Jungwon'la olan mesajlaşmalarımızı yeniden okuduktan sonra telefonu cebime koyup mutfağa girdim.
Tüm takım Sunghoon'a küçük çaplı bir baskın yapmıştık. Hoseok hyung'un antrenman yapın dediği gün olsa bile... Hyungwon'la beraber, annesine hazırladığı şeyler için yardım ederken -hayır yani, zaten aklımda Jungwon varken düşünmek zor- Hyungwon yan yan bana bakarak gülüyordu. Ne diye gülüyordu?
"Ne oldu la? Niye gülüyon?" Sunghoon'un annesi mutfaktan çıktığı anda daha şiddetli gülmeye başladı. Karnını tutarak yere çöktüğünde "Abi noluyo?" dedim. Fazla gülmekten, gözlerinden akan yaşları silip doğruldu.
"Ulan senin de aşktan yanıp tutuşacağın zamanları da gördük ya!" Gözlerimi devirip koluna vurdum.
"Bende bir şey sandım!"
"E bu büyük bir şey sayılır! Hadi hadi, kabul et. Çok aşıksın. Tekrar tekrar okuyorsun mesajlaşmaları."
Sırıtırken "Valla çok aşığım." dedim. "İnkar etmiyorum ya?"
"Vay be. İlk iki sene kimseye bakmazdın bir de."
"Jungwon gelene kadardı o."
"Aklını karıştırmıyorsun değil mi çocuğun? Daha ilk sınıf bir de."
"Hani izin verse de aklını karıştırsam!" Dolapları kurcalayıp bir tabak çıkardı.
Uzun zamandır beraberdik. Her hareketimin ne anlama geldiği bilen birinden kaçmak çok zordu.
"Hyungwon," diye seslendim.
"Efendim?" Bana döndüğü anda sıkıca sarıldım.
"Seviyom lan seni."
"Jungwon duymasın." Benim gibi sarıldığında güldüm.
"Özlemişim senin kaptanlığındaki takımı." O yeniden geldiği günden beridir takımın havası tamamen değişmişti. Herkes onu kabullenmişti. Yeonjun bile.
"Yürü hadi içeri geçelim."
Salona girdiğimizde herkes ayrı telden çalıyordu. Hongjoong'un efkarlı efkarlı söylediği şarkıyı duyduğumda gülmemi durduramadım. Camın önüne Bağdad kurarak oturmuş, başını Beom'un omzuna yaslamıştı.
"Tanrım nerden sevdim, nerden düştüm bu belaya?!" Bağıra bağıra söylediğinden kulaklarımı ellerimle kapadım.
"Yeter Hong." dedim. "İki saattir bunu mu söylüyordun?"
"Yandım, isyan ettim, kurban oldum bu sevdaya!"
"LAN YETER AMK YETER KULAGİM ACİYO-"
"Vurdum gönlümü hasretin en uzak yolunaa!" Sonunda isyan etmekten vazgeçtiğinde sonunu ben getirdim. "Senden kopmazsa yüreğim yazıklar olsun!"
"Sar başa sar! Çabuk başa sar!" Hyungwon'la yanına oturduk.
"Ne bu efkar? Seonghwa bişey mi yaptı?"
"Yok be ondan değil-"
Kapı kırılacakmış gibi çalındığında herkes bir anda sustu. Tüm dikkatler kapıya verildiğinde ilk dakika kimse yerinden kıpırdamadı. Burada olduğumuzu bilen biri yoktu, bu kimdi şimdi?
"Noluyor?" Hyungwon kimsenin kalkıp açmaya cesareti olmadığını anladığında ayaklandı. Hepimiz arkasına dizildik ve kapıyı açmasını bekledik.
Hiç kimse buluştuğumuzu bilmediğinden, Namu ve Hoseok hyung'u kapıda beklemiyorduk.
Gözleri önce benimle, sonra takımın kalanıyla bulduğunda, sinirin yerini şaşkınlık aldı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
99 Numara [Jaywon]
FanfictionJay, beyzbol oynamaya yeniden başladığında diğer takımın kaptanına aşık olacağını bilmiyordu.