"Alt sınıfların maçı bitti mi?"
"Henüz değil. Bir kaç sayı öndeler."
"Ben bizim maç uzun sürdü diyordum bir de."
Hong, Soobin ve Jake okulun dışındaki banklarda oturup konuşuyorlardı. Namu hyung'un ayarladığı otobüs çoktan gelmişti ancak alt sınıfların maçı hala bitmediğinden onları bekliyorduk. Etrafı imcelerken Joshua, Vernon ve Dino'nun okula girdiğini gördüm. Bunların burada ne işi vardı?
"Ne diye gelmiş bunlar?" Hyungwon anlam veremediğim bir şekilde arkalarından bakıyordu.
"Yan okulda basketbol maçları vardı diye biliyorum. Onlarda katıldı."
"Niye sahaya gidiyorlar?"
"Belki takımdan biriyle yakınlardır."
Hyungwon "Sorma. Çok yakınlar hemde." dediğinde kaşlarım çatıldı. Neden birden böyle davranmaya başlamıştı? "İçerde bir şey unuttum. Geleceğim." diyerek yanımızdan ayrıldı ve üçünün bir kaç adım arkasından ilerleyerek içeri girdi.
Alt sınıf takımdan biri ya da birileri neden bu üçüyle yakın olsun ki?
Jungwon diye düşündüm. Bu piç hala Jungwon'un peşinde aylaklık mı yapıyordu?
"Jay nereye?"
"Hemen dönerim!" Hızlıca ayağı kalkıp içeri girdim. Onlarca kişi vardı. Ne aradığımı bile bilmiyorken koridorlara sırayla bakmaya başladım. Mingi'yi Namu hyung'un yanında gördüğümde ona seslendim.
"Mingi!" Arkasına döndü. "Jungwon'u gördün mü?"
"Az önce Hyungwon hyung da sordu, nereden bileyim ben?"
Hay ben böyle işin.
Onu ararken takımın geri kalanına tek tek sormuştum. Yer yarıldı da içine mi girdi bu çocuk?
Merdivenlerden yukarı çıkıp ilk koridora dönecekken biriyle çarpıştım.
"Pardon," Başımı kaldırdım. "Hyungwon?"
"Sen niye buradasın?"
Az önce Hyungwon hyung da sordu.
"Jungwon'u neden arıyorsun?"
"Jungwon'u neden arayayım Jay, iyi misin sen?"
"Mingi'ye neden sordun o zaman?" Tıpkı benim gibi koşturmuş olmalıydı ki nefes nefese kalmıştı.
"Joshua," dedi en sonunda. "ikidir onunlayken görüyorum." Yalan söylüyordu. Biraz daha kurcalamaya çalıştım.
"Peki niye arkandan atlı koştururmuş gibi arıyorsun?"
"Jay tutma beni, onu bulmam lazım-"
"Yalan söylüyorsun."
"Belki de doğruyu söylemesi gereken ben değilimdir? Jay lütfen Jungwon'u bulmalıyız." Yan taraftan kahkaha sesleri yükseldiğinde Hyungwon'u oraya çekiştirdim. Joshua, Vernon ve Dino bir sınıftan çıkıyordu. Hyungwon omzuma dokunup sınıfı işaret ettiğinde başımı salladım.
"Neden geldiniz?" Beni anca fark etmişlerdi.
"Maç için gelmiştik ama bitmiş." Maç için sahadan uzak bir sınıfta mısınız yani?
"Hangi maç için?"
"Jay iyi misin?" Joshua'nın yüzünde büyük bir sırıtış vardı. "Sizin maçınızı izleyecektik, başka maç mı var?"
"Merak ediyorum da ne zamandan beri maçlarıma gelecek kadar yakın olduk Joshua?"
"Aslında," dedi. "Jungwon'u görmek için gelmiştim." Beni nasıl ve nereden sinir edeceğini çözmüş olmasından nefret ediyordum.
"İstediğini sana vermeyeceğim."
"Ben almasını bilirim." Yanımdan geçip gitti. Umursamayıp Hyungwon'un olduğu sınıfa girdiğimde "Ne istiyorlar senden?" dediğini duydum. "Söyle ve kurtul Jungwon, böyle devam edemezsin. Bir haftadır bunların saçma tehditlerini mi çekiyorsun?" Jungwon'dan cevap gelmeyince içeri girdim.
Ona senden ne istiyor diye sormayı, bir haftadır ne yaşadığını sorgulamayı ve daha bir çok şey hakkında konuşmayı çok isterdim. Her şey iyi gidiyor derken neden bir anda bu kadar geri çekildiğini sormayı çok isterdim ama yapmadım.
"Hyungwon, gitmemiz lazım. Bizi bekliyorlar otobüs kalkacak."
Otobüsün önünde diğerlerinin konuşmalarını dinlemeye çalışıyordum ama kafamda o üçlüye dair yüzlerce senaryo vardı. Namu hyung otobüse binmemiz için seslendiğinde çantamı omzuma takıp ön kapıya ilerledim. O esnada bir kaç adım sesi arkamda durmuştu. Dönüp bakmama fırsat kalmadan biri "Hoseok," dedi. Yoongi hyung neden buraya kadar gelmişti? Bizim takımın geri kalanı bir Yoongi hyung'un arkasında duranlara bir de bana bakıyorlardı. Hoseok hyung yanımda durdu. "as kadrodaki oyuncuma saldırdı. Her yeri yara bere içinde, bu halde nasıl oynayacak?"
Hangi oyuncusundan bahsediyordu?
Yoongi kenara çekildiğinde Vernon ve Dino'nun kolunda, yara bere içinde ayakta duran Joshua'yı gördüğümde yüzlerce bıçağın aynı anda bedenime saplandığını düşündürecek kadar büyük bir acı hissettim.
Aklımda o konuşma tekrarlanıp duruyordu.
"İstediğini sana vermeyeceğim."
"Ben almasını bilirim."
"Ne diyorsun Yoongi? Saçmalama."
"Yapmış Hoseok."
"Yapmadım." dedim ama kimse duymadığını düşünürken biri tam solumda durup "Yapmadın." diye fısıldadı. Jungwon'du.
Dino'nun Jungwon'a baktığı gördüm. Onu yanıma çekerken "Jungwon da oradaydı." diye seslendi. Bir anlığına tüm gözler Jungwon'a çevrildi. Hyungwon Hoseok hyung'a itiraz etmeye başlamıştı.
"Yalan. Yalan söylüyor Jungwon bizimleydi!"
"Sana mı inanacaklar?" dedim. "En yakınlarımdan birine mi inanacaklar?" Bana döndü.
"Kes sesini. Kabul mü edeceksin yoksa?" Cevap vermek için dudaklarımı araladığım anda Hoseok hyung bağırdı.
"Bırakın da Jungwon cevaplasın!"
Lütfen dedim içimden. Aranızda ne olup bitiyor bilmiyorum ama yanımda duruyorsan beni yarı yolda bırakma Jungwon.
İki senemi verdiğim takıma devam edip etmeyeceğim iki dudağının arasından çıkacak sözlere bağlıydı. Çünkü ben biliyordum ki Hoseok böyle bir olaydan sonra, kim olursa olsun onu takımda tutamazdı. Avuçlarım terliyordu.
"Yalan söylüyor." dedi. "Orada falan değildim. Hyungwon ve Jay'in yanındaydım."
Cok gerici bi bölümdü aaaa
Arkadaşlar jungwon sonda hyungwon'u degil dino'yu yalanliyo yanlis anlasilma olmasin
ŞİMDİ OKUDUĞUN
99 Numara [Jaywon]
FanfictionJay, beyzbol oynamaya yeniden başladığında diğer takımın kaptanına aşık olacağını bilmiyordu.