>>Bölüm 53 ( KORKU) <<

106K 6.4K 829
                                    

Tuğberk beni eve bıraktığında annemlerle konuşmadan hemen odama geçtim. Gerçekten üzerimde büyük bir ağırlık vardı. Üstümdeki eşyaları çıkarırken masamın üstündeki flaşa doğru baktım. Yüzümde bir tebessüm oluştu. Yorgun olsamda oraya doğru ilerleyip flaşı elime aldım ve bilgisayarı açtım. Onun yazdıklarını tekrar okumak istiyordum. Çektiği sıkıntıları ,mutlulukları ve pişmanlıklarını tekrar okumak istiyordum. Bilgisayar açılırken üzerime rahat bir şeyler çektim ve hemen bilgisayara doğru tekrar yöneldim.

Altuğ'un günlük tutması harika bir şeydi. Herkesin yapamayacağı bir şey. Bazı günler ayrıntılı yazılmış bazı günler ise sadece kısa bir özet geçilmiş gibiydi ama aksatmadan her günü yazılıydı. Tuğberk'e Altuğ olduğunu hatırlatma şansım vardı elimde. Geçmişini ona en iyi kendisi anlatabilirdi. Ben sadece benimle olduğu dönemi biliyordum ama burada bensiz geçirdiği zamanlar da yazıyordu. Bazen içimden ona söylemeliyim diyordum. Kendini daha iyi tanır ve bir ailesi olduğunu bilir. Bir sürü seveni olduğunu bilir diye düşünüyordum ama her zaman bu aramıza on yıl sokan sebepten etkilenip kararımdan vazgeçiyordum. Birde Tuğberk'in onu Altuğ olduğu için sevdiğimi öğrenince vereceği tepkiden korkuyordum.Bunlar ister istemez beni etkiliyordu.Şuan her şey mükemmel gibiydi. Onunla birlikte olmak güzeldi. Onun yüzünün güldüğünü görebilmek mucize gibiydi. Flaşı takıp dalgın bir şekilde herhangi bir dosyaya tıkladım. Açılan dosyadaki yazıları okumaya başladım.

Günlük- Kesit-

Sıkıcı şeylerden bahsetmek istemiyordum. Ondan bahsetmek istiyorum. Aslında her zaman ondan bahsedebilirim. Bugün çok tehlikeli bir şey yapmıştım. Onunla konuşmak istemiştim. Evet artık sadece onu uyurken izlemek istemiyordum. Sesini duymak benimle konuşmasını istemiştim.İçimdeki bu dayanılmaz dürtüyü bastıramadım. Onun yanında durup ondan kaçmadan onunla konuşmak istiyordum. İzel gece mutfağa bulaşıkları yıkamaya girdiğinde başıma siyah bir şapka geçirip yüzüme de sadece gözlerim görülecek şekilde bir maske geçirmiştim.

" Emin misin Altuğ?" diye sormuştu Ali.

O benim bu yapacağım şeye şaşırmıştı. İlk kez böyle bir şeye cesaret etmiştim.Şaşırması doğaldı. İzel'in beni fark etmesinden hem korkuyor hem de fark ederse neler olacağını düşünemiyordum. Ali'ye ayrılmasını söylemiştim. Emindim. Ona belli etmeden yanına gidecek ve içimde yanıp tutuşan özlemimi söndürecektim. Bu kadar yakınımda olup ona sahip olamamak beni delirtecekti yoksa.Neden yıllarca İzel'e saplantılı kaldığımı bilmiyordum. Tehlikeden dolayı başka kızları sevemediğim için mi ilk aşkımı bu kadar yoğun hissediyordum. Sanki yıllarca sevgili olmuşuz da ve bu bana bağımlılık yapmış gibi onu görmeden duramıyordum.

Arka kapıyı açıp mutfağa girerken iyice gerilmiştim ve kalbim baskı yaparak nefes almamı zorlaştırıyordu. İzel köpüklü elini kaldırıp kahküllerini önünden çekmeye çalışırken yorgun bir şekilde dışarıya nefes verdi. Onun yaptığı hareketlerin en ince ayrıntısını bile buraya yazabilirdim. O benim sanırım günlüklerimin baş kahramanıydı. Ona olan duygularımı bu satırlara dökmeye çekinmiyordum. Satırlar bize aşık olacaktı biliyorum. Satırlar İzel'e aşık olacaktı çünkü onu gören gözler bendim. Onu anlatan benim kalbimdeki aşktı. Satırlar belki onu kıskanacaktı.O benim içeri girdiğimi fark etmemişti. Elimle maskemi tekrar düzeltip onun yanına iyice yaklaştığımda kafasını kaldırıp bana bakmıştı ki bir anda ürkmüş, elindeki tabağı hızla kaldırıp az kalsın kafama geçirecekti. Onun bu komik haline gülmemek için kendimi zor tutmuştum ama hemen onu uyarmıştım.

" Sakin ol. Ben de buranın çalışanıyım. Seninle ilk kez karşılaşıyoruz. Ali çıkarken içeride senin olduğunu söyledi."

Onun yüzündeki şaşkın ifadeyi izlerken gözlerini hafifçe kısmış bana bakıyordu. Bir şey fark etmemiş gibi görünüyordu. Rahatlamayla  nefesimi dışarıya doğru verirken " Gerçekten seni ilk kez görüyorum. Ne o hırsız gibi başında şapka yüzünde maske." İzel'in hala korkmuş sesini işitebiliyordum.İlk karşılaştığı birisi için gerçekten çok kibardı(!) O tabağı yavaşça yerine koyarken " Benim adım İzel. Burada yarı zamanlı çalışıyorum? Peki ya sen?" merakla sordu. Bu satırlara onu tanıtmama gerek yoktu artık. Bu isme zaten aşinaydılar. Onun adı İzel'di. Benim asla vazgeçmeyeceğim kız.

MUM OLMAK KOLAY DEĞİL (1)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin