29?★

122 13 21
                                    

Bölüme başlamadan önce buraya çok sevdiğiniz bir şarkıyı yazar mısınız?
Bu bölüm yorum yapmaya değecek inanın

💘

"Ne?! Seungmin kendini Chan ile beraber sınıfa mı kilitlemiş?"

Sınıfımızın üst katındaki kullanılmayan sınıfın önünde oluşan kalabalığı gördüğümde yanımdaki aşk kuşlarını da peşimden sürükleyerek merdivenlerden yukarı, kalabalığa doğru ilerlemiştim. Olayları öğrendiğimde ise şaşkınlığımı gerçekten gizleyememiştim.

"Bu Seungmin de bizimkine iyi yakmış abayı."

Minho yarım ağız yaslandığı duvardan konuşurken Jisung da gülerek tamamladı onu.

"Yakında abayla beraber bizimkini de yakmasın da."

Onlar bu şekilde bu konuyla alakalı farklı farklı sunarak kendi aralarında gülerken bir an yaptığımız yanlışmış gibi hissettim, oradaki Minho veya Jisung olsa büyük ihtimal çok takmazdım ama böyle konularda Chan zaman zaman hassas olabiliyordu.

Kıskanç olduğum zamanlar dışında onu üzmemeye özen gösterirdim.

"Çocuklar, sizce de şu an orada olup Chan'ı o sınıftan çıkarmak için çabalamamız ya da en basitinden en yakın arkadaşları olarak kapının önünde olmamız gerekmez mi?"

Dediğimle şaşkın yüzünü gizleyemeyen jisung'un konuştu.

"Hyunjin lütfen böyle aklı başında biri konuşma, sonumuzun yaklaştığını düşünerek korkuyorum da."

Minho bununla küçük bir kahkaha bırakırken ortaya sadece oflayarak göz devirdim.

"Sihir yaparak açacak değiliz ya Hwang, yarım bıraktıkları işi tamamlarlar sonra da çıkarlar. Boşver gitsin."

"Minho ciddi misin?"
"Yarı evet yarı hayır "

Başımı iki yana sallayarak arkamı döndüm onlara, davranışları saçma geldiğinden etrafa bakınıyordum öylece.

Yeni boyattığı mavi saçlarını bereyle kapatmamış olan Felix'i de herkesten uzakta ama ayağını yere vura vura o sınıfın kapısını gözetlemeye çalışırken görmüştüm o sıra.

Gözleri benim gibi etrafta dolaşınca gözgöze geldik, saçlarından siyah bir saç bandı geçirdiğini de o an gördüm.

Dün onu odama götürmek zorunda kaldığımda tam merdivenleri yeni çıkmışken aldığı bir telefonla gitmesi gerektiğini söylemişti, bu şekilde kurtulmuştum her yerden Yongbok çıkması ihtimali olan odama onu sokmaktan ve daha oynamayı bile bilmediği oyun koleksiyonumu göstermekten.

Olduğu yerden ayrılarak bana doğru yürümeye başladı, kulağında iki-üç tane küpe olduğunu ancak şimdi farkedebilmiştim.

"Selam"

Bana doğru yaklaşırken gülümsemeye başladığımın bile farkında değildim, ellerimi az önce soktuğum cebimden çıkarmaya çalışırken selam vermişti.

"Se-"
"Hey! Naber Felix?"

Arkamdaki şeytan çift de daha bir şey diyemeden varlıklarını hatırlatmıştı.

"Ah, iyi. Senden naber Mi-"
"Minho"
"Doğru, Minho"
"İyidir iyidir Felix-"

"Felix ikisi de iyi değil onların, boşver sorma hal hatır"

Gᴀᴍᴇ'ɴ ʟᴏᴠᴇ Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin