3.9. BÖLÜM | YENİ PATRØN

4.5K 196 2
                                    

Huzur, beş harften çok daha öte bir şeydi. Kollarının arasında olduğum adamın bütün o tehlikeli işlerine rağmen bahşettiği huzurun yerini ise hiçbir şey tutmuyordu. Başımı göğsüne yaslamışken karşımızdaki ekranda oynayan film sahnesine dikkatle bakıyordum. Ayaklarımı ileriye doğru uzatarak ona biraz daha yaslandığım esnada belime sarılan kolu sıkılaştı ve beni kendine doğru çekti.

"Bumblebee gibi bir arabam olmayacaksa hiç olmasın daha iyi." diye homurdandım.
Uzanıp başımın üzerini öptüğünü hissetmiştim.

"Benden mümkün olacak şeyler iste ki yerine getirebileyim Maral."

Başımı kaldırıp ona baktım. "Senden böyle bir şey istemiyordum elbette. Gezegene uzaylıları getirmene gerek yok." Yüzümü ekşittim. Başımızda bir bu eksikti zaten.

Tepkime gülmüştü. Piknik dönüşü film izleme fikri benden çıkmış olsa da onun seçtiği filmi izliyorduk. Bu filmi zaten daha öncesinde izlediğine emindim ama sanki ilk defa izliyormuş gibi tepkisizce benimle ilgileniyordu.

"Bugün nasıldı sence?"

Bakışları bana düştü. "Beni mi deniyorsun?"

"Fikrini merak ediyorum diyelim."

Dikkatimin filmden tamamen kaydığını anladığında beni kucağına doğru çekerek bacaklarının üzerine oturttu. "Eh işte." İlgili bir şekilde saçlarımı geriye doğru itti ve onları okşarken devam etti. "Biraz heyecansızdı sanki. Fazla sıradan gibi. Bize yakışmadı."

Kıkırdadım. "Arada bi güzel gider ama."

Dudaklarını büktü. "Olur ayda bir falan deneriz."

Araya giren kapı sesiyle birlikte ikimiz de dikkat kesilmiştik. Kucağından yavaşça kalktım ve ona kalkması için fırsat verdim. Kalktığında ise peşine takılmıştım. Salondan çıkıp kapıya yaklaştığında arkasında durarak onu seyrettim.
Kapıyı araladı ve ikimizde karşımızdaki bedene şaşkınca baktık. Semih gelmişti.

"Ne işin var senin burda?"

Normal günümüz buraya kadardı işte. Ters giden bir şeylerin olduğu ortadaydı. Semih durup dururken kapımıza kadar gelmezdi.

"Konuşmamız gerekiyor."

"Hangi konuda?"

"İlyas hakkında."

Kapıyı aralayarak içeri girmesini bekledi. Semih içeriye girer girmez birlikte salona geçmiştik. Onun arkasından gidiyorken oldukça tedirgindim. Kötü bir şey söyleyecek ve Gurur'u sinirlendirecek diye korkuyordum.

Salona girip az önce kalktığımız koltuğa Gurur'la birlikte eskisi gibi oturduğumuzda doğruca çalan filmi kapatmış ve Semih'e karşımızdaki koltuğu işaret etmişti.

"Seni dinliyorum."

Semih koltuğa otururken bana dönmüştü. Sanki ortamdaki sorun benmişim gibi gözlerini üzerime diktiğinde Gurur net bir sesle "Ne söyleyeceksen, burada, Maral'ın yanında söyleyeceksin Semih." dedi.

Duraksadı. İsteksiz gibi görünse de söyleyeceği her neyse bunu söylemekte kararlıydı. Direkt söze girdi.

"Seni öldürecek."

İçime yerleşen korku yüzünden yerimde hareketlenirken doğruca Kurt'un koluna tutunmuştum. Ona bunu reddetmesi için baktım. Bunu yapamaz, beni öldüremez demesini bekliyordum ama o öylece karşısındaki Semih'i dinliyordu.

"Planı bu. Hafta başında olacak nakliyat için iskeleye gittiğinde sana pusu kuracak."

Nefesim ciğerlerimde sıkışıp kaldı. Ona ölümü getirmek istemiyordum. Yan yana yakıştıramıyordum.

"Neden bana yardım ediyorsun?"

Takıldığı tek nokta bu muydu? Öldürüleceğini öğreniyordu! Üstelik bugün için Semih'in tavırlarında samimi olduğu ortadaydı. Buraya kadar gelip ona söylenilen planı Kurt'a anlatırken fazla kıvranıyor gibiydi.

"Geçen gün bana gelmiştin ya. Şey demiştin, kardeşiz ulan biz." Güldü. "Öyleydik ya da. Eskiden. Şimdi düşman da sayılsak ölmeni istemem. Başına bela olmayı tercih ediyorum diyelim."

"Yardım ediyorsun."

Oturduğu koltuktan ayağa kalktı. İçindeki karamsarlığı fazlasıyla dışa vuruyordu. Zor bir durumda olduğu belliydi. Tam bir kararsızlık ortasındaydı ve kimi tercih edeceğinden emin değildi. Yine de çocukluk arkadaşı ağır basmış sayılırdı.

"Etmem gerekiyor. İlyas zıvanadan çıktı. Ona engel olabilecek tek kişi sensin ve o seni öldürmenin peşinde. Bu yüzden buradayım, en azından tüm bunlar bitene dek seni koruyacağım. Başımıza açtığım bu belada benim payım büyük, başından beri İlyas'ın aramıza girmesine ben izin veriyordum. Buna bir son vermenin zamanı geldi."

Kurt güldü. Konudan çok uzaktı, kesinlikle infaz emrini duyan biri gibi değildi.

"Aferin akıllanıyorsun."

"Buna nasıl engel olacağız?" diye araya girdim. "Planı hazırsa bizim de üzerine kendimizi savunmamız gerekir. Detayları biliyor musun?"

Semih'in bakışları kısa bir an için bana kaysa da lafı Kurt devralınca yeniden ona döndü.

"Maral haklı, detaylar lazım."

"Daha çok adamla ondan önce iskelede yer edinirsek asıl biz onu pusuya düşürürüz. Bunun vakti çoktan geldi. Yeni patron olarak vakit kaybetmeden başa geçmen gerekiyor artık. Planın detaylarını toplu bir haldeyken anlatırım. Adamlarının hepsine haber ver. Ne kadar kalabalık olursak o kadar iyi. Şimdilik planımız bu."

Karışık günler yaklaştıkça ve ecel tepemize dikildikçe saflar değişiyordu. Semih'e güvenmeyi tercih ederken onun bizim tarafımızda olması İlyas'ın ne denli büyük bir bela olduğunun kanıtıydı. Tüm bunlar söz konusuyken Kurt'a bir şey olsun istemiyordum.

"İptal etsen direkt? Bile bile ayağına gitmene gerek yok."

Kolunu tutan elimin üzerine elini koydu. Okşadı. "Eğer gitmezsem bu kovalama devam edecek Maral. Bir yerde son bulması gerekiyor artık."

"Ya başaramazsanız ve sana bir şey olursa?"

"Olmayacak." dedi net bir sesle. "Sen korkma."

Takipte kalın,
lasasella
Hikaye kesitleri, sohbet ve spoiler için,
instagram: storiesoflasasella
Müzik listeleri için,
spotify: lasasella

KURT DØKUZ  18+Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin