17

534 34 125
                                    

İyi okumalarr💞

Kargalar bile daha kahvaltısını etmemişken, hazırlanmış; hastaneye gitmek için yola koyulmuştum. Binadan çıkarken, çantamı sırtımda sabitleyip yürümeye devam ettim. Kulaklarıma bir ses doldu otobüs durağına yürürken. 

Tiz bir ağlama sesi. 

Sese dikkat kesilirken, bir bebeğin acı acı ağladığını net bir şekilde anlamış oldum. Sesin nereden geldiğini anlamaya çalışırken, bakışlarım çöp konteynerine çevrildi. Bunu yapmış olamazlardı, değil mi?

Seri adımlarla oraya ilerlerken, konteynerin içinde bir şey yoktu ama; hemen yan tarafında, kundağa sarılmış ve eski bir valize konulmuş bir bebek girdi görüş açıma. İki elimi dudaklarıma bastırırken, gözlerimin dolmasına mani olamamıştım. Kendimi toparlayıp yere çömeldim ve bebeği valizden çıkarıp kucağıma aldım. "Ne güzelsin sen böyle..." Elimin tersiyle yanağına dokunurken, çok üşüdüğünü fark ettim. Hemen üzerimdeki montu çıkarıp sardım minicik bedenine. Vakit kaybetmeden ambulansı ararken, olayı anlattım ve adres verdim. 

Boğazım düğüm düğüm, kucağımdaki yavrucağı izlerken; ağlamaları hafiflemiş, kesik kesik iç çekmelere dönmüştü. Aradan bir 10-15 dakika geçtiğinde, sokağın girişinde polis arabası ve ambulans göründü.

Yanımıza ulaştıklarında bebeği paramediklere verip, polislere olayı anlattım. İfademe başvuracaklarını, merkeze gelmem gerektiğini söylemişlerdi. Merkezin yolunu tutmadan önce, paramediklerden bilgi almıştım bebek hakkında. Eğer az daha geç kalınsaydı, bebeğin yaşamını yitirme olasılığı çok yüksek denmişti.

Şans eseri ambulans benim üniversitemin hastanesine giderken, çocuk sağlığı ve hastalıkları anabilim dalı bölümünde çalışmaya başladığım için mutlu olmuştum. Acil nihayet bitmişti, çocuk hastalıklarına geçmiştim.

İlçe emniyette ifademi verip, imza attıktan sonra, oradaki kadın memura bazı sorular sordum. "Memur hanım, bu konu hakkında nereden bilgi alabilirim?"

"İlçe emniyete gelip, ilgili birimdeki memur arkadaşlarımızla konuşursanız, onlar size mutlaka yardımcı olacaktır." Güleryüzle cevaplamıştı sorumu. Kolay gelsin diyerek, ayrıldım emniyetten.

Gerçekten çok iyi başlamıştım güne. (!)

...

"Derya, buraya birkaç saat önce çöp konteynerinin yanında bulunan bir kız bebek getirildi. Nerede acaba biliyor musun?"

"Dur dur, hemen bakalım." Derya, bakışlarını bilgisayar ekranından çekmeden bir şeyler mırıldandı, klavyeden birkaç tuşa bastı. "Neonatoloji ünitesine gelmiş, isimsiz bir kayıt var."

Derya'ya teşekkür edip, hızla yenidoğan ünitesine çıktım asansörle.

Oradaki hemşirelerden birine tekrar bebeği sorarken, kuvöze aldıklarını söyledi. Yenidoğan ünitesinin kapısının önünde 2-3 polis vardı. Profesör hocamızla konuşuyorlardı. İstemeden kulak misafiri oldum. "Kamera kayıtlarını aldık, inceliyoruz. Bebek için de uzun bir tedavi süreci olacak herhalde?"

Uzun, iri yarı olan polis, telsizini kılıfına koyarak konuştu. Ulaş hoca söze girdi bu sefer.  "Muhtemelen, gerekli testler yapılmadı daha. Kaç aylık olduğunu bilmiyoruz ama, tahmini 1 aylık aylık diye düşünüyoruz."

"Bebeğin ne kadarlık olduğunu belirten bir kağıt bulduk sadece, bırakıldığı valizin içinde." Hocayla göz göze gelirken, elini öne doğru salladı. "Gel Günseli."

Çekingen adımlarla hocamın yanında yerimi alırken, bebeği bulanın ben olduğumu, olayların nasıl geliştiğini kısaca anlatmıştım. "10 günlükmüş daha..." dedi, iri yarı polisin yanındaki, zayıf olan memur.

Gökyüzüm SenHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin