GERİ DÖNÜŞ | PATRØN KURT

4.6K 195 44
                                    

özlediğinizi düşünüyorum çünkü ben bile özledim gurur bey'i

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

özlediğinizi düşünüyorum çünkü ben bile özledim gurur bey'i...

yine, yeniden merhaba :) keyifli okumalar diliyorum.

3. KİŞİ AĞZINDAN,

Ortamın sessizliği ortamın gerginliğiyle eş değer gelirdi çoğu zaman. İnsan kendi nefes alış verişini duymaya başladığında ya yatağında uyuyacak ya da mezarına girecek olurdu.

Genç adam ikinci ihtimalin içerisindeydi. Aldığı nefes alış verişini duyuyor, titremeye yakın olan uzuvlarını zor zaptediyordu. Karşısında oturan adam lakabının hakkını iyi veriyordu. Sanki gerçekten de bir ormanın ortasında yabani bir kurtla karşılaşmış gibiydi. Kanı çekilmiş ve artık buz gibi olan ellerini masaya çıkarmış önündeki çatala uzanırken rahat görünmek istese de Kurt adamı ne kadar korkuttuğunun farkındaydı.

Bu masada oturuyorsa iki ihtimal yoktu. Tek bir seçeneği vardı, Kurt ondan şüphe etmişti ve bunun sonu ölüme dek giderdi. Onun arkasından iş çevirirken bu ihtimali hep göz ardı ederdi oysaki.

"Yemeğini ye Ali."

Ağzına attığı tek lokmayı çiğnemeye çalışırken başını salladı. Lokma ise sanki gittikçe büyüyordu.

Bir süre üzerinde Kurt'un bakışlarını hissederek yediği yemek boğazında düğümlenmişti. Rahat hissetmiyordu. Kısa bir an için ölüp elinden kurtulmayı istedi. Kim bilir başına daha neler gelecekti.

Yaklaşan adım sesleri duyuldu.
Sessizliği bozanın garsonlardan biri olduğunu zannetti. Bu geceye özel mekan kapatılmıştı, yalnızca ikisi vardı ve hizmet veren garsonlar dışında kimseyi görmemişti ama başını kaldırdığında fark ettiği Yunus'u hiç görmemiş olmayı diledi. Bu bir şey döndüğünü kanıtlıyordu.

"Kurt Bey." dedi zar zor.

"Şşş... Korkma."

Kurt'un yüzünü kontrol etti. Sinirli görünmüyordu. Yaptıklarını öğrense kıyameti koparacağına emindi ama o gayet sakin duruyordu. Yine de burada olmasının bir sebebi olmalıydı.

Yunus masaya yaklaştı.

"Bugün araştırmanı istediğim şeyi araştırdın mı Yunus?"

"Evet abi."

Kurt'un gözleri karşısındaki adamın ifadesinde toplandı. Ona bir bir yapmak istediği birçok kötü şey vardı ama kendini zor da olsa tutuyordu. Öğrenmesi gereken daha ciddi şeyler vardı.

"Ne buldun Yunus?"

"Düşündüğün gibi abi, Maral hanımın o günkü ameliyatına giren ve onunla ilgilenen doktor sahteymiş. Hastanede öyle biri hiç çalışmamış."

Arkasına yaslandı. Bir film izler gibi gözlerini Ali'de kilitlediğinde Ali ağzını açmaya bile cesaret edemiyordu.

Daha geçen haftaya kadar elinde olan İlyas kaçmıştı. Kaçtığı gece ona bakması gereken kişiydi, Ali. Şaşırtıcı ve şüphe çeken bu değildi. Adamlarının çoğu eskiden İlyas'ın adamıydı ve alt tarafı yeni patron Kurt oldu diye bir anda taraf değiştirmelerini elbet beklemiyordu. Arada böyle pürüzler çıkacaktı, buna hazırlıklıydı.
Kurt'un asıl şüphesini çeken bu zamana kadar İlyas'ın elinde işkence görmesine izin vermeleriydi. Hiç kimsenin sesi çıkmamıştı. Geçen haftaya kadar kimsenin böyle bir teşebbüsü olmamıştı bile.

Kaçtığını öğrendiğinde İlyas'ın ona dediği bir şey gelmişti aklına, "Hayatının merkezi bendeyken gün gelecek beni kendi ellerinle özgür bırakacaksın."
Yine onu pataklamak için gittiği bir geceydi. İlyas pes etmiyordu, vazgeçmiyordu sanki. Her gidişinde dimdik karşısında durabiliyordu. İntikam ateşini görebiliyordu gözlerinde. Hiç beni artık öldür dememişti mesela, gülüyordu yalnızca. Sonunu biliyormuş gibi.

Bir planı olduğunu biliyordu. Planıyla onun canını yakmak istediğini de. Peki Kurt'un canını en çok ne yakardı? Ya da ne yakmıştı?

Bir kadın. Adı Maral olan bir kadın.

Bu yüzden Yunus'a birkaç görev vermişti. Bunlardan biri o günkü doktoru kontrol ettirmekti. Yalçın artık kaçtığına göre daha fazla zaman kaybetmez oyuna girerdi. Elindeki kozdan ise emin olmak istiyordu. Maral gerçekten yaşıyor olabilir miydi?

"Peki ben şimdi ne yapayım Yunus?"

Yunus'un bakışları karşısındaki Ali'ye döndü. Tıpkı Kurt gibi o da ters ters bakıyordu yüzüne. "Ne yaparsan hakkındır abi." dedi, sözlerinin gideceğini yeri kestirirken.

"Bence de, bence de hakkımdır Yunus."

Önündeki masada duran yemek bıçağına uzandı. Usulca ayağa kalktığında Ali gerilemişti. "Patron yapma, ben bir şey bilmiyorum. Neler dönüyor, inan bilmiyorum."

"Bilmeyen biri için fazla konuşuyorsun Ali."

Tepesine dikildi. Ensesinden tuttuğu adamı hiç umursamadan masadaki tabağın üzerine yaslarken yüzü tabağın içine giren adam konuşmayı kesmiş Kurt'u daha fazla kızdırmamak için sessizliği tercih etmişti.

"Neden bu zamana dek beklediğinizi söyle."

"Bilmiyorum, ben bilmiyorum!"

"Ali! Benim sabrımı zorlama, ikimizde bildiğini biliyoruz. O iti senin çıkardığını da biliyorum. Henüz insan gibi soruyorken söyle hadi."

Sustu.

Kurt'un bakışları Yunus'a döndü. "Peki ya mezarlık?"

"Onu da kontrol ettik abi, Maral hanımın mezarlığının içi boş çıktı."

"Ailesi de mi İlyas'la çalışıyor, cenazeyi onlar düzenlememiş miydi? Nasıl böyle bir şey gözden kaçar, fark edilmez?"

"İlyas'la olduklarını sanmam, mezarlığı belli aralıklarla ziyaret ediyorlardı. Bence haberleri yok. İlyas onları zorlanmadan ketenpereye getirmiştir, onun için en kolay kısım bu."

Kurt'un bakışları hâlâ masaya yaslanmış bir şekilde duran adama döndü. "Bir cevap bekliyorum Ali." dedi, ensesindeki elini sıkılaştırdı. "Beni kızdırmak istemezsin. Konuş!!"

"Anca toparlandı!"

"Ne demek anca toparlandı lan!?"

Ali nefes nefeseydi. Sanki söylese de söylemese de öleceğini biliyormuş gibi. Yine de gerçek patronunun iyi tarafına denk gelmeyi umarak konuşmaya çalışıyordu.

"Maral denen o kadın, yarası kötüydü. İlyas o iyileşene dek senin yanında kalmak istedi. Kadın toparlanınca da onu kaçırmamı söyledi."

Yani doğruydu, düşündüklerinde haklıydı. Maral, yaşıyordu. Onu görmeden geçirdiği neredeyse sekiz ayın ardından adını duymak, yaşadığını bilmek bile bütün bedenini titretmeyi başarmıştı. Ali'yi tutan eli gevşedi. Geri çekildi. Ellerini birbirine vurarak silkeledi ve Yunus'a döndü.

"Dışarıdaki adamlardan birini gönder, alsınlar bunu."

"Tamamdır abi."

"Bir de..." Durdu. Sanki bunu söylemek bile onu heyecanlandırmaya yetiyordu. Kısa bir nefes aldı. "Bul onu bana Yunus, ne yap ne et o adamın hangi delikte olduğunu bul."

"Olmuş bil abi."

Takipte kalın,
lasasella
Hikaye kesitleri, sohbet ve spoiler için,
instagram: storiesoflasasella
Müzik listeleri için,
spotify: lasasella

nasıl buldunuz comeback bölümümüzü?
kısa ve öz bir bölüm oldu bence :)
bundan sonraki yolumuz bu bölümü nasıl karşıladığınıza bağlı. İkinci bir kitap mı gelir yoksa bu bölüm kalkar da eskisi gibi mi kalır ya da tamamen farklı bir şekilde bunun sonuna birkaç bölüm daha yazar olayı komple sonlandırır mıyım emin değilim.
her şey, sizin tepkinize bağlı.
şimdilik hoşçakalın ♡

KURT DØKUZ  18+Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin