23. Bölüm

8.6K 1.1K 179
                                    



Bazen kendinizi güzel bir şarkının klibinde gibi hissedersiniz. Her hareketinizi gülümseyerek yapar, çevrenize pozitif enerji yayarsınız. Sevmek ve sevilmek, tam olarak böyle prodüksiyondur. Kendi hikâyenizin başrolü olabilirsiniz fakat herkesin unuttuğu bir şey vardır: sonu bizim elimizde değildir.

O sabah, kendi klibini çekmeye başlayan Ahu'nun ağzı kulaklarındaydı. Günün erken saatleri, son zamanlarda bir kâbusun başlangıcı gibi olsa da; bugün hiçbir şey moralini bozamazdı. Merdivenleri hızlı hızlı inerken, düşme tehlikesi atlattığında bile gülümsemişti.

Şimdi ise, tabağındaki ezine peynirine bakarak sırıtıyordu.

Ragıp Bey, kızına kaçamak bakışlar atarken dayanamadı ve alçak bir sesle sordu: "Çeşmiahu, bir şey mi kullandın sen?"

Ahu başını kaldırdı ve büyük bir tebessümle babasına baktı. "Efendim?"

"Eğer kızmamdan korkuyorsan, biliyorsun; herkes hata yapar." Yüz hatları birden gerilmişti yaşlı adamın. "Bir şey kullandıysan derhal ismini ve kimden aldığını söyle."

"Hayır babacığım, hiçbir şey kullanmadım."

Canan Hanım tek gözüyle Ahu'ya bakarken, kahvesinden büyük bir yudum aldı. "İşte bu daha kötü."

"Sadece mutlu uyandım. Sorun yok," derken, ailesiyle arasında geçen konuşmanın dışında kaldığını düşünerek Ecrin'e bakmıştı. Ecrin de saçma bir ifadeyle onu izliyordu. "Yapma," diye mırıldandı, hayretle. "O kadar mı imkânsız yani?"

"Burada birkaç gündür kalıyorum ama bu süreçte seni hiç böyle gördüğümü hatırlamıyorum, ondan yani..."

"Bizim içinde bir ilk canım," dedi, Canan Hanım. Ardından fincanının dibine kaymıştı bakışları. "Gülşen?" diye seslendi mutfağa doğru. "Rica etsem kahve demliğini getirir misin? Başımdan aşağı dökeceğim de."

"Kızlar sizin bir planınız var mı bugün?"

Ahu kısa bir an duraksadı. Birkaç çizimin üstünden geçmesi gerekiyordu fakat Ersin Bey'den ses çıkmadığına göre, acelesi yoktu. Bugün çalışmayı rafa kaldırdı ve yanındaki Ecrin'e baktı. "Beraber vakit geçiririz diye düşünmüştüm."

"Gerçekten mi?" dedi genç kız, hevesle. Son zamanlarda o kadar yalnız ve kaybolmuş hissediyordu ki, tanıdık biriyle vakit geçirmenin ona iyi geleceğinden emindi.

"Gerçekten." Ahu sevecen bir gülümsemeyle gözlerini kırpıştırdı ve babasına baktı. "Neden sordun?"

"Akşam bizimkilerle beraber dışarıda yemek yiyeceğiz."

"Hımm, anladım."

Ecrin tedirgin bir şekilde atıldı. "Eğer katılmak istersen-..."

Genç kız gözlerini devirmişti. "Katılmak istersek," diye düzeltti onu. "Elbette katılırız. Ama ben kız günü yaparız diye planladım."

"Peki, tamam. Bana uyar. Çok uyar hem de."

Canan Hanım kahvesini yudumlarken, nefret dolu bakışlarla Ahu ve Ecrin'i izliyordu. "Süper. Size iyi eğlenceler."

"Sana da kolay gelsin, anneciğim."

"Aynen Canan, biz çıkalım ufaktan."

Kızlar, Canan Hanım ve Ragıp Bey gitse de, masada keyif yapmaya devam ettiler. Kahvaltının ardından havuzun başındaki şezlonglara geçip; Türk kahvesi eşliğinde, bugün neler yapacakları hakkında ufak bir fikir alışverişi gerçekleştirdiler. İlk durakları kuaför olacaktı. Bu yüzden hazırlanmak üzere odalarına geçtiler.

Dört DuvarHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin