27

418 21 82
                                    

İyi okumalarr💞 Bölümü oylarsanız, çok mutlu olurum.

"Yok, yiyemem ben onu Zeynep teyze. Midem almaz." 

Nefesimi tutmuş bir şekilde, Zeynep teyzenin elindeki kaseye baktım. "Alerjim var, gerçekten." 

"Ay Zeynep, bu sefer doğru söylüyor Günseli. Kokoreç ekmek dışındaki her sakatata alerjisi var." dedi Halime sultan. Kınayan bir bakış attım Halime sultana. "Aşk olsun ya."

"Aşk oldu zaten." dedi Aylin, imalı imalı. Gözlerimi belertip susmasını söylerken, omuz silkti. "Di mi? Bence de Aylin'cim." Tek kaşımı kaldırıp, meydan okurcasına gülümsedim. Aylin'in gülüşü yüzünde solarken, boğazını temizleyip önüne döndü. Halime sultan bana gülerek bakarken, başımı eğdim önüme. "Muazzez teyze bizi bekliyor hanımlar, hazır mısınız?" Muazzez teyze herkesi çaya davet etmişti. Bahar, Süheyla teyze, Aslı, Büşra, Yurdagül teyze ve Çınar, bizden önce geçmişlerdi oraya.

"Ay kızım dur, ben bir eşarbımı yapayım." diyerek ayaklandı Zeynep teyze. Aylin de başını salladı. "Hazırım ben."

"Ben de." Saçımı düzeltip kolumdaki alçıyı bütünüyle saran askımı kontrol ettim. 

...

"Ben verdim zaten ifademi, polislere."

"İyi yapmışsın," dedi Aslı bana. 

"Geçtiğimiz yollardaki mobeseleri, aylık görüntü kaydeden kameraları bile inceliyorlar. Elbette açık verecekler, bir yerde." diye mırıldandı Sedef, dişlerinin arasından. "Benim aklıma birileri geliyor ama, bakalım." diyen Hifa, kahvesinden bir yudum aldı. Mutfakta kısa bir değerlendirme yaptıktan sonra, salona geçtik yeniden. 

"Allah'ım, sen yavrularımızın yüzüne bak, onları her türlü musibetten muhafaza eyle, amin." Muazzez teyzenin ettiği duaya karşın, hepimiz amin deyip ellerimizi yüzümüze sürdük. 

...

(Yazarın Anlatımıyla) 

Birkaç gün sonra 

Karanlık iyice bastırırken, soğuk hava da yavaştan kendini hissettirmeye başlamıştı. Tim, Şırnak'ın Suriye sınırında, helikopterden inmiş, uygun bir yere konuşlanmıştı. "Selim, şu koordinatlara bak bakalım, doğru mu?"

Çantasından tableti çıkardı Selim, başını sallayıp Ali'ye döndü. "Evet, 200 metre sapma ile, doğru koordinattayız." Ali arkasını döndü ve time seslendi. "Hadi, gidiyoruz."

Uzunca bir süre yürüdükten sonra, sınıra çok yakın bir noktada onları bekleyen, kamuflaj içinde olmayan Türk askerleriyle buluşmuşlardı. Burada görevli olanlar, teröristlerin şüphesini çekmemek için, onlar gibi giyinip, konuşmalarını değiştiriyorlardı. Ali, önden gidip parolayı söyledi. 

"Kaplan?"

"Pençe?"

Silahını indirip adamın önüne geçti. "Kusura bakma, Ali yüzbaşı ben." diyip elini uzattı. Karşısındaki tecrübeli asker, uzattığı elini sıktı. "Emre, ben de. Sorun değil Ali yüzbaşım, hoş geldiniz."

"Hoş bulduk." Derin bir nefes alıp arkasını döndü Ali. "Sabri, panço. Selçuk, harita."

Ali Selçuk'un uzattığı haritayı eline alırken, Sabri de Ali'nin, Selim'in, Cengiz'in ve Emre'nin üzerine pançoyu örttü. "Seni dinliyoruz Emre."

"Araziyi anlatmama gerek yok, hedef noktası 65 kilometre güneyimizde. Düşman sayısı çok fazla. Bulundukları yer iyi korunuyor, binalar ve harabeler var. Her yer mayın ve tuzaklarla dolu. Ve, bunlar öyle sıradan adamlar değiller, hepsi yıllarca kamplarda eğitim almış, savaşmasını bilen adamlar." 

Gökyüzüm SenHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin