26

391 23 94
                                    

İyi okumalarr💞

(Yazarın Anlatımıyla)

"Yok, ulaşamıyorum ben Sedef'e." diye mırıldanan Muazzez hanım, telaşla Bahar'a baktı. "Ali'ye desek mi Bahar kızım? Bir de o baksa?"

"Diyelim, diyelim tabii Muazzez teyzeciğim de, sakin sakin anlat. Bir de Ali abiyi panikletmeyelim."

"Tamam kızım..."

...

Hifa, koridorun camından dışarı bakarken, çay ocağındaki askerlerin uğultusuna kulak misafiri oldu. "Ne oluyor arkadaşlar?" diyerek içeri girdi.

"Kaza olmuş komutanım, baksanıza arabaya." dedi askerlerden biri televizyon ekranını göstererek. Hifa'nın bakışları da eş zamanlı olarak televizyona kayarken, elindeki çay bardağı yeri boylayıp tuzla buz oldu.

Ekranda boş bir teneke gibi ezilen arabayı görmüştü. Altyazıdan anladığı kadarıyla, diğer yaralanan kişinin de kimliği bulunan Günseli olduğunu anlamıştı. "G-Günseli... Sedef!" Askerler Hifa'nın bu haline anlam veremezken, koşarak çıktı genç kadın çay ocağından.

Koridorları nasıl koştuğunu bilemedi, hem ağlıyor hem de olanca gücüyle Pençe timinin hangarına doğru koşuyordu. Nihayet onların olduğu yere gelince, kapıyı tıklatma gereği bile duymadan içeri daldı. "Ali abi!" dedi feryat edercesine.

Timin bakışları anında Hifa'ya dönerken, yanına ulaşan ilk İsmail başçavuş olmuştu. "Hifa, iyi misin kardeşim?"

"İyi değilim İsmail abi, hiç iyi değilim!" Ağlaması daha da şiddetlendi. Ali ve timin geri kalanı nihayet yanına ulaşabilmişti. "A-Ali abi, S-sedef ka-kaza y-yapmış." dedi hıçkırıklarının arasından. Herkes şoka uğrarken, Hifa'nın ağlaması kontrolden çıkmıştı. "Ve yanında Günseli de varmış!"

"Ne?" Cengiz, elindeki çantasını yere düşürürken, tim de o şoku atlatamadan yeni bir şoka uğramış, telaşla birbirlerine bakınmışlardı. "H-hangi hastane?"

"Bilmiyorum, televizyonda gördüm... Araba çok... Çok kötüydü Ali abi."

Gözleri dolan ve çenesi titreyen Cengiz, zorlukla araladı dudaklarını. "Nasıl ya? N-nasıl?" Sonra irkildi. "Günseli, Günseli'ye gitmem gerek benim!" Koşarak hangardan çıkarken, Ali de zor tutuyordu kendini. "Sedef en son Mithat Sargon'un hastaneye kontrole gideceğini söylemişti... Sacit komutana haber verin, hastaneye geçiyorum ben."

...

"Oy kınalı kuzum, Sedef'im..."

Bir tarafta Sedef'in annesi Muazzez hanım, diğer tarafta Halime hanım saatlerdir ameliyathanenin önünde oturmuş, gözyaşı döküyordu. Muazzez hanımın yanında Bahar ve Aylin, Halime hanımın yanında Büşra ve Hifa vardı.

"Kaç saat oldu?"

"Bilmiyorum Selim, bilmiyorum." dedi Cengiz, bakışlarını yerden çekmeyerek. "Bilmiyorum, ben hiçbir şey bilmiyorum! Sevdiğim kadına bile göz kulak olamayan ben, hiçbir şey bilmiyorum!"

Hiddetle boş sandalyelerin birine tekme savuran genç adam, devresi Selim tarafından tutulmuştu. "Devrem! Devrem sakin ol." Selim artık genç adamı tutamayacak hale gelince, var gücüyle bağırdı. "CENGİZ! DUR ARTIK, DUR!"

Ortalık sessizliğe bürünürken, yalvaran gözlerle baktı Cengiz, devresine. "Benim canım içeride ölümle savaşıyor, sen bana burada sakin olmamı söylüyorsun, he mi devrem?"

Cengiz'in çaresizliği karşısında içi burkulan Selim de, kendini tutamamış, sol gözünden bir damla yaşı akıtmıştı. Bir anda Cengiz'in karşısına dikilen Ali, tereddüt etmeden silah arkadaşına, can yoldaşına sarıldı. "Anlıyorum, endişelisin, elimizden bir şey gelmiyor... Ama sakin olmak, metanetimizi korumak zorundayız. Atlatacaklar, tamam mı?"

Gökyüzüm SenHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin