24. Arabaya Attım Sıra Eve Atmakta

406 70 23
                                    

"Baba arabanın anahtarını verir misin?" Çalışma odasının kapısında annemin bir şey isterken sergilediği o ikonik tavrı takınarak dikildiğimde derin bir nefes alıp "Hangisinin?" diye sordu. "Hangisini istiyorsun?"

"Hepsi benim zaten." dedim gülerken.

"Sahaları bırakıp şirkete gelirsen neden olmasın?"

"Ayıp ediyorsun baba. Yarın final maçıma gel o zaman da aynı şeyi diyecek misin? Bu arada beyaz Mercedes'te gözüm var ama siyahı daha çok işime gelir." İlk çekmeceden aldığı anahtarı masanın üzerine bıraktı.

"Bakarız. Annen isterse gelebilirim."

"Ya bırak şunları! Veliahtın gelmeni istiyor!" Söz dalaşında iyi olduğumu bildiği için geçiştirip "Nereye gideceksin?" diye sordu.

"Arkadaşımla müzeye gideceğiz."

"Bu arkadaş dün gece mesajlaştığın arkadaş olabilir mi acaba?"

"Yooo."

"Kimi etkilemeye çalışıyorsun?"

"Kedi suratlı birini. Ya azıcık yanaşsa olacak ama yanaşmıyor işte zalimin evladı!" Yakınmama gülüyordu.

"Belki bizimle tanıştırırsın."

"Hee aynen." Sadece kendim duyabileceğim bir sesle "Tanıştırayım da evlatlıktan reddedin." dedim.

"Ne dedin?"

"Mirastan diyorum men edersin beni. O riski göze alamam." Aslında alırdım. "Neyse hadi kaçtım ben."

Evden çıkmadan önce Jungwon'a hazırlanması için mesaj atmıştım. On dakika kadar evinin önünde bekledikten sonra sonunda evden çıktığını gördüm. Yani merak ediyorum bir insan basit bir kombinle nasıl bu kadar iyi görünebilirdi? Etrafa biraz bakındıktan sonra beni gördü ve koşarak arabaya bindi.

"Özür dilerim, beklettim. Annem biraz oyaladı da."

"Sorun değil." Sırıtarak evinin camına bakıyordu. "Neye bakıyorsun?" Başımı çevirecekken durdurdu.

"Annem! Anneme bakıyordum."

"Annenle ne konuştunuz da bu kadar mutlusun?"

"Boşver. Bilmek istemezsin."

"Peki, sorgulamayacağım. Navigasyonu kurabilir misin?" Başını sallayıp telefonunu aldı.

Gösterdiği rotaya göre müzeye yaklaştığımızda navigasyonu boşverip Jungwon nereye diyorsa o yöne gittim. 

"Jay bence kaybolduk."

"Kaybolursak çok gülerim." Sonunda müzeyi gösteren bir tabela görünce rahat bir nefes aldım. "Tamamdır gerilmeye gerek yok. Kara göründü." Arabayı park ettikten sonra müzeye girdik ve onun bu kadar samimi yanını ilk defa gördüm. Sevdiği her şeyi bana da göstermesine gülerek koca müzede sadece onun peşine dolandım.

Yarım saatten fazla olmuştu. Gruptan sürekli mesaj yağdığı için sessize alıp telefonu cebime atmıştım, o sırada Jungwon bir çikolata deniyordu.

"Bunu da denesene." Kendi kaşığından uzattı. Yani bana kalırsa tüm çikolatalar aynıydı ama onun beğendikleri farklı geliyordu.

"Bu da güzelmiş."

"Jay orda şekilli şüküllüler var!"

"Hani nerde?" İşaret ettiği yere baktım. Dediği gibi şekilli şüküllü tanımına uyuyordu. Her gördüğü çikolatayı denemek için oradan oraya koştururken yine ve yine peşine takıldım. O nereye gidiyorsa dibinde bitiyordum, deneyip beğendiği her çikolatadan bana da denetiyordu.

99 Numara [Jaywon]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin