Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
çaylar hazırsa, tatlınız geldi...
Mükerrem Hanım uzun boylu camın önündeydi. Kollarını birbirine bağlamış, yalının girişine doğru bakıyordu. O kadar sessizdi ki, hiç kimse konuşmaya cesaret edememişti. Her zaman güler yüzlüydü, kibardı ve bu hali, salonda onunla beraber bir açıklama için Arhan'ı bekleyen Bakırcı ailesini huzursuz ediyordu. Çünkü ne kadar ılımlı gözükse de; Mükerrem Hanım oldukça otoriterdi, herkes bilirdi ki o olmasa, bu ev yaşanılmaz bir yer olurdu. Her şey ile ilgilenir, dengeleri sağlar ve Bakırcılar'ı bir arada tutardı. Adil Bey'in en büyük dileğiydi bu. Ailesinin hiçbir zaman dağılmaması. Birbirine bağlı ve uyumlu oldukları söylenemezdi ama bir çatı altında beraberlerdi. Elinden gelenin en iyisi buydu fakat hala keşke diyordu kendi kendine. Keşke elimden daha çok şey gelseydi.
Faysal Bey, Bakırcı ailesinin o haylaz, iş bilmez, sorumluluktan kaçan ve tek derdi eğlence olan çocuğu olmuştu. Zamanında birçok defa babasının güvenini boşa çıkardığı için Adil Bey'in gölgesinde kalmış ve yıllar onu hırçınlaştırmıştı. Mükerrem Hanım bunun için onu suçlamıyordu fakat öfkesini oğlundan çıkarmasına ve ailesini umursamamasına artık dayanamıyor, göz yummak istemiyordu.
Arhan'ın arabasının yalıya girdiğini görse de, hiçbir şey söylemedi evdekilere. Arabadan inip, anahtarı güvenliğe teslim eden oğlunu dikkatli bir şekilde izlemeye başladı. Arhan gergin gözüküyordu. Omuzları kaskatı, yürüyüşü hızlı ama... Bir dakika, gülüyor muydu o? Mükerrem Hanım'ın gözleri kısıldı ve şüpheyle cama doğru yaklaştı. Arhan, gerçekten de gülüyordu. Üstelik bunun farkında değil gibiydi. Öyle ki, fark ettiğinde; mimiklerini kontrol altına almaya ve o duvardan farksız yüz ifadesini korumaya çalıştığını görmüştü Mükerrem Hanım.
Bu esnada, evin çalışanı Derya'nın kapıyı açmak için mutfaktan çıktığını duyan Bakırcılar hole dikkat kesilmişti. Arhan'ın sesi duyuldu, genç kıza bir şeyler sormuş olacak ki, kısa bir konuşma geçti aralarında.
Ardından Arhan, kapının eşiğinde belirmişti. "Herkese iyi akşamlar."
"İyi akşamlar oğlum," dedi, Mükerrem Hanım. Ellerini indirdi ve oturma alanına doğru yaklaştı. "Geç geldin?"
"Evet, bugün biraz yoğundum. Belki görmüşsünüzdür, basın açıklaması yaptık Ecrin ile. İlişkimize son verdik de," diye mırıldandı, önemsiz bir detaydan bahsediyor gibi.
Faysal Bey güldü. "Görmez miyiz? Telefonuma o kadar çok link yağdı ki, siber saldırı altında olduğumu sandım." Sakinliğini koruyan adam, olanları tekrar düşününce gözleri kararmıştı. "Çocuk oyuncağı mı bu Arhan? O açıklama neydi öyle? Sizi zorlamışız gibi-..."