Gülnur Ören
Arabayı uygun yere park edip arabadan indim. Yeni bir gün, yeni bir umut. Gülümsedim kendi kendime. Bismillah.
Yumuşak rüzgar yüzümü okşadı. Gözlerimi etrafta gezdirdiğimde beyaz bir kelebeğin bana doğru geldiğini fark ettim. Son zamanlar sürekli karşılaşıyorum. Aynı kelebek mi diye düşünmüyor değilim.
Bir süre kelebeği izledim. Sürekli izlemek istesem de gitmem gerek. Sanki bana bir şeyler demek istiyor ya da ben çok hayalperesttim. Kalp gözüyle bakıyorum. Bilemiyorum.
Şirkete doğru ilerlerken duyduğum sesle başımı sesin geldiği yöne çevirdim. Mehmet Selim?
"Gülnur!"
Yanıma geldi. Üzerine baktığımda ceketinin üstünde yaprak fark ettim. Saçı-başı biraz dağılmış. Düştü mü, anlamadım.
"Günaydın..." dedi memnun hâlde. Gözlerimi yüzüne çevirdim. "Günaydın."
Aklıma gelenle gülümsedim. Üniversitede öğrencilik anılarımı özlüyorum. Derslerim ve hocalarım.
"İstanbul'a dönmemişsin. Kararını verdin mi?"
"Bir hafta burdayım. İstanbul'da ailem olduğu için kararsızım. Yoksa-"
Durdu. Ona bakmayı sürdürdüğümde boğazını temizledi. Yüz rengi değişti. Gözlerini bana çevirdiğinde kendimi kötü hissettim. Yıllar önce baktığı gibiydi bakışları. Dün şüphelensem de kuruntu yaptığımı düşünmüştüm. Arkadaş gibi yaklaşmıştım ona. Çalışma arkadaşı oluruz sanmıştım. Beni seviyor mu hâlâ?
"Aile çok önemli gerçekten." diyerek lafı değiştirdim. "Haftasonları annemle babamın yanına gidiyorum. İş yerime uzakta yaşıyorlar. Bahçeli bir evimiz var. Çeşit çeşit hayvanlarımız var. Babamla annemin hayaliydi. En çok da babamın. Yani babam çok dile getirirdi. Çok şükür hayalleri gerçekleşti. Babam çok dua ederdi olsun diye. Tavuklarımız bile var." dediğimde içtenlikle güldü. Fazla konuştuğumu düşünerek utandım içten içe.
"Saat geçiyor, geliyor musun?" dedim hemen sonra. Gözlerim şirkete gittiğinde başını salladı. Yürümek için hareketlendiğimde sesini duydum. Duraksadım.
"Gülnur..." dedi mahcup bakışlarıyla. Kaç yaşında olunursa olunsun bütün duygular yaşanıyor. "Seni utandırmak istemedim."
"Önemli değil." dedim aklıma ilk geleni söyleyerek. Sonra gözlerim ceketinin üstünde, omzundaki yaprağa kaydı. Gözlerimi tekrar yüzüne çevirdim.
"Omzunda, ceketinin üstünde yaprak var." dediğimde hemen başını omzuna çevirip yaprağı süpürdü eliyle. Başını tekrar bana çevirdiğinde açıklama yapma gereği duydum.
"Çok dikkat çekiyordu, o yüzden söylemek istedim."
___
"Öğle arası için Mustafa Bey yemek tertip etmiş. Birazdan çıkarız."
Şaşırdım. Yemekhanedeki yemekler nefistir ve neredeyse her gün metheder, Mustafa Bey. Düşüncelerimden sıyrılıp Dilan'a döndüm.
"Hayırdır bir kutlama mı var?" dediğimde güldü Dilan. Bu gülüşü biliyorum. Tabi ya.
"İstanbul'dan gelen mühendisler için değil mi?" deyip güldüm onun gibi. Başını salladı. Mustafa Bey kafasına koyduğunu yapmak için kırk takla atar.
"Neyse Gülnur abla, öğle olmuş zaten. Çıkalım mı?"
"Tamam, karnım acıkmıştı." dediğimde güldü. O sırada kasıklarıma ağrı girdi. Canım acısa da belli etmemeye çalıştım. Yanımdan ayrıldığında takip ettim onu. Soğuk mu aldım acaba? Stresten de olabilir. Şuanlık başka ihtimal yok. Biliyorum kendimi. Böyle durumlarda ağrı oluyor.
Şirketten çıktığımızda diğer çalışma arkadaşlarımızın çoktan çıktığını fark ettim. Arabalarına biniyorlardı. Dilan'a döndüm. Arabası tamirdeydi.
"Arabam şurda... Gidelim." dedim arabamı göstererek. Minnetle baktı bana. Arabamın yanına geldiğimizde birkaç çalışma arkadaşımız daha geldi. Şebnem ve Funda. Arabayı işaret ettim onlara. Yemek hakkında konuşarak güldüler. Ben de onlara katıldım. Umarım yemekte gülmeyiz. Böyle durumlarda Mustafa Bey çok komik oluyor. Herkese mum tutturur normalde.
Dilan arka kapıyı açtığında önüme döneceğim vakit sesini duydum. Tekrar ona döndüm.
"Gülnur abla bunlar çok tatlı!"
Ne olduğuna anlam veremezken yanına geldim. Diğer kızlar da Dilan'a katıldı.
"Bunları nerden aldın? Yeğenime almak istiyorum." dedi heyecanla. Şebnem devam etti. "El emeği duruyor, tavşanlı olan çok tatlı."
Gözlerim arka koltukta unuttuğum oyuncaklara takılı kaldı. Kendim örmüştüm. Çocuklar için.
Boğazımda hissettiğim yumruyla yutkunamadım. Kendime gelmeliyim.
"Kendim ördüm." dedim yaşadığım yoğun duygulardan sıyrılmak için. Funda atıldı.
"Bunlar çok güzel, Gülnur abla. Yetenekli olduğunu biliyordum ama örgüye ilgin olduğunu bilmiyordum. Şu ayıcığı ben alabilir miyim? Senden almak istiyorum. Oğlum için."
Gülümsedim. Kahverengi ayıcığı elime alıp ona uzattım. "Hediyem olsun. Minnoş Osman oynasın." dediğimde hemen yanıma gelip boynuma sarıldı. Bir an şaşırsam da kendime geldiğimde güldüm. Sarıldım ona. Şebnem ve Dilan'a da hediye ettim oyuncaklardan. Sonra arabaya geçtik. Yolda arada bir gözlerim oyuncaklara gidiyordu. Duygulanmadan edemiyorum. Keşke dedim içten içe. Sonra iç çektim. Geç kaldım.
^^
Düşünceleriniz?
Gülnur?
Mehmet Selim?
Keşke?
Kendinize iyi bakın. En güzele emanetsiniz 🤍
Çocuklarİçin.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sonradan Gelen | Texting
SpiritualSiz| Merhaba Siz| Ben Gülnur Ören Siz| Makine mühendisliği 1. Sınıf öğrencisiyim Siz| Numaranızı üst sınıflardan bir kızdan aldım. Bölüm birincisiymişsiniz. Siz| Ben bu bölümü çok isteyerek tercih ettim. Çok ilgiliyim yani. Siz| Öyle böyle değil ço...