25

398 26 95
                                    

İyi okumalarr💞

"Çok abartı olmadı, değil mi?"

Gülümseyerek baktım Hifa'ya. "Aksine, tam yerinde." dedim işaret ve başparmağımı birleştirip beğeniyle başımı sallayarak.

Beyaz çiçekleri olan, mor renk bir elbise ve beyaz bir şal tercih etmişti. Hafif de makyaj yapmış, aynada kendine bakıp bir tur kendi etrafında dönmüştü.

"Şöyle bir dur da, fotoğrafını çekip kızlara atayım. Onlar da görsün."

Hifa gülümseyerek poz verirken, fotoğrafını çekip kızlarla olan grubumuza attım.

'Bordo Bereli Bordo Dereli Farketmez' grubu

Aylincim🖤 : Oyy, çok yakışmış mor sanaa

Büşra🖤 : Elbisen ve sen... Mükemmellsiniiz

Aslı🖤 : Müthişşş

Bahar🖤 : Çokkkseeelll

Sedef🖤 : Selim eniştem gelmeden bir ilaç milaç bişi alsın zira bu güzellik karşısında lazım olur

Yazışmaları Hifa'ya gösterirken, o da gülmesine mani olamamıştı. "Hadi, gel. İçeri geçelim biz de."

Odasından çıkıp salona yönelirken, Uslu ailesi tam takır diyarbakır Atakan ailesini bekliyordu. "Buradan çıkınca nikah dairesine demezsin Selim'e inşAllah Hifa?" dedi Cengiz, eğlenen bir ifadeyle.

Hifa'ya kalmadan Atıf amca araya girerek, boğazını temizledi. "Neyse... Ben senden bunun intikamını alırım sonra. Bekle sen." dedi işaret parmağını ve orta parmağını önce kendi göz hizasına götürüp sonra Cengiz'e doğrultarak.

Kapı zili evin içini doldururken, Hifa heyecanla ayaklandı. "Ay geldiler!"

"Az sakin ol kızım." dedi Zeynep teyze gülerek. Hofa derin bir nefes alıp vererek kendinden emin adımlarla kapıya doğru ilerledi. Biz de peşinden tabii.

Diyafondaki tuşa basarken, kendini kastığını görebiliyordum. "Derin derin nefes al ver Hifa." Anında dediklerimi uygularken, biraz daha sakinlemiş gibiydi.

Kapı tıklatma sesi gelince, delikten baktı ve yavaşça kolu çevirdi. En önde Selim, arkada annesi ve babası, yanlarında genç bir kadın ve elini tuttuğu bir çocuk vardı.

"Hoşgeldiniz." deyip en güzel gülümsemesini takındı. "Hoş bulduk." diye mırıldandı Selim, gözlerini Hifa'dan alamayarak. Babası olduğunu tahmin ettiğim tonton amcanın dirsek darbesiyle kendine gelebilmişti ancak. "Oğlum, girsene içeriye. Yeniçeri eri gibi kalakaldın orada."

"Ha? Evet, gireyim ben içeri, en iyisi."

Elindeki çiçek buketini Hifa'ya verirken, Atıf amca ve Zeynep teyzenin elini öpüp, Cengiz ve bana da sarılmayı ihmal etmemişti. Kaş göz yaparak Cengiz'e beni işaret ederken, kısık sesle gülmüştüm. O da devresinin omzuna şöyle sağlamından bir şaplak geçirmeyi ihmal etmemiş, gülüvermişti.

Diğer misafirlerle de tanıştıktan sonra, hep beraber içeri geçmek için hareketlenmiştik. Ben de tam salona geçecekken, Hifa tarafından durdurulmuş ve burnumun dibine çiçek buketinin sokulmasıyla kalakalmıştım. "Ay Hifa, ne yapıyorsun? Burnumun dibinden çek şu buketi."

"Ama çok güzel kokuyor..." Kaşlarımı çatıp çiçek buketine yaklaşırken, kokularını duyumsayıp, gözlerimi kapattım. "Valla paraya kıydığını anlarım ben buradan Selim eniştenin." 

Çiçekleri bir vazoya koyduktan sonra, nihayet salona geçebilmiştik. "Anne, bu koca kuyak kim?" dedi Selim'in yiğeni Beren, Cengiz'i göstererek. Seda abla şok içinde kızına bakarak mırıldandı. "Anneciğim, büyüklere öyle denmez, çok ayıp." dedi onaylamayan bir sesle.

Gökyüzüm SenHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin