gelecek okurlar için satırlarda spoi vermeden yorum bırakırsanız sevinirim, keyifli okumalar ♡
O, sanki küçük bir çocukmuş gibi endişe duyuyordum. Başına bir şey gelecek diye gözlerimi üzerinden ayıramazken o korkusuzca ölüme yürüyecek kadar yürek yemişti. Umrunda değildi dün gece konuşulanlar. Beni uzak tutmak istiyordu. Direksiyonu sıkı sıkıya tuttuğu parmaklarını izliyorken son kez şansımı denemek istedim.
"Ben de mi gelsem?"
"Yok artık Maral. Sen ne yapacaksın silahlı adamların ortasında."
Haklıydı ama böyle de aklım kalacaktı. Eve gitmek istemiyordum, onda da kalamazdım. Dört duvar dar gelirdi. Hal böyleyken o başıma bir şey gelmesin diye beni evime bırakacağını söylemişti. Kendi evini güvenli bulmuyordu. Dahası bu sabah evimin önünde durması için bir deste adamı ayarladığını telefonda konuşurken duymuştum. Beni bırakır bırakmaz da celladına gidecekti. Semih ve Yunus'la birlikte dün gece geç saatlere kadar konuşmuşlardı. Beni erkenden yatağa gönderip uyumamı söylese de uyuyamamıştım. Yatakta dönüp durduğum dakikaların ardından gece yarısını geçtiğinde yanıma gelebildi.
Korkuyordum. Bu ya bir başlangıç olacaktı ya da bir son.
"Orası öyle ama böyle olunca da aklım sende kalacak."
"Bende?" dedi inanmaz gibi. Gözlerini açmış alayla gülerken gözlerini yoldan bana çevirmişti. "Eli kanlı katili mi düşünüyorsun sen? Hani şu ülkenin baş belası olan ve daha da kötüsü olacak adamı?" Başını olumsuzca iki yana salladı.
"Güzelim boşuna korkutma kendini, İlyas kendi mezarını kazmayı tercih etti. Uslu uslu altımda çalışmaya razı gelseydi şimdi hiç kan dökülmeyecekti."İşlerin hep bizim lehimize gideceğini düşünüyordu. Sözlerindeki özgüven her ne kadar güven verse de insan ters durumunu düşünmeden de edemiyordu işte.
"Öyle olsun bakalım. Ama şunu unutma..-"
"Beni seviyorsun." dedi.
Güldüm.
"Evet, seni seviyorum."
"Biliyorum, dün geceden beri sayısız kez söyledin güzelim ama evham yapıyorsun. Bunu senden daha çok duyacağım günler olacak."
"Umarım." Aman sen hiç bende seni seviyorum deme.
Kısa bir sessizlik oldu. Camdan dışarıya baktığımda gözlerim aynaya kaymıştı. Arkamızdaki siyah aracın filmli camlarından içeriyi görmeye çalışsam da bir işe yaramıyordu. Kurt direksiyonu kırdı. Ara sokağa girdik. O araba da bizimle birlikte geliyordu. Bir süre böyle devam ettiğinde yerimde endişeli bir şekilde doğrulmuştum.
"Gurur?"
"Şşş..." Eliyle önümü gererek yeniden yaslanmamı sağladı. "Telefonumu aç, Yunus'u ara."
Ceketinin cebinden çıkardığı telefonu elime verdiğinde gaza basarak hızlandı. İki eli de sıkıca direksiyonu kavramıştı.
"Lütfen peşimizdekilerin senin adamın olduğunu söyle."
"Dediğimi yap Maral. İlyas'ın planımızdan artık haberi var."
Ellerim titremeye başlamıştı. Telefonunun ekranını kaydırarak açtım ve arama kısmına girdiğimde en son aradığı kişi olarak gördüğüm Yunus isminin üzerine tıkladım.
Hopörlere almıştım. Ne konuşacağımı, ne diyeceğimi bilmiyordum.Araba her geçen saniye hızlanırken peşimizden gelenler de hızını artırmıştı. Ara sokaklardan kurtulup caddeye çıktığımızda nihayet ahize sesi kesildi ve Yunus'u duyduk.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KURT DØKUZ 18+
Romance"Yüzüme bak Maral, gözlerime." Dediğini yapmamayı seçtiğimde parmaklarından birini nazikçe kadınlığıma sürttü. "O adamın yanında oturduğun her saniyenin..." Hareketlerini hızlandırdı. Aldığım oksijen yetersiz gelmeye başladığında dudaklarımı aralamı...