"Evimi arıyordum ben Günseli. Dört duvarı olan, anne babanın olduğu bir evden bahsetmiyorum ama. Kalbimin bir köşesine taht olarak kurulmuş bir ev. Yolumu bekleyen, göreve gittiğimde korkan, geldiğimde sevinen birini arıyordum. Sonra sen geldin, bir...
"Bak Hifa, video mu çekersin, fotoğraf mı bilmem ama, Cengiz abinin o yüz ifadesini görmek isteriz."
Aylin'in dediği şeye, kahkaha attım. "Video ya da fotoğraf, çeker çekmez atacağım size. Kaçırır mıyım bu fırsatı? Bakalım abimin yüzbaşılığı Hasan amcaya sökecek mi?" Hifa keyifli bir ifadeyle, tek kaşını kaldırıp gülümsedi.
Zeynep teyzeler, Halime sultanlara geliyorlardı bugün, tanışmak için. Zaten eskiden beri süregelen bir dostlukları vardı, maksat bunu pekiştirmek, bağları hiç kopmayacak bir şekilde oluşturmaktı.
Kızlarla bir süre sonra görüntülü aramayı sonlandırırken, mutfak masasının üzerindeki ikramlıklara göz gezdirdim. "Her şey hazır, değil mi Halime sultan, Yurdagül teyze? Bir eksik yok?"
"Aras pastaneye gitti, tatlıyı almaya. Onun dışında her şey tamam."
"Oh."
"Hadi, sen de üzerini değiştir, hazırlanmaya başla istersen."
"Tamamdır Yurdagül teyze, gittim ben." Hızla ayaklanarak misafir odasına ilerledim. Orta boydaki çantamdan elbisemi alıp, ütü masasına sererek güzelce ütüledim.
Ütüleme işi bitince, elbisemi üzerime geçirip, saçlarımı düzleştirici ile şekil verdikten sonra, inci detaylı tokamı taktım.
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Pastel tonlarındaki makyajımı da yaparken, aynadaki yansımama baktım ve kendi etrafımda döndüm bir tur.
O sırada kapı tıklatılınca, elbisemin eteklerini düzeltip boğazımı temizledim. "Gel."
Oluşan aralıktan Halime sultan gözükürken, gülümseyerek baktı bana. "Ay... Çok güzel olmuşsun kızım." Dolu gözlerle bana bakmayı sürdürürken, hafifçe koluna vurdum. "Bakma öyle, ağlatacaksın beni."
Derin bir iç çekti. "Aras'la olan didişmeleriniz, daha dün gibi aklımda. Şimdi büyüdün, yuvadan uçmaya bir adım daha atıyorsun."
İşi espriye vurmazsam, ağlardım. "Benden o kadar kolay kurtulacağınızı sanıyorsanız, yanılıyorsunuz." dedim yarım ağız gülerek. Halime sultan da elinin tersiyle gözlerini silerek yeniden konuşmaya başladı. "Konuştun mu Cengiz'le, ne yapmışlar?"
"Cengiz'le değil de, Hifa ile konuştum. 10-15 dakikaya orada oluruz inşAllah dedi."
"Tamamdır, e o zaman gel hadi, içeri geçelim."
Salona geçerken, Aras'ın yanına oturdum. "Cengiz komutanım şak diye düşüp bayılmazsa, ben de bir şey bilmiyorum."
"Ibırtmı Irıs." dedim dişlerimin arasından. Zira Hasan amcam gözlerini dikmiş, pür dikkat bizi izliyordu. "Kapı çalıyor."
"Ay geldiler!"
"Günseli, kapıya senin bakman daha uygun olur kızım, ne dersin?"
"Ee, tamam." Sakin adımlarla kapıya ilerleyip, megafondaki tuşa bastım ve binanın giriş kapısı açıldı. Hasan amcam, Halime sultan, Yurdagül teyze, Aras ve Çınar yanyana dizildiler arkamda. Delikten bakınca asansörün kapısının açıldığını gördüm ve ben de kolu çevirip çelik kapıyı açtım.
