sellllaaam! ayy çok özleştik, bu kavuşmaya özel bizimkilerden gif şöleni yaptım... (bayılıyorum size gezenti ahu ve mona lisa arhan) okuyun,bölüm sonunda görüşelim, çok öpüüü
Ertesi sabah, sert kahvesini yudumlayarak kendine gelmeye çalışan Arhan, finans dökümanlarını inceliyordu. Bakışları kağıtlarda olsa da, aklı bambaşka bir yerdeydi. Derin bir nefes alıp, alnını ovaladı. Dün gece alkol aldığı için kendini yorgun ve verimsiz hissediyordu. Aslında... Ahu gittiğinden beri böyleydi, kendini kandırmayı bırakacaktı. Uyuyamıyordu, yemek yiyemiyordu, çalışamıyordu, beyni durmuş gibiydi. Nasıl olur da kendisiyle beraber, ona dair her şeyi de götürmüştü?
Bu esnada odasının dışından yükselen sesleri duydu. Kaşları çatılırken, kapı açılmıştı. İçeri giren Cihangir Tümer'i o kadar beklemiyordu ki, boş boş baktı suratına.
"Kusura bakmayın Arhan Bey," dedi Sedat, Cihangir'in arkasından mahcup bir bakış attı genç adama.
"Sorun değil, Sedat. Çıkabilirsin." Arhan ayağa kalktı. "Cihangir Bey, hoş geldiniz."
Kapanan kapının ardından Cihangir hışımla ona doğru gelmeye başladı. "Senin derdin ne?!"
"Sorun nedir?"
"Kız kardeşimin izini sürmeye mi çalışıyorsun?!"
Kayıtsız bir şekilde başını sallarken, "Evet," dedi. Bunu öğrendiği için şaşırmamıştı aslında. Ne de olsa bir emniyet müdürünün kızını bulmaya çalışıyordu, soyadı yüzünden radara yakalanması muhtemeldi.
"Gitti işte! Gitti ve bu iş bitti! Ondan uzak duracaksın, duydun mu beni?"
Arhan'ın başı kararlılıkla dikleşmişti. "Benim için bitmedi."
"Seninle alakalı hiçbir şey umurumda değil! Ahu'yu üzdün ve bir gecede hayatımızdan çıktı gitti."
"Her zamanki gibi..." dedi, önemli bir detayı hatırlatmak istercesine.