Gᴀᴍᴇ'ɴ ʟᴏᴠᴇ

17?

Telefonumun zil sesini duyduğumda okul bahçesine yeni girmiştim, elimi cebime atarak telefonumu çıkardım.

Minho arıyordu

Açıp telefonu kulağıma götürdüm
"Merhaba sevgili Minhocuğum"
"Neredesin hwang?"

Ses tonundan bir elinin cebinde olduğunu anlamıştım, önemli ayrıntı.

"Okulun bahçesinde olabilirim"
"Hwang!"
"Ya ne var okula erken gelmek istedim"
"Ama niye?"
"Niyesi mi var, erken yat erken kalk güne erken başla oh mis mis"

Cümleyi hızlıca bitirip telefonu kapattım ve hemen tek bir tuşa basarak sessize aldım ve cebime attım.

Bugün kesine kesin Felix ile konuşacaktım,
Erkenden geldim ki sınıfa girdiği gibi konuşabileyim.

Adımlarımı hızlandırıp yukarı sınıfa çıktım, ardından sınıfa gelince de hemen yerime geçtim. Sınıfta bir iki kişi vardı, yeterince erken gelmiştim.

Sırama öylece oturduktan sonra kollarımı sıraya yasladım ve ellerimin üstüne de kafamı yerleştirdim, Felix'i bekleme zamanı gelmişti.

Yaklaşık 5 dakika içinde yanlızca 4 kişi gelmişti, dördü de sınıfın kendini bir şey sanan kız grubundandı. Açıkçası onları hiç umursamıyor, yanlızca bazen Jisungla dedikodusunu yapıyorduk.

Sonuncusunun yokluktan çıkmış gibi üstüne bocaladığı şekerli parfümün kokusuyla göz devirdim, önüme engeller çıksa da bu yoldan yılmayacaktım!

Kendi kendimi yükseltecek şeyleri içimden geçirirken içeri siyahlar arasında kaybolmuş minik bir beden bakışları yerde bir şekilde girdi, arkadaki sırasına ilerlemeye başladı.

İlk defa amacıma bu kadar yaklaşmanın getirdiği heyecanla hafiften bacaklarım titriyordu.

Derin bir nefes aldım ve hemen yanına gittim, yanındaki boş sıraya otururken o ise defterinden bir şeyler çıkarıyordu yani daha beni görmemişti.
"Merhaba Yong- ay Felix!"

Karşımdaki beden bana döndüğü gibi irkilerek geri savruldu, belki yanına otururken bir şeyler demem gerekiyordu diye düşünmeden edemedim.

Sol elini sol tarafının üstüne koymuş, hala korkmanın etkisinde olduğunu belli eden gözlerle bana bakarken derin derin nefesler alıyordu.

"Seninle tanışmaya geldim Felix!"
Felix bana boş gözlerle bakıyordu.

"Korece biliyorsun değil mi Felix?"

Hala çıt yokken son kez şansımı denedim, sağ elimi ona uzatıp konuştum.
"Merhaba, ben Hwang Hyunjin. Seninle adamakıllı tanışmak daha doğrusu konuşmak istiyorum."

Gözleri biraz ilerisindeki sırada oturan "o" kız grubuna kaydı. Biraz eğilip fısıldar gibi konuştum.
"Onların yanında konuşmak istemiyorsan hemen şimdi sınıftan kovabilirim"

Cümlemi söylerken farkında olmadan ayağa kalkmıştım, ellerimi belime koydum ve o tarafa döndüm.

Bu bir soru değil yapacağıma dair bir uyarıydı .

"Hey, Jian! Üst sınıflardan Kim Minho bu sabah seni yanına çağırdı! Başka bir kızı çağırmadan hemen gitmelisin!"

Kızların hepsi birden çığırmaya başladığında kendimle gurur duyan yüzümü takınıp sıraya geri oturdum.

Kızlar bu ikilinin düğününü nasıl yapacaklarını bağıra bağıra konuşarak sınıftan çıkarken elimi Felix'e uzattım ve farkında olmadan etkileyici bir bakış attım.