"Evimi arıyordum ben Günseli. Dört duvarı olan, anne babanın olduğu bir evden bahsetmiyorum ama. Kalbimin bir köşesine taht olarak kurulmuş bir ev. Yolumu bekleyen, göreve gittiğimde korkan, geldiğimde sevinen birini arıyordum. Sonra sen geldin, bir...
"Cengiz komutanım, ben hallederim." diyerek öne atıldı Sabri.
"Sen karışma Sabri, Aras halleder."
"Emredersiniz komutanım." Aras tam kalkıp çay ocağına doğru ilerlerken, Selim yüzbaşının sesiyle durdu. "Ben kahve içerim Aras'cığım."
"Aras teğmenim, yalnızca benimki açık olursa sevinirim." dedi Sabri, üstündeki kamuflaj monta iyice sarılarak. Bora da Sabri'ye katıldığını belli edercesine başını salladı. "Ben de açık bir çay rica edeyim Aras teğmenim."
Aras, 'siz yok musunuz siz' der gibi başını hafiften iki yana sallayıp sırıttı.
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Cengiz ise duramadı, Selim'e döndü. "Ne olur yani çay içsen? Mis gibi çay işte. İlla aradan sivrileceksin ha."
"Yav sana ne kardeşim? Benim canım belki kahve içmek istiyor? Belki kendime gelemiyorum kahve içmeden?"
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Kaşlarını çattı Cengiz. "Kendine gelsen ne olacak? Dünyayı mı fethedecen?"
"Edeceğim." Oturduğu yerde öne çıktı Selim. "Ya senin yüzünden yemin ederim bir gün bırakacağım bu timi ha."
"Ya seni kim alır devrem?"
"Valla 4-b timinin komutanı bu sene tayinciymiş, giderim oraya, kendi timimin komutanı olurum paşa paşa."
"Senin timde kimse durmaz."
"Sen durma."
Selçuk topallayarak yanlarına gelince, Cengiz ona da sataşmadan duramadı. "Selçuk, ne oldu lan? Kılıç yarası mı bu seke seke geliyorsun?" Operasyon anında fark edilmemişti ama Selçuk da bacağından küçük bir yara almıştı. Dikkatlice oturdu koltuğa.
"Komutanım, diken batması da değil. Demir leblebi sonuçta."
