>>BÖLÜM 11 (SENİ SEVMİYORUM)<<

155K 8.8K 2.1K
                                    

KEYİFLİ OKUMALAR UZUN BİR BÖLÜM SİZİ BEKLİYOR:)

Bereyi başımdan tekrar çıkarıp ona doğru uzattım. Altuğ elimdeki bereye uzun bir süre baktıktan sonra geri almak zorunda kaldı.

"Bugünün hatırlanası bir yanı yok." Omuzlarım üzüntüyle çöktüğünde Altuğ dan önce ben bir taksi durdurdum. Koltuğa yerleşirken onunda gelmesi için kenarı kaydım. Başımı öbür tarafa çevirip saçlarımı ellerimle düzeltirken dudaklarımı farkında olmadan ısırmaya başladım. Endişeli ve üzgün olduğum zamanlar ister istemez bu hareketi yapıyordum. Evimin adresini taksiciye söylediğimde aklıma ofisin kamerası gelmişti. Kadından numarasını istemiştim ama oradan kaçarak uzaklaşmıştım.

Eğer kameralar kayıt altındaysa yaptığım sakarlıkların hepsi görüntüye yansıyacaktı. Başımı endişeyle Altuğ'a çevirdiğimde elindeki beresiyle oynarken bir yandan camdan dışarı bakıyordu.

"Bir şey soracağım. Oradaki kameralar kayıt altındaysa benim yaptıklarım görünecek. Ve verdiğin telefonda pek işe yaradığını söyleyemem." Cebimden onun verdiği telefonu hızla çıkarıp ona doğru uzattım. Altuğ başını bana çevirmeden konuşmaya başladı.

"Sorun olacağını sanmıyorum. Gereken bilgiler sen şifreyi girdiğinden beri bilgisayarıma aktarılıyor. O fark edene kadar zaten gerekli bilgiyi almış olurum ama fark etmezse benim için daha iyi olur."

Altuğ'unun şuan yüzünü göremiyordum. Konuşurken gayet sakindi. Onun rahatlığı içime biraz su serpse de aklıma gelip duruyordu işte. Telefonu Altuğ'unun kucağına bıraktığımda başımı arkaya doğru yasladım.

"Bundan sonra ne olacak. Her şey çözülecek mi?" gözlerimi karşımdaki koltuğun başlığına sabitlediğimde sıkıntılı bir şekilde ona bakıyordum.

"Bir daha gördüklerini kendinde saklasan iyi edersin. Derslerine odaklan İzel. Boşver .İlerisi için düşün. Geriye dönüp baktıkça hiçbir şekilde ilerleyemezsin." İkimizin sesi de pek iç açıcı çıktığı söylenemezdi.

" Bu arada bir ara kardeşimi kuaföre götürsen iyi olacak seni sorup duruyor. Onun sinirli hali de hiç çekilmiyor." Altuğ konuyu değiştirmek istediği ses tonundan belliydi. Başımı dayadığım yerden kaldırmadan ona döndürdüm.

" Çok fena bir şey o ya. Pazartesi matematik sınavı olmasa Pazar günü onu götüreyim derdim ama sınava çalışmam gerekiyor."

Hoca hafta sonumuzu mahvetmişti. Zaten dinlenebildiğimiz bir hafta sonu varken onu da ya ödevlerle ya sınavlarla dolduruyorlardı.

Başını hafifçe sallarken sessizliğine geri döndü. Eve gidene kadar onunla konuşmamıştık. Altuğ taksinin parasını yine bana ödettirmemiş taksiden ayrılırken küçük çaplı bir tartışma olmuştu aramızda.

Eve vardığımda içeriye bakınırken burnuma yemek kokuları gelmeye başlamıştı. Annemin mutfakta olduğunu anladım.

"Anne ben geldim!" ona seslenirken bir yandan üstümdeki ceketi çıkartıyordum. Abim banyodan çıkmış saçlarını havluyla kurularken " İzel mutfaktan bir bardak su getirir misin ya." Diye yorgun bir sesle bana seslendi.Getireceğimi söyleyip mutfağa girdiğimde çıkardığım ceketi hızla sandalyenin üstüne astıktan sonra annemin yanağına kocaman bir öpücük kondurdum.

"Şimdiden akşam yemeğini hazırlamaya başlamışız bakıyorum." Annem çok hamarat bir kadındı. Öyle hizmetçilerimiz falan yoktu. Annem her işi kendi halleder bende ona yardım ederdim. Yemek yapmayı annemden öğrenmiştim. Beni bu konuda disipline aldığını söyleyebilirdim.

" Akşam babanın arkadaşları gelecek. Arkadaşının bir kızı varmış üniversite üçe gidiyor abine göstereceğiz. Çok hanım bir kızmış. Baban görmüş beğenmiş. Bakalım bizim ki ne diyecek. Okulunun bitmesine az kaldı ya baban elinden kızı kaçırmak istemiyor." Annem benimle fısıltıyla konuşurken abim içeriden su diye tekrar bağırdı.

MUM OLMAK KOLAY DEĞİL (1)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin