Jüri koltuğunda oturmanın verdiği özgüvenle Hoseok hyunga seslendim. "11 numarayı not et hyung, iyi vuruyor." Söylediklerimi not alırken diğer jüriler ikimizi hayretle izliyordu. Bu liselinin burada ne işi var der gibi.
"Keşke geçen sene de kabul etseydim ya hyung biraz daha ısrar etseydin gelirdim!"
"Kafana satırla vurmam bile yetmemişti, daha ne yapsaydım?" Psikolojikmen ensemde bir sancı hissettiğimde elim orayı buldu.
"Acısını hala hissediyorum."
Sırıtarak "Belli oluyor." dedi. "Öyle ki bir kez daha darbe almamak için buradasın. Kabul etmeseydin geçen sene ki kadar kibar olmayacaktım Jay." Bacak bacak üstüne attı ve yanındaki jüriye döndü. "Şu çocuğu direkt eleyelim. Yeterince hızlı değil."
"Kibar mı?" Jake kollarını birleştirmiş şekilde arkamda ayakta duruyordu. "Seni satırla saha boyu kovaladı, yedinci turda dayanamayıp kafana geçirdi ve bu kibar oluyor? İyi ki bu sene kabul etmişsin dostum."
"Reddetsem bu sefer vinçle dalacaktı."
"Jay oyuncu seçsene lan! Onu da mı ben diyeyim?" Yan taraftan yüksek desibelli bir tonda bağırdığında irkilip Jake'i ittim.
"Emredersin hyung!"
Sahadakileri izlemeye başladım. Sopayı iyi kavrayabilen, sağlam vurabilen, atıcı olduğunda rakibi elemek için atabilen ve kaleden kaleye hızlı koşan takım oyuncuları lazımdı. Ayrıca kalanlarda koordine olabilmelilerdi. Savunmadayken takımla beraber hareket etmeleri gerekiyordu. Yanımdaki deftere bir kaç oyuncunun forma numaralarını ve mevkilerini yazdım.
"15 numarada takılı kaldın." Hoseok hyung dibimde bitmişti.
"İyi oynuyor ama hiç hızlı değil. Adı ne?"
"Song Mingi. 1. sınıf." Bu 1. sınıfların boyu ne be abi?
"Belki de oynamak istemiyordur."
"Bence onu yine de yazmalıyız."
"7 numara da iyi oynuyor."
"Benim kafamı karıştırma da deftere not et! Seçtiklerimizi bir kez daha toplayıp kendi aralarında da eleyeceğiz gibi duruyor. Dokuz kişilik takıma on beş oyuncu seçmişiz."
"Yedeklere de lazım."
"Onları sonradan ayarlarız, şimdi as kadroyu toparlayalım."
"Bu arada hyung, neden bir takım daha kuruluyor?"
"Takımda kalsaydın haberin olurdu." Açıklaması için bakmaya devam ettim. "Turnuvayı bu sene ikiye böldüler gibi bir şey. Her branşta 1. sınıflar ayrı, 2 ve 3. sınıflar ayrı yarışacak. Her branşa ayrı iki kupa olacak, 1'ler için takıma ihtiyacımız vardı."
"Üst sınıflar zaten kazanacak hyung, 1'ler çekilebilirdi."
"Bu kadar sorgulayacaksan takıma geri dön Jay. Takımdayken konuşma hakkın vardı." Defteri önüme itti. "Şunları görüyor musun?" İşaret ettiği yere, potanın altına baktım. Alt sınıflardan dört kişi yan yana duruyordu. "4 Numara'ya bak. Adı Yang Jungwon, 1. sınıflardan. Seçmelere katılacaklara turnuvadan çekilmeyi teklif ettik, çoğu tepkisiz kaldı ama o karşı çıktı. Kazanmayı istiyor ve kurulduğunda takımın kaptanı olmaya aday."
"Daha ilk turnuvadan tek başına maç mı kazandıracak? Deli cesareti."
"Heheyt be koçum! Çocuk tek başına takım kuruyor takım! Maçı da alacak bi zahmet!"
"Bakıyorum da hayran kalmışsın hyung."
"Ne o kıskandın mı? Sen her şekil bir numarasın az izin ver de diğerleri parlasın Jay."
"E ben ufaktan gi-"
"Otur oturduğun yere çivilemeyim seni oraya."
"Emret hyung."
"Kalanları değerlendir hayde." Bir kez daha beni uyarmayacağını bildiğimden diğerlerine baktım. Not aldıklarım dışındakilere bakarken dikkatim hala potanın altında antrenör ne derse yapan üçlüdeydi. Konuşmaları yakın olduğumdan duyuluyordu.
"Jungwon kaptan olacağın doğru mu?"
"Seçerseniz olurum. Öyle tek tabanca ilerlenir mi?" Kediye benziyordu.
"Hyung," Başımı çevirdim. "takım kaptanı olmaya başka bir aday var mı?"
"Yunho var. Ama o istemiyor, diğerleri istiyor."
"Oylama da kim alır? Şu kedi suratlıyla karşılaştırınca?"
"Yunho alır gibi. Yedekleri de hesaba kat."
"Kulübede dikilecekler, kaptan bişeylerine yaramayacak ne diye seçiyorlar ki?"
"Sen sevdin Jungwon'u. Ondan bu ahiret soruları değil mi?"
"Kaptan olacak kişinin cesaretli olması gerekiyor. Yunho şu 24 numara değil mi?" Elindeki kalemi evirip çevirirken başını salladı. "Sahaya adım attığından beri arkadaşlarının zoruyla ilerledi. Kaptanlığı Jungwon hak ediyor."
"Yine çoğunluk haklı değil."
"Çoğunluk genelde haklı değil."
"Birinin seçimlerden sonra takımla konuşması lazım. Jake ve sen yapabilir misin?" Jake adını duyduğu anda yanımızda belirmişti.
"Dedikodumu mu yapıyorsunuz yoksa yine Jay'le operasyonda mıyım?"
"Büyük operasyon var yiğidim. Şu kediliyi kaptan olarak seçmeleri lazım."
"Neden ki? Tatlı diye mi? Tam senin tipin."
"İlerizekalı arkadaşım benim. Okulun itibarını düşün biraz, takım kaptanı iyi olmazsa turnuvaya nasıl çıkacaklar?"
"Haklısın. Hallederiz ilk önce seçilsinler de gerisi bize kalsın." Altını çizdiğim dokuz kişiyi Hoseok hyunga uzattım.
"O iş halloldu bile."
"Şimdi açıklasam mı?"
"Resmi ve ciddi bir okuluz biz. Elemelerde uzun uzun düşündüğümüzden yarın açıklayalım."
"Yalana bak. Liseliye seçtirdik tüm takımı ama resmi ve ciddi bir okuluz."
"Ben işimi bilirim karışmayın siz." diyerek göz kırptım.
"Biz çıkalım o zaman." Hoon'a gelmesi için işaret edip Jake'le beraber çıkışa doğru yürüdüm. Salondan dışarı adımımı atacakken bir el ayak bileğimden kavramıştı. Başımı eğdim ve Niki'yi gördüm. Kuş gibi köşeye tünemişti.
"Napıyon lan?"
Gülümseyerek "Beraber gidelim mi Jay? Aynı sokakta oturuyoruz." dedi.
"İçeri gelip deseydin ya niye tünedin buraya?"
"Fantazi herhalde." Jake'i başımla onayladım.
"Gidelim bakalım beraber." Sevinçle kalkıp yanımda ilerledi.
Tüm bu saçmalıklar olurken kafamda kalan tek şey o çocuğun kedi suratıydı.
alın size kedi surat
ŞİMDİ OKUDUĞUN
99 Numara [Jaywon]
FanfictionJay, beyzbol oynamaya yeniden başladığında diğer takımın kaptanına aşık olacağını bilmiyordu.