Kendine iyi bak

13.1K 794 208
                                    

Geç kaldım. Koşar adım fakülteye doğru ilerlerken önüme çıkan kişiyle hızımı kontrol etmeye çalışsam da başarılı olamadım. Çarptım. Dümdüz çarptım.

Hızla kolumdan tutup kendine çekti beni. Alel acele başımı kaldırdım. Sert çehresiyle yüzümü inceledi bir süre. Art arda yutkundum. Aklım yeni yeni kendine gelirken kaşlarımı çattım. Gözlerini gözlerime çevirip gülümsedi. Değişik bir durum.

Ne oluyor, ben anlamadım. Anlayan var mı?

Kolumu bıraktığında birkaç adım geriledim. Bilmem kaç dakikadır göz göze- tövbe estağfirullah!

Dudaklarımı aralayacağım vakit arkasından çıkardığı kırmızı güllerle şok geçirdim. Gözlerimi zorlukla güllerden çekip yüzüne baktım. Gülleri bana doğru uzattı. Rüyadayım herhalde. Gün içinde saçma sapan aklıma gelip durdu. Bilinçaltından kaynaklı da rüyama girdi bu sert duvar. Allahım saat kaç acaba? Alarmım ne zaman çalacak?

"Kırmızı gül sevmez misin?"

Güllere küçük bir bakış atıp tekrar bana döndü. Yani papatyadan sonra yerini alır.

"Severim." diyebildim sadece. Gülümsedi. Bu niye sürekli gülümseyip duruyor.

"Al o zaman. Yaptığım kabalıklardan dolayı özür dilerim. Ve bugün yemekhanede buluşalım. Ne sormak istiyorsan sor."

Gülleri elinden alıp kokladım. Rüyamda da çiçek almadım demem artık.

Bir dakika?

Çiçek kokusu alıyorum. Kırmızı gül kokusu.

"Barıştık mı?"

Başımı kaldırdım hızla. Yine gülümsüyor.

"Sen gerçek misin?" dedim birden. Afalladı. Gözlerimi güllere çevirip yutkundum.

"Neyin var?" dedi tereddütle. Başımı kaldırdım. Gülleri uzattım sonra.

"Bunlara gerek yok. Ben gitmem lazım. Geç kaldım."

Gülleri eline tutuşturup koşar adım yanından geçtim. Arkamdan seslense de durmadım.

"Bunları senin için aldım!"

______

"Vizede görüşürüz."

Mithat hoca derslikten çıktığında sıramı toparlamaya başladım. Kurt gibi acıktım. Kendime yer kapmam lazım. Acele et Gülnur.

Fakülteden çıkıp yemekhaneye geçtim. Yemekhane dolmuş yine. Sıraya doğru ilerlerken telefonumdan yükselen sesle duraksadım. Telefonu cebimden alıp ekrana baktığımda bilinmeyen bir numara arıyordu. Cevaplayıp kulağıma götürdüm. Kim ki?

"Buyurun?"

"Arkanı dön. İki masa arkadayım."

Ne?

Arkamı döndüm. Gözlerim masaları tararken gördüğüm kişiyle kaldım. Masanın üstünde kırmızı güllerle beni bekliyor. Ona bön bön bakmayı sürdürdüğümde ayağa kalktı. Telefonu kapatıp cebime sıkıştırdım. Benim gibi telefonu kulağından çekti.

"Gülnur!" diye seslendiğinde birkaç kişi bana döndü. Ne oldu bu oğlana?

Sakince yanına ilerledim. Yanına geldiğimde masanın üzerindeki gülleri alıp bana uzattı. Yanaklarım yanarken etrafıma baktım utangaçca. Bize bakıyorlar. Bir kız iç çeke çeke bakıyor. Emoji olsa gözlerinden kalp fışkıran emoji olurdu.

Ne?

Ben ne düşünüyorum?

"Kırmızı güllerini al, soğumadan yemeğimizi yiyelim."

Önüme döndüm hemen. Kırmızı güllere küçük bir bakış atıp tekrar ona döndüm.

"Ne yapıyorsun ya? Herkes bize bakıyor. Yanlış anlaşılıyoruz. Bari hediye alsaydın, kırmızı gül ne?"

Karşısına oturdum. Bir an önce soru sorup kalkayım. Yoksa ayrılamayacağız.

"Bilmiyorum, içime böyle sindi. Dün papatya gördüm elinde. Çiçek sevdiğini düşünerek kırmızı gül aldım." deyip yerine oturdu. Dün aklıma geldi. Zamanında başkasından çok çiçek almak istedim, hediye almak istedim. Şimdi art arda çiçek alıyorum. Bir istedim, Allah daha fazla veriyor. Çok istedim demek ki.

Kırmızı gülleri masaya bıraktı. Neydi onun adı? Date?

"Ben seni ciddi bir şey sanırdım. Ne bileyim sen her kıza kırmızı gül mü alırsın? Benim yerime başka biri olsa aşık oldun zanneder."

Ciddiye büründü. "İlk defa bir kıza çiçek alıyorum. Dediğin gibi bir şey yok. Gönlünü almak istedim." dediğinde başımı salladım. Kız-erkek ilişkilerinde fos bu, anladım. Ders çalışmaktan o toplara girmemiş daha. İyi. Takıntı olmaz bana.

"Teşekkür ederim." deyip gülümsedim. "Yalnız o gülleri sandalyeye bırak, dikkat çekiyor." dediğimde gözleriyle gülleri işaret edip rahat tavır takındı.

"O güller senin. İstediğini yap."

Kırmızı gülleri alıp yanımdaki sandalyeye bıraktım. Daha iyi. Dün papatya, bugün kırmızı gül. Yurtta kızlar benimle uğraşacak. Ortada bir şey yok.

Yemeğimizi yemeğe başladık. Bana da yemek almış da. İstanbul beyefendisi gibi duruyor karşımda. İstanbul'dayım sahiden.

Sessizce yemeğimizi yedik. İlk söze başlayan ben oldum.

"Kaç yaşındasın?" deyip çantamdan not defterimi çıkardım. Başımı ona çevirdiğimde ağzını peçete ile silip gözlerini bana çevirdi. Boğazını temizledi sonra.

"25 olacağım."

İlk defa biri benden büyük. Yani burda.

"Sene kaybın var." dedim beklentili hâlde. Başını salladı.

"Bir yıl sene kaybım var. İlk girişimde kazanamadım. İkinci girişimde oldu."

Başımı salladım. "Bence azimli olduğun için de başarılısın. Çok güzel." deyip not defterime döndüm. Güldü. Sorulara bakarken gülümsedim.

"Nasıl not tutuyorsun, merak ediyorum. Mesela ben her şeyi not tutmaya çalışıyorum. Yoruyor beni. Vize sınavları da yaklaşıyor. Bana ne önerirsin?" deyip başımı kaldırdım. Arkasına yaslandı. Dik duruyordu yine.

"Her şeyi not almaya çalışırsan yetişemezsin. Bizim bölüm mantık işi. Çok çalışacaksın ama. Pratik zeka öne çıkıyor. Üretmelisin."

Boş yaparken bile üretiyorum, olacak inşallah.

Birkaç soru daha sorup bitirdim. Saat ilerliyordu. Not defterimi kapatıp gülümsedim.

"Teşekkür ederim. Bu kadardı. Bir daha seni rahatsız etmem. Güller için de sağ ol. Başarılar dilerim. Hayatında başarılar. Allah iyi insanlarla karşılaştırsın seni. Yolun açık, aydın olsun."

Başını çevirip güldü. Ne dedim şimdi?

"Çok teşekkür ederim. Ne demek." deyip yerinden kalktı. Siyah kabanını giyip bana döndüğünde atıldım.

"Neden güldün?"

"Mutlu oldum. Kendine iyi bak." dedi gülümseyerek. Gülümseyiverdim. Yanımdan ayrıldı. Sonra güldüm kendi kendime.

Ayy ben ne güzel şeyler öğrendim!

🌹

Düşünceleriniz?

Kırmızı güller hediye eden İstanbul beyefendisi..

Gülnur?

Görüşmek üzere :))

KırmızıGülnur¿




Sonradan Gelen | Texting Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin