5?

272 31 18
                                    


Vote atarsanız sevinirimm
İyi okumalarr💘

Fotoğraf albümü kısmından çıkarak oyunun rp modunu keşfetmeye devam etmek istiyordum.

Ancak annemin sesi planlarımı gerçekleştiremeyeceğimin habercisiydi

"Hyunjin! Hemen buraya gel!"
Annemin sesi sinirli miydi yoksa bana mı öyle gelmişti

Onun sinirlendiği zaman kendini tutabildiğini bildiğim için umursamamıştım

"Hyunjin!! Sana! Buraya! Gel! Dedim!"

Bu seferki ses tonundan korktuğum için öfleyerek oyunu kapattım ve odadan çıkıp aşağı inmeye başladım.

"Efendim anne?"
"Gel bakalım gel"

Aşağı salona geçmemle gergin ortamı hemen hissettim.
Annemle bakışmamız ise beni çok fena titretmişti.

"Geldin mi? Aferin aferin. Şimdi! Benimle! Geliyorsun!"

Yine bağırarak konuşan anneme karşı anlamaz bakışlar atmak istedim ama tüm vücudumu saran korku buna engel oldu.

Evdeki herhangi bir odaya gittiğini anladığım annemin peşinden yürümeye başladım.

"Geç içeri geç"
Annemin beni önden geçirmesiyle yutkundum ve odaya baktım

Misafir odasındaydık ki buraya galiba en son geçen sene girmiştim. Ne olduğunu gram anlamadığım için arkamı dönerek anneme sorma cesaretinde bulundum.

"Sürpriz!!!"
Arkamı döndüğümde karşımda annemi değil kollarını havaya doğru açmış kocaman gülümseyen Chan'ı görmüştüm

Şaşkınlıkla ona bakarken zaten açık olan kollarını göğüs hizasına getirince hemen üstüne atladım.

En son yüzyüze görüşmemizin üzerinden bir yıl geçmişti ve ben onu gerçekten çok özlemiştim

"Neden haber vermedin"
"Sürpriz dedim ya"

Ona sarılırken ister istemez gülüyordum
Onunla sarılmak gerçekten çok çok çok iyi hissettiriyordu.

Verdiği cevapla omzuna vurdum
"Annem de bu yüzden mi böyleydi?"
"Annen mi, nolmuş annene?"

Duyduğumla hemen Chandan ayrıldım
"Ne yani siniri sahte değil miydi"

Yeniden hissettiğim korkuyla Chan'ın yüzüne boş boş bakarken Chan gülmeye başladı
"Sahteydi sahteydi merak etme"

Chan'ın dedikleriyle derin bir nefes alıp elimi göğsümün üstüne koydum.
"Çok korkmuştum be"

Chan kendini gülmekten alıkoymaya çalışırken içeri annem girdi
"Hadi gelin sofraya, yemek hazır"
Kapı kulpunu tutan anneme kısa bir bakış attım
"Oyunculuğun ne zamandan beri bu kadar iyi anne?"
Annem güldü
"Oyunculuk ile bir alakası yok Jinciğim. Bu zamana kadar tuttuğum sinirimi atmaya çalıştım işte"

Annemin dedikleriyle titredim
Sinirlendiği zamanlarda kendini tutmasa 30 defa cenazem kalkmıştı herhalde

Chan'ın kendini durduğunu farketmem ile kolumu omzuna attım. Diğer elimdeki işaret parmağımı da kaldırarak konuştum
"Hadi yemek zamanı!"

Chan da kolunu benim omzuma attı ve diğer elini de aynı benim gibi yaptı
"Yemek zamanı!"

~

~

"En sonunda işte annem geldi ve Kore'yi çok özlediklerini, ben de kabul edersem geri Kore'ye taşınmak istediklerini söyledi. Ben de tabii ki kabul ettim"

"Çok iyi yapmışsın Chan, yine bizim okula geliyorsun değil mi?"
"Tabii ki; Jisung Minho sen ben eskisi gibi olmayacaksak ben geri gideyim yani değil mi?"

Dediğine güldüm ve üzerinde oturduğumuz yatağa kollarımı dayayarak kendimi hafifçe geri attım.
"Avusturalya'da hayatın cidden buraya oranla sıradan geçmiş Chan, dürüst olalım"

"Evet öyle oldu, bir kere bile okuldan kaçmadım inanabiliyor musun?"
"İnanmakta zorluk çeksem de sen diyorsan doğrudur"

Chan anlık söylediğim iltifatı andıran cümleyle gözlerini hafifçe kısarak bana baktı
"Senin hep salak olduğunu da söylerdim ben ama"
"Ya Chan!"

Kolumdan biriyle ona vurmak istemiştim ama nasıl bir hareket yaptıysam sırtüstü yatağa düştüm.
Yaptığım ne olduğu belirsiz şeyi gören Chan anında büyük bir kahkaha patlattı.
"Dediklerimi kanıtlaman gururumu çok okşuyor biliyor musun?"
"Yaa!"

Beni sinirlendirmeye çalışıyordu ki başarılı da olmuştu
Yataktan kalktım ve neden bilmem üzerimi silkelemeye başladım

"Kalk da Jisunglara gidelim. O da özlemiştir seni."
"Ha? Onunla görüştüm çoktan"
"Nasıl ya"
"Havalimanına geldiler çünkü"
"Ne? Beni niye çağırmadın"

Ayağa kalkan Chan ellerini gözlerinin üzerine koydu ve ardından elleriyle kapattığı gözlerini açıp bir yandan gülümseyerek konuştu
"Sürpriz"
"Doğru bana sürpriz yaptın"

Ben kendi kendime kısa bir konuşma gerçekleştirirken Chan odadan çıkmıştı. Bunu farketmemle hemen ben de odadan çıktım ve Chan'ın peşinden koşmaya başladım. Yavaş yavaş koridorda yürüyordu. Hızlıca yanına yaklaşıp sırtına atladım

Önce neye uğradığına şaşırsa da ardından ona sardığım bacaklarımı tuttu ve düşmememi sağladı

"Hyunjin çık çocuğun üstünden! Sırtını kıracaksın saygısız!"

Annemin sesini duymamla hemen kendimi geriye attım ve Chan'ın sırtından indim.
Chan'a baktığımda ise beni şaşırtmayacak şekilde kahkahalara boğulmuştu.

Onun güldüğünü görünce kendimi tutmam imkansız olduğu için ben de gülmeye başladım
Bir kaç dakika sonra yavaş yavaş sakinleşiyorduk.

"Chan bir şey dicem, az önce Jisungtan bahsederken geldiler dedin. Ailesiyle mi gelmişti"
"Yok hayır, Minho ile beraber gelmişti"

"Minho mu? "
İlk başta anlam verememiş gibiydim, aradan bir kaç saniye bile geçmeden kendimi mal gibi hisssedip başımı aşağı yukarı salladım.

Aslında gayet normal, üçümüz beraber gezmedigimiz zaman o ikisi beraber geziyor"
Chan dediklerime başını sallayıp hızlıca saçımı okşadı

"Gel aşağı inelim, oradan da markete gidip abur cubur alırız. Ağzım boş durmayı sevmez biliyorsun"
Chan'ın son dediğine gülmemeye çalışarak başımı sallayıp onu onayladım.
Beraber aşağı indik.

Gᴀᴍᴇ'ɴ ʟᴏᴠᴇ Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin