Küçük

16.7K 922 140
                                    

Üzerime çeki düzen verip kabinden çıktım. Kızlar bana döndü. Aynanın karşısına geçip üzerimi süzdüm.

"Nasıl kızlar? Olmuş mu?"

"Hep bol pantolon mu giyersin?" dedi mavi gözlü. Başımla onayladım. Diğer kıyafetlerime iyi uyar. Kumaşı da güzel. Alırım ben bunu.

"Benim tarzım değil ama sana yakışmış." dedi hepimizden uzun olan. Gülümsedim. Yanındaki onu onayladı. Kafama yatanı alırım zaten. Ancak fikirlere önem veririm.

"Ben üzerimi değiştirip geliyorum. Yemek yemeğe gidelim sonra." dediğimde memnun hâlde beni onayladılar. Yaklaşık bir saat mağazalarda gezdik, yeter bu kadar. Aldıklarımız da yeterli.

Kabine girdim. Üzerimi değiştirip pantolonla kabinden çıktım. Kasaya doğru ilerlerken telefonumdan yükselen sesle duraksadım. Biri beni arıyor. Kasaya geldik. Pantolonu uzattım kasiyer oğlana.

"Hoş geldiniz." dedi güler yüzüyle. Gülümsedim. "Hoş buldum."

Kızlara döndüm. "Kızlar siz çıkın, ben geliyorum." dediğimde -sanırım Tuğba'ydı- cevap verdi. Hepimizden uzun olan.

"Tamam, bu kattayız."

Susmayan telefonu çantamdan alıp başımla onayladım. Yanımdan ayrıldılar. Annem mi arıyor acaba?

Telefona baktım. Bilinmeyen numara. Cevaplayıp kulağıma götürdüm.

"Buyurun?"

Ses gelmedi. Sonra kasiyer oğlanın sesiyle başımı kaldırdım.

"Ben sizi bir yerde gördüm sanırım." deyip gözlerini kıstı. Duraksadım. Tanımıyorum ben.

"Olabilir. Belki birine benzetmişsinizdir."

Gülümseyerek başını salladı. Konuşmasından rahatsız olmadım. Çok güleç biri.

Aklıma telefonu açtığım geldi. Telefona baktığımda ilerliyor saniyeler. Kulağıma götürdüm tekrar.

"Efendim?"

Telefonu kapattı yüzüme. Sapık mıdır, nedir?

Telefonu çantama attım. Ödemeyi yaptıktan sonra mağazadan çıktım. Kızların yanına geçtim. Dürüm yemek için sözleşmiştik, düşündüğüm yerdeler.

Siparişleri verdikten sonra beklemeye başladık. Birbirimizi daha iyi tanımak için sorular soruyorduk birbirimize. Mühendislik okuyan sadece ben varım. Yaşımı öğrendiklerinde şok oldular.

"23 yaşında mısın? Oha." dedi Gizem. Mavi gözlü Gizem'di, evet. Ve benzer tepkiler. Bu hâllerine güldüm.

"Ben bu bölümden önce başka bir bölüm okudum, çalıştım birkaç ay. Sonra hayalimdeki meslek için tekrar sınava girdim."

Sohbet derinleşirken dürümlerimiz geldi. Kızlarla iyi anlaşacağıma inanıyorum. Bu şehirde neler yaşayacağım acaba?

...

Yine ders ve yine yemekhane. Çok yorucu bir dersin sonunda yemekhanedeki uzun kuyruğa dahil oldum. Yemek kalır herhalde. Yani umarım.

Sıraya bakmaya çalıştım. Önümde upuzun bir oğlan var. Her an üzerime yığılacak gibi duruyor. Birkaç adım gerilediğimde birine çarpmamla sendeledim. Tam düşmelik olurken kolumdan tuttu. Hızla başımı çevirdim. Önümdeki kadar olmasa da uzun boylu biriydi. Tedirgince yüzüme bakıyor. Aklım yeni yeni kendine gelirken kolumu çektim kendime doğru. Kolumu bıraktı.

"Teşekkür ederim. Kusura bakmayın." dedim içime kaçmış sesimle. Bunaldım. Yüzünde beliren gülümseme ile duraksadım.

"Önemli değil ufaklık. Bizim yemekhane böyle oluyor. Dikkatli ol." dedi abi edasında. Kaçıncı sınıf acaba? Kaç yaşında duruyorum ki ben? Çalışırken bile lise öğrencisi sanıyorlardı beni. Stajyer misin, diyorlardı.

"Anlıyorum." dedim düz sesle. Önüme döndüm. Sıra gitgide azalırken öndeki oğlan birkaç adım geriledi birden. Bana çarptığında arkasını döndü. Huzursuzca yerimde kıpırdandım.

"Kusura bakmayın, görmedim sizi."

"Önemli değil." deyip sıkıntılı nefes verdim. Mahcup hâlde önüne döndü. Çok mu küçüğüm ben ya?

Aman harikayım, boş ver. Gayet normalim ben. Derin nefes alıp verdim. Aynen böyle.

"Bakar mısın?"

Arkamdan gelen sesle duraksadım. Arkamı döndüm. "Hangi bölümdesin?" dedi ciddiyetle. Sana ne?

Ona bakmayı sürdürdüğümde boğazını temizledi. "Yüzünüz tanıdık geliyor." dediğinde omuzlarımı dikleştirdim. Ben İstanbulluymuşum da haberim yokmuş. Herkes beni tanıyor.

Hangi bölümde okuduğumu söylemeyeceğim. Canım istemiyor. Keyfim hiç istemiyor.

Hiçbir şey olmamış gibi önüme döndüm. Sıra bana geldiğinde yemeğimi alıp boş yer aradım kendime. Köşede bir yer boştu. Kız-erkek karışık bir masa. Masaya doğru ilerlerken biri oturdu. Hemen konuşmaya başladığında diğerlerinin arkadaşı olduğunu anladım. Etrafımda döndüm. Boş yer yok resmen. Dışarda yerim o zaman.

Merdivenlerden inip dışarı attım kendimi. Kimisi dışarda yiyordu. Bulduğum boş banka oturdum. Yemeğe başladım. Çok vakit kaybettim zaten.

"Oturabilir miyim?"

Dolu ağzımı kapatıp başımı kaldırdım. Yine aynı kişi. Gözlerimi etrafta gezdirdim. Boş yer yok gerçekten. Oturduğum yerde iyice köşeye kaldığımda yanıma oturdu. Yemeğimi yemeğe devam ettim.

"Yanlış anlamayın, küçük gösterdiğiniz için samimi konuştum sizinle. Büyüklerine hemen abi diyecek enerjide duruyorsunuz."

Başımı çevirdim. "Olabilir." deyip mis gibi yemekleri mideme göndermeye devam ettim. Uff çok acıkmışım. Farklı şehirde okumak karın acıktırıyormuş, onu anladım. Bulduğunu ye.

Yemeğimi yedikten sonra telefonumu elime aldım. Her gün arıyorum ailemi.

"Baba ne yapıyorsunuz?" diye heyecanla konuştum. Biraz da güldüm.

"Oyy güzel kızım. Oturuyoruz, nasılsın iyi misin?"

"İyiyim baba. Yemek yedim. Biraz dinlenip derse gireceğim yine. Her şey yolunda. İyiyim ben, anneme de söyle. Ablamlar ne yapıyor, abim?"

"Ne yapsın annen, mutfakta."

"Ooo neler pişiriyor?" dedim gülerek.

"Yayla çorbası yapıyor. Türlü yemek de yapıyor. Annen aklında kalmasın. İyiyiz biz. Dersin varsa tutmayım seni-"

"Gülnur mu? Ben de konuşacağım." dedi annem heyecanla. Gülümsedim. Duygulandım ya.

"Yavrum nasılsın, yemeğini yedin mi?"

"İyiyim annem iyiyim. Yedim yedim. Nasılsın annem?" dedim gülümseyerek.

"İyiyim sesini duydum ya..."

Annemin sonlara doğru sesi kısıldı. Ağlıyor mu? Ama...

"Tamam kızım. Hadi Allah zihin açıklığı versin. Görüşürüz."

"Amin, sağ ol baba. Görüşürüz." dedim memnun hâlde. Telefonu kapattı. Telefonu çantama atıp dalgınca yanıma döndüğümde onu fark ettim. Yemeğini yiyor. Unutmuşum yanımda olduğunu. Her neyse.

Çantamı koluma takıp yerimden kalktım. Etrafıma bakınarak fakülteye doğru ilerledim.

^^

Düşünceleriniz?

Gülnur?

KüçükVeGüzel.



Sonradan Gelen | Texting Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin