Bilinmeyen numara| Merhaba
Bilinmeyen numara| Bugün aklım sizde kaldı iyi misiniz
Bilinmeyen numara| Sizi rahatsız etmeyeceğim ama yanlış anlaşılmak istemiyorum sizin adınıza
Bilinmeyen numara| Gözlerinizde endişe gördüm
Siz| Yanlış anlamışsınız beyefendi
Yazıyor...
Nerden bulaştım buna ya? Off!
Bilinmeyen numara| Tamam bir şey söylemiyorum
Bilinmeyen numara| Konuşmayı da siliyorum
Bilinmeyen numara| Yolunuz açık olsun güle güle
Siz| Sağ olun
Görüldü
Konuşmayı sildim. Bitti.
______
Yorucu geçen derslerle ağlama raddesine geldiğim anlar oluyor. Vizeler yaklaşıyor ve içimde korku var. Güzel notlar almak istiyorum. Emek veriyorum ancak sanki hep yetersizim gibi geliyor. Stres oldum sanırım.
Şu an kütüphanede elime bana faydalı olacağını düşündüğüm bir dergi aldım. Sessizlikten yararlanarak çalışıyorum. Ders notlarım da var yanımda.
Başımı kaldırıp etrafıma bakındım. Sessizdi ortam ve herkes çalışmaya dalmıştı. Gözlerimi dalgınca kütüphane girişine çevirdiğimde gördüğüm tanıdık simayla duraksadım. Elinde kitaplarla köşeye geçip oturdu. Bölüm birincisi olan.
O günden sonra birkaç sefer karşılaşsak da her şey normaldi. Yani pek de korkulacak bir şey yokmuş. Anlayacağınız herkes işinde ekmeğinde.
Önüme döndüm. Biraz dergi karıştırıp biraz da notlarıma çalıştım. Sıkılınca da yerimden kalktım. Çantamı toplayıp dergiyi elime aldım. Dergi pek de işime yaramadı. Yerine bıraktım ve kütüphanenin çıkışına doğru ilerledim. Beynime oksijen gitsin biraz.
Dışarı çıktığımda derin nefesler alıp verdim. İstanbul'da tanıdığım bir arkadaşım var. Onun için de İstanbul'u kazanmak istedim. Onunla bir türlü buluşmak nasip olmadı. Bir gün ayarlayıp buluşacağız inşallah. O günü sabırsızlıkla bekliyorum.
Kaldırımda yürürken duyduğum sesle adımlarım yavaşladı.
"Gülnur Ören..."
Arkamı döndüm. Mehmet Selim YURTOĞLU adımlarını yavaşlatıp tam karşımda durdu. Elinde kalemliğim var.
"Bunu unutmuşsunuz. Siz çıkarken dikkatimi çekti-"
"Sen beni mi takip ediyorsun?" dedim ciddiyetle. Kaşlarını çattı.
"Hayır. Tamamen rastlantı. Bir sebebe bağlamayın."
Elinden kalemliğimi aldım.
"Hm ok."
"Ne? Anlamadım."
Aklıma gelenle boğazımı temizledim.
"Bir şey yok. Sağ olun." deyip kalemliği salladım. Arkamı döndüğümde sesini duydum.
"Önemli değil. İnsanlık vazifesi."
İyi canım, böyle devam et.
Kaldırım boyu yürümeye devam ettim. Gözüme bir pastane ilişti. Pasta alıp kızlarla yesek ne güzel olur. Bence de almalıyım.
Pastaneye girdim. Kolay gelsin, hoş geldiniz, hoş bulduk faslından sonra gözlerimi pastalara çevirdim. Meyveli, çikolatalı pastalar vardı. Meyveli tercih ettim. Hoşuma giden meyveliyi söyledim görevli kıza. Paket yapmaya başladı.
"İçinde mumu olsun mu?" diye sorduğunda dudaklarımı aralayacağım vakit duyduğum sesle duraksadım.
"Kolay gelsin, şekilli kurabiyeler satılıyormuş burda. Yeğenim çok methetti burayı. Yardımcı olur musunuz?"
Başımı çevirdiğimde göz göze geldik. Allahım bu kadar çok karşılaşmamız normal olamaz. Bana bakmayı sürdürdüğünde önüme döndüm hemen. Ödemeyi yapıp pastamı aldım. Yüzüne bakmadan yanından geçtim. En son görevli kızın sesini duydum.
"Beyefendi bahsettiğiniz kurabiyelerimizden kalmadı maalesef."
Pastaneden çıktığımda gözlerimi caddede gezdirdim. Çok büyük geldi gözüme. Yurda nerden gidiyordum? Simitçinin durduğu bir köşe vardı. Ordan geçiyordum. Nereye düşüyordu orası?
"Bak yine beni yanlış anlayacaksınız ama sandığınız gibi değil."
Yanıma döndüm dalgınca. Tedirgince bana bakıyor. Aklıma gelenle boğazımı temizledim.
"Bakın beyefendi... Bir şey sandığım yok." dedim sakince. Afalladı. Devam ettim.
"Açık konuşacağım. Aramızda duygusal bağ olamaz beyefendi. Size bilgi amaçlı mesaj attım başta. Sonra yanlışlık oldu, bir şeyler oldu, olmadı. Relax. Aynı şehirde olduğumuz için karşılaşma ihtimalimiz yüksek. Yani benim için İstanbul'da yaşayan birisiniz sadece. Stres yapmayın. Rahat olun ya."
Allahım bunları ben mi diyorum? Çok mantıklı konuştum yalnız.
Kaşlarını çattı. Şimdi afallama sırası bendeydi.
"Stres falan yaptığım yok hanımefendi. Beni yanlış anlayıp anlamamanız da önemli değil. Anlaşılan yeni gelmişsiniz bu şehire. Normal olarak korkularınız olabilir. Eğitim hayatınız yorucu ve stresli geçecekken bir de sapık düşüncesi oluşmasın kafanızda diye kendimi izah ettim. Hem ilgi alanım da değilsiniz."
Erkekler tarafından ilgi odağı olmadım zaten, hatırlattığın için sağ ol.
"İyi..." dedim sinirle. "Sen böyle devam et."
Arkamı dönüp yürümeye başladım. Salak biri yüzünden kalbim kırıldı. Gönül işlerinden nefret ediyorum. Tamam bitti, unut. Eski şeyler aklına gelmesin.
Gözlerim bulanıklaşırken gözlerimi kırpıştırdım hemen. Yollar çok yabancı geliyor bana. Ne yapacağım ben? Birine sorsam?
Tuhaf tuhaf tipler geçiyor yanımdan. Arkamı döndüm. O da gözükmüyor. Koşar adım pastaneye ilerledim. Pastanenin önüne geldiğimde içeride onu fark ettim. Kenara geçtim hemen. Bir şeyler alıp bu tarafa doğru gelmeye başladı. Sakin adımlarla önüne çıktım. Beni fark ettiğinde adımları yavaşladı. Yüzündeki şaşkınlık beni çekindirmeye yetti. Yutkundum art arda. Tükürdüğünü yalamak bu olsa gerek.
"Şey beni yurda kadar götürür müsün?"
^^
Düşünceleriniz?
Gülnur Ören?
Mehmet Selim YURTOĞLU?
RastlantıMı?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sonradan Gelen | Texting
SpiritualitéSiz| Merhaba Siz| Ben Gülnur Ören Siz| Makine mühendisliği 1. Sınıf öğrencisiyim Siz| Numaranızı üst sınıflardan bir kızdan aldım. Bölüm birincisiymişsiniz. Siz| Ben bu bölümü çok isteyerek tercih ettim. Çok ilgiliyim yani. Siz| Öyle böyle değil ço...