27. Final Maçı

419 63 47
                                    

Arkadaslar bu bölüm aslında hazirdaydi ama annemden nedense onay almadi o yüzden yeniden yaziyorum

"Duygusal konuşmayacaktı bir de. Şerefsiz ya!" Beomgyu yürek yemiş olduğu için en önde oturan Hoseok'a duyurmamaya çalışarak sitem ediyordu, Hoseok kulaklığını çıkarıp arkaya doğru bakana kadar. Bir anda tüm havası söndü ve dudaklarını birbirine bastırıp koltuğa daha çok gömüldü.

"Anasını bacısını bu adamın."

"Bir duysa bittin." diyerek geriye yaslandım. Otobüslerin en lanet yanı bir türlü rahat edemememdi. Tabii alışmışız limuzinlere keser mi bizi otobüs?

"Aman aman evlerden ırak." Annemden öğrendiği gibi kulağını çekip üç kez bir kenara vurdu. "Mezun olalım da bitsin şu çin işkencesi." O sırada Taehyun seslenmişti. Otuz saniye önce sinirden köpürürken şimdi yumuş yumuş olup onunla konuşmaya başlamıştı. Yanımda oturan Jungwon'un formamı çekiştirmesiyle başımı çevirdim. Israr ettiği için o cam tarafında oturuyordu. Değerimi bil kedi, asla cam tarafını kaptırmazdım.

"Jay bahsettikleri bölgesel turnuvalar ne?"

"Bende tam bilmiyorum Hoseok her zamanki gibi son anda söyledi işte. Bu sene şehirler kendi takımlarını kuruyor sanırım." Başını omzuna eğip "Bizim de katılma şansımız yok mu?" diye sordu.

"Siz önce ilk finalinizi kazanın. Bölge turnuvalarına daha iki senen var." İtiraf etmek gerekirse iyi bir oyuncuydu, öyle ki bazen onun henüz birinci sınıf olduğunu unutuyordum.

"Sizin takımı bozacaklar o zaman."

"Neden?"

"Devam etmek istemeyenler olur. Farkında mısın bilmiyorum ama üniversiteye gideceksin, Hiç açıp kitap yüzüne baktığını bile görmedim. Gidecekler olursa nasıl bir kalacaksınız?" Oflayarak dirseğimi koltuğun köşesine koydum. Gideceklerde bir zahmet fazla uzağa gitmeyiversin? Ne demek takım dağılacak? Rüyamda bile görmediğim şey.

"Üniversite hayallerim yok. Babamın yanında takılmak daha cezbedici geliyor."

"Bazılarımız öyle bir şansı yok-" Yürü burdan Jay, sakın kaçırma.

"Evlen benimle boşver üniversiteyi işte. Ne güzel teklif ama?" Sanki bunu yüzlerce kez söylemişim gibi gözlerini devirdi. Belki de imkansız olduğundandı?

"Bak şuan evleniyoruz." 

Bunu duyan Hong "Bak Jay uçağın kalkıyor Miami'desin şuan." diyerek dalga geçmeye başlamıştı. Hayattan bezmiş bir yüz ifadesiyle arkama dönüp ona baktığımda "Özür kanka." dedi. "Aklıma bi an o geldi, içimde kalamazdı ya? Neyse sen dön önüne çok pis bakıyorsun." Uzanıp omzumdan ittirdi.

Otobüs sonunda durduğunda arka kapıdan inip Jungwon'u bekledim. Sunoo ile beraber indiklerinde köşede yüzünde anlamsız bir ifadeyle ikisini izleyen Niki'yle aynı duyguları paylaşıyordum. Ya ben seni bekliyorum beraber gidelim diye, sen Sunoo'yla gidiyorsun.

Sunoo'dan ayrılıp ufak adımlarla yanıma geldiğinde günahını aldım çocuğun diye düşünmüştüm.

"Hadi gidelim." Refleksle elimi tuttu. Yüzümde genişçe bir sırıtışla fark etmesi için ona bakarken yine elimden çekiştirmeye çalıştı. "Jay hadi yetişmemiz lazım!"

"Jungwon," Bakışlarını diğerlerinden alıp bana çevirdi.

"Ne oldu?" Söylemek için dudaklarımı araladıktan sonra nedense vazgeçtim. Ben gayet memnumdum, o fark etmediğine göre sorun ne? Başımı iki yana salladım.

99 Numara [Jaywon]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin