Gökalp yavaşça kafasını bana çevirdiğinde gözlerindeki öfke yerini şaşkınlık sarmış eli yavaşça yere doğru inerken Tuğberk'i de bırakmıştı. Tuğberk öksürmeye başladığında onun sırtını sıvazlayarak iyi olup olmadığını sordum. Başıyla önemli değil der gibi işaret yaptığında " Gökalp senin derdin ne?" diye kızgın bir ses tonuyla onu uyardım.
" İzel? "
Yanındaki kadın bana seslendiğinde onu baştan aşağı süzdüm. Siyah bir kot pantolunun üstüne beyaz tşört üstünde şapkası tüylü haki renginde bir mont bulunan kızın saçları kısa benim gibi omzuna düşüyordu. Gökalp'in yanında bu kadar zıt duran o kızı bir an için tanıyamamıştım.
" Tuğba?"
Saç modeli değişmiş ki buda ona farklı bir hava katmıştı. Gökalp takım elbiselerin içinde ciddi bir havaya bürünürken o sportif giysilerle daha rahat görünüyordu.
" Bu sen misin?"
Tuğba emin olmak için bir bana bir Gökalp'e bakıyordu. Bende çok fazla bir değişiklik olduğunu sanmıyordum. Beni kolayca tanıyabilirdi.
" Benim de burada neler oluyor?"
Merakla sorarken Tuğberk yerde dağılmış dosyaları toplamaya çalışıyordu. Gözüm onun eline kaydı. Sabahtan beri o sargılı elini sanki hiçbir şey olmamış gibi kullanıyordu. Benim elime raptiye batsa mızmızlanıp dururdum ama o hiç şikayet etmeden işini yapmaya devam ediyordu. Eğilip Tuğberk'e yardım edecekken Gökalp birden kolumu kavradı.
" Bırak toplasın işi ne."
Gökalp böyle bir insana bürünmüş olamazdı değil mi? Sadece bir sorun olduğu için böyle davrandığını düşünmek istiyordum. Ondan kolumu çekip Tuğberk'e yardım ettim.
" Ne yaptın da onu sinirlendirdin?"
Tuğberk'e merakla sorarken ciddiyetini bozmadan bana baktı. Dosyaları düzeltip ayağı kalktığında " Bunları halletmem gerekiyor." dedi ve yanımızdan ayrılırken onun arkasından bakakaldım.
" Gökalp biraz sakin olur musun? Kötü bir şey yapmadı ki sadece..."
Başımı Gökalp ve Tuğba'ya çevirdiğimde Gökalp'in sinirli bakışları Tuğba'yı susturmuştu. Ne olduğunu sonra öğrensem iyi olacaktı. Gökalp'in siniri de biraz azalırdı.
" Hala birlikte olmanıza sevindim."
Onlarla nasıl konuşacağımı bilemedim. Gözlerimi başka yöne kaydırırken Tuğba bir kaç adım bana yaklaşıp beni sıkıca kucakladı.
" Uzun zaman oldu. Özlemişim seni. "
Onun samimi sarılışına karşı yanıt verememiştim. Gözlerim hala Gökalp'in gözlerindeydi. Gözleri sıkıntılı bakıyordu.
" Özür dilerim İzel."
Gökalp'in kısık sesini duydum. Özür dilemekte zorlanıyordu. Ona anlayışla gülümserken içini rahatlatmak istedim. Asıl özür dilemesi gereken bendim. Onlara hep ihanet edecek gözüyle bakıyordum. Ön yargılarımı hep onlar üzerinde tuttum. Tuğba benden ayrıldığında Semra'yı sormuştu. Beni soru yağmuruna tutarken onun hala değişmeyen Tuğba olduğunu fark ettim. Çocuksu yanı hala duruyordu.
" Bu akşam Faruk akşam yemeği ayarlayacaktı. "
Tereddütle Gökalp'e baktığımda biliyorum der gibi başını salladı. Faruk veya Barış'la konuşmuş olmalıydılar. Tuğba yüzüğünü gösterdi.
" Evlendik ama artık ona katlanamıyorum. Lise de çok farklıydı şimdi benimle ilgilenmiyor."
Gökalp şuan dalgın görünüyordu. Gözleri benim yüzüğümdeydi. Zorla gülümseyip elimle yüzüğüne dokundum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MUM OLMAK KOLAY DEĞİL (1)
Romance" Mum olmak kolay değil, ışık saçmak için önce yanmak gerek."