Resim Yasmin :)
Hastanede bütün müdahaleler yapıldıktan sonra doktor üç gün hastanede yatmamı söyledi. Yine hastanede yatacağımı öğrenince çok üzüldüm. Biraz daha duvara sert çarpsaymışım sakatlık kalabilirmiş. Faruk defalarca özür diledi. Tuğberk sabahtan beri başımda bekliyordu. Faruk Tuğberk'in yanımda kalmasına izin vermiş Tuğberk de babamları arayıp durumu bildirmişti. Bir ara annemle babam uğramış beni Tuğberk'e emanet etmişlerdi. Barış'ı da babam tanıdığı için sorun olmamıştı. Yarın başımda babam kalacaktı.
" Tuğberk hala pansuman yaptırmadın. İyiyim ben hadi git." Ona seslenirken başımın altındaki yastığı düzeltmeye çalışırken birden acıyla inledim.
Tuğberk yerinden hızla fırlayıp yastığımı düzeltirken hareket etmemem için beni uyardı. Kapı tıklatıldığında beyaz önlüğüyle içeriye giren Barış'a gözüm kaydı. Elinde bir kaç malzeme ile Tuğberk'e seslendi.
" Otur şuraya yüzün mikrop kapmadan temizleyelim."
Tuğberk Barış'a uzun bir süre baktıktan sonra dediğini yapmıştı. O sırada kapım tekrar tıklatıldı. İçeri Gökalp ve Tuğba girerken gözlerim onları takip etti.
" Gökalp pencereyi biraz açsana içerisi havasız kalmış."
Barış arkasına bakmadan kimin geldiğini bilmişti. Bu beni şaşırtırken Gökalp hemen denileni yapmak için penrecerinin önüne doğru ilerledi. Tuğba elindeki çiçekleri vazoma yerleştirirken geçmiş olsun dileklerini
söyledi. Tuğba'nın gelmesi beni nedense mutlu etmişti." Geçmiş olsun İzel bizim oğlanın kusuruna bakma."
Gökalp Tuğba'nın yanına doğru yürürken üzgün görünüyordu.
" Tamam bitti. "
Barış elindeki kanlı malzemeleri çöp kutusuna atarken Tuğberk'e doğru baktım. Gökalp hızla Tuğberk'in önüne bir sandalye çekip sandalyeye ata otururmuş gibi yerleşti.
" Evet söyle bakalım bizim oğlanla derdin neydi?"
Barış'ın omuzları bir anda çökmüş bana kusura bakma der gibi bir bakış attı.Barış Tuğba'ya başıyla küçük bir işaret yaptığında Tuğba birden Gökalp'in omuzlarından tutup onu oradan çekip Tuğberk'i rahat bırakmasını sağladı.
" Bu arada seni görmek isteyen birisi daha var..."
O anda kapı tekrar açılmıştı ve içeriye uzun boylu zayıf göz kamaştırıcı güzellikte bir kız girerken onun gözyaşıyla süslenmiş gözleri bir anda beni kendime getirmişti.
" İzel abla?"
Yasmin ne kadarda büyümüştü. Fotoğraftakinden daha güzeldi. Benim yanıma gelip bana sıkıca sarılırken gözlerim dolmuştu. Ağlamamak için bakışlarımı yukarıya çevirmiştim ama onun sessizce omzunda ağladığını hissedince bir anda kendimi bırakmıştım.
" İzel abla neden hiç yanıma gelmedin. Hani güçlü olacaktık birlikte..."
O ağlarken Tuğba'yla göz göze geldim. Gökalp Tuğba'yı kendine çekerken Tuğba'ın gözleri de dolmuştu.
" İzel abla güçlü olursak gelir demiştin. Sende gelmedin o da! Ama gelecek değil mi! Bak seninle karışılaştık sonunda. "
Yasmin hıçkıra hıçkıra bana yakınırken bir elimi onun sırtına getirmeyi başarmıştım. Onun sırtını sıvazlarken boğazımdaki baskı dayanılmaz olmuştu.
" Yasmin, İzel'in canını acıtacaksın ona çok sıkı sarılıyorsun."
Bu tanıdık ses de kimindi?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MUM OLMAK KOLAY DEĞİL (1)
Romance" Mum olmak kolay değil, ışık saçmak için önce yanmak gerek."