>>Bölüm 40 ( ARKADAŞLAR)<<

117K 6.7K 1.6K
                                    

Elimdeki çatalı yavaşça döndürürken önümdeki yemeğe uzandım. Barış'ın karşımda böyle konuşup aklımı karıştırması hoş değildi. Ağırlığımı bazı konularda koymam gerekirdi.

" Barış ondan ayrılalı dokuz veya on yıl oldu. Ona karşı aynı hisleri besleyeceğime inanıyor musun? O benim lisedeki ilk aşkımdı diyebilirim. Onu bulmak isteme sebebim gayet açık değil mi? Bu kadar uzun zaman olup hala ortaya çıkmaması sana garip gelmiyor mu? Hem nişanlı olmak öyle çocuk oyuncağı bir şey değil. Aileme karşı ve bir çok kişiye karşı sorumluluk alarak bu işe kalkıştım. Sen bu işleri kolay mı sanıyorsun? Daha bu işlere adım atmadığın ne kadar belli."

Ağzıma aldığım yemeğin tadı güzel olsa da şuan tüm tadını yitirmiş ağzımda bir saman gibi onu geveleyip duruyordum.

" Bu işlere adım atmamak mı? Sen adım attıysan ben koşuyorum şuan İzel.Ben çoktan evlendim. Neyse bu konuya girmeyeceğim. Altuğ ile karşılaştığında iki adamın arasında kalırsan gelip bana dert yakınma."

Çatalı hızla masaya çarptım. Neden aniden bu tepkiyi verdiğimi bilmiyordum. Onun böyle konuşması beni sinirlendiriyordu. Evlenmiş miydi? Nasıl yani? Beni bu konuda gerçekten şaşırtmıştı. Elindeki yüzüğü yeni fark ediyordum. Asıl derdim o olmadığı için nasıl da gözümün önündeki şeyi görememiştim. Bakışlarımı onun şaşkın bakışlarına çevirdim. Benim çatalı masaya çarpmama şaşırmış olmalıydı. Kendimi hemen toparladım. Ciddi bakışlarımı onun üzerinde tuttum.

" Önce onu bul sonra bunları konuş!"

Masadan hızla kalktığımda anlam veremediğim bir özlem duygusu kabarmıştı içimde. Bu özlem eski günlerin özlemi miydi yoksa Altuğ'un mu bilmiyordum.Bir makaleyle hatırladığım lise çağım ve o zamanki saf aşkım yıllar sonra tekrar önüme konmuştu. Barış'ı orada yalnız bırakıp hemen yoldan bir taksiye atladım.

" İki adamın arasında kalmakmış!"

Bakalım onca sene sonra Altuğ kendine yeni bir yaşam ve aile kurmuş muydu? Yaşımız az değildi artık. Olgunlaşmış insanlardık. Başımı taksinin penceresine yaslarken derin bir bir iç çektim. Barış kendine yeni bir hayat kurduysa  Altuğ'unda kurması olasıydı.Ben bile yeni bir hayatı baştan inşa ediyordum. Kimse yerinde saymıyordu. Doğanın kanunu birer birer işliyordu. Aklıma takılan şey nasıl olurda Altuğ'un arkadaşlarına bile geri dönüş yapmamış olmasıydı. Sonuçta ona ihanet etmediklerini öğrenmiştim. Ne yapmaya çalışmıştı Altuğ?

Altuğ'u bulmak istiyorsam ilk Osman dedenin nerede olduğunu öğrenmem gerekiyordu sanırım. Onun yerini öğrenmek için Altuğ'un ailesiyle iletişime geçmem gerekiyordu. Yani bir yerden başlamak istiyorsam eskilerimi deşmem gerekiyordu. Kolay değildi.

" Hanımefendi geldik."

Taksici bana bir kaç kere seslenmiş olmalıydı. Şu dalgınlığımdan kurtulmalıydım artık.Tutan fiyatı ödeyip arabadan indim. Elimle başımı ovarken önümdeki eve doğru baktım. Hala küçük tatlı evimiz burada duruyordu. Burada sadece lise döneminin ikinci senesinde kalmıştım. Semra bana çok destek olmuştu o zamanlar. O okulunu değiştirmese bile okul çıkışları hep benim yanıma gelirdi. Bazı şeyler onun sayesinde katlanılabilir hale gelmişti. Tabiki üniversitede yollarımız ayrılmıştı. O bu şehirde kalmak istemişti ben ise bu şehirden kaçmak. Ben İzmir'e gittiğimde arkadaşlığımız devam etti ama araya bir mesafe girdiği için çok yakın olamamıştık. Neden bilmiyorum ama İstanbul'a geldiğimden zamandan beri onu aramıyordum. Nişanıma bile çağırmamıştım çünkü bu nişanı gönülden ve isteyerek yapmamıştım. Bir çok kişiyi davet ettirmemiştim aileme. Biraz da Tuğberk için bunu yapmıştık. Yetim büyümüştü ve çağıracak kimsesi yoktu. Sadece şirketten bazı tanıdıkları ona eşlik etmişti.

MUM OLMAK KOLAY DEĞİL (1)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin