Gᴀᴍᴇ'ɴ ʟᴏᴠᴇ

27?

Seungmin denen çocuk bizim okula mı geliyordu?

"Bu gerçekten büyük bir tesadüf, ya da-"

Sözümü keserek başımı arkaya döndürdüm ve baktım Chan'a. Seungmin okula onun için geliyor olabilir miydi ki?

Ben önüme döner dönmez Felix konuştu.

"Chan için mi geliyor buraya Hyunnie?"

Güzel güzel sorusunu cevaplayacakken sona eklediği ekle lanet ettim resmen,
O bu sevimilikle bana bir şey derken nasıl Seungmin sorunuyla uğraşabilirdim?

Herhangi bir çocuğun kocaman gözleri olan bir köpeğe bakması gibi bakıyor olmalıyım ki, Felix'in beni dürtmesi ile kendime geldim.

"Seungmin gelmeden önce bunu Chan'a söyleyeyim."
"Ama sinirlenmez mi?"
"Evet, o yüzden önceden öğrenip önceden sinirlenmeli"
"Haklısın..."

Felix'in dediği ile konuşmamızın bittiğini varsayarak -ki bitmişti- topuklarım üzerinde arkama döndüm ve bu "mükemmel" haberi vermek için Chan'ın yanına adımlamaya başladım.

"Hey Chan!"

Ona seslendiğini duyunca hemen bana doğru döndü.

"Efendim Hwang?"
"Sana harika bir haberim var"

Dediğimin tam tersi olduğunu ses tonum ile farkettirmiştim ona.

Chan hafiften merakla karışık bir endişe hissederken kaşlarını çatarak önce hala arkada ayakta duran bedene sonra da tekrar bana baktı.

"Söyle."
"Hmm simdi şöyle ki-"

İçeri giren hoca ile kesmek zorunda kaldım sözümü. Chan bana hala aynı sorgular bakışları atarken hemen bir yana, kendi yerine kaydı ve patpatladı benim oturacağım yeri.

Hızlıca oturdum yerime ve eğildim kulağına hızlıca söylemek için, bir andan da hocanın bir şeyler demeye hazırlandığını farketmiştim.

"Chan, Felix dedi ki"
Fısıltılarım sonunda hoca da konuşmuştu
"Çocuklar hepiniz bir beni dinleyin!"

"Sınıfa yeni biri gelmiş ama"
"Çocuklar sınıfımıza yeni biri geldi"

Hocayla aynı şeyi demem dikkatinden kaçmazken ilk o tarafa bir bakış attı ve sonra hala sorgulayıcı duran bakışları ile bana baktı.

Yüzüne karşı asla söylemem ama o an ne kadar yakışıklı ve çekici biri olduğunu yeniden farketmiştim.

"Ve adı da Kim Seungmin"
"Seungmin, hadi gel oğlum"

Ve Chan çatık kaşlarını daha da çatarken hocanın sözünün de yarısında kapı açıldı.

İkimizin de bakışları o tarafa dönerken, verdiği havalı aura ile kahverengi saçlı bir çocuk girdi içeri.

Sınıftaki kızların şimdiden ağzının suyunun aktığını hissediyorken o tek tek gözüyle taradı sınıfı, gözleri Chan ve onun şaşkın suratı ile buluşunca da sırıttı yanlızca.

Donup kalmış Chan'ın ağzından bir iki kelime arar gibi ona baktığımda hiçbir şey demeden durduğunu farkettim öylece, tabii bu sadece bir kaç saniye sürdü.

"Seni orospu çocuğu"

Hiçbir şey demeden geri döndüm önüme, kızgın olmalıydı ki haklıydı da.