkimizde arabadan indiğimizde küçük bir yutkunmayla onun evine baktım. Biz de zengindik ama bu zenginlik beni ayrı bir sarsmıştı. Okuldaki unvanını kesinlikle hak ediyordu. Büyük siyah demir kapı, desenleri altın rengiyle muazzam bir şekilde boyanmış saray kapılarına benziyordu. Altuğ önden giderken sessizce onu takip etmiştim. O başını çevirip " Dikkat et tümsek..." demeden yere sert bir şekilde yapışmıştım. Gözlerini devirerek bana baktıktan sonra yürümesine devam etti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MUM OLMAK KOLAY DEĞİL (1)
Romance" Mum olmak kolay değil, ışık saçmak için önce yanmak gerek."