"Aftiel sen..." Gözlerimi yavaşça açıp baktığımda bana doğru dönmüştü.
"Hatırlıyorum seni." Her şeyi hatırlamıyor. Dedi iç yanım. Şimdilik sadece seni sevdiği günleri hatırladı.
Bunu yalnızca benim duyabileceğim şekilde söylemişti.
Savaş onun için 17 gün sürmüştü. Şimdi de 17 günün her bir gününde yeni şeyleri anımsayacak. En sonunda ise her şeyi. Sertçe yutkundum.
"Eftalya de bana." Sesim sert çıkmıştı. Aftiel'i çok derinlere hapsetmiştim...
"Ve diğer şeyleri de hatırlamayı bekle." Dedim sessizce, o bile zor duymuştu.
"O ne demek?" Yavaşça ayağa kalktım. Rüzgar esmeye devam ediyordu.
"Burada zaman kavramı daha farklıdır. Biz bir zamanlar 170 yıllık bir geçmiş biriktirdik. Bu yalnızca 17 aya tekabül ediyor." Bakmaya devam etti.
"Yani 17 gün senin her şeyi hatırlama süren. O yüzden son ana dek birbirimizden uzak duralım." Bir iki adım geri çıktım. Ona arkamı dönüp eve girdiğim an kalbim sızlamaya başladı.
Beni hala seviyor olduğu anları hatırlaması ne tuhaftı.
Geçmiş şimdi arkama geçip elleriyle gözlerimi kapatmış ve kulağıma dalga geçtiği sözleri fısıldıyordu.
Duymamak ne kadar zordu.
"Senden uzak duramıyorum." Diyerek içeri girdiğinde oturduğum koltuktan başımı kaldırıp ona baktım.
"Bu istediğin şey çok zor. Ne yaşanmış olursa olsun bu kadar çok sevdiğim birinden ne zarar gelirse gelsin ben uzak durmak istemiyorum." Gülümsedim.
"Belki de sadece sen zarar görmemişsindir?" Kaşları çatıldı.
"Ben de zarar mı verdim?" Bir şey söylemedim.
"Bir şey söylemek için erken." Karşımda duran tekli koltuğa oturdu.
"Ama kalbim bu kadar senle doluyken ben nasıl olur da... Aklım almıyor." Yüzüne bakmaya devam ettim.
"Bu Dünya'ya geri döndüysen hatırlaman gereken ilk şey güvenmenin olmadığı. Kendin bir şeyleri bulana dek ne demiş olursam ol bekle." Hala bana bakıyordu.
"Ben annemin yanına gideceğim birazdan dönerim." Açık kapıdan çıkıp bahçede yürümeye başladım.
Derin bir nefes aldığımda kararmış gök yüzüne kaydı gözüm. Karanlık huzur veriyordu.
Annemin tatha kapısını aralayıp içeri girdim. Taş merdivenleri çıktığımda sağ uzun koridora girip yürümeye başladım. Odasının önüne geldiğimde bir kaç kez tıkladım.
Kapı açıldı. İçeri doğru ilerlediğimde annemin pencereden dışarı baktığını gördüm. Omzunun üzerinden baktı.
"Gel meleğim." Dedi. Yanına gittim.
"Nasıldı?" Buruk bir gülümseme sardı dudaklarımı.
"Hala beni sevdiğini düşünüyor." Kaşlarını kaldırdı.
"Hala seviyor çünkü." Başımı olumsuz anlamda salladım.
"Hayır imkanı yok." Annem kolunu belime sardı.
"Var miniğim. Ben gördüm bazı şeyleri." Ona doğru döndüm.
"Neyi gördün?" Tekrar dışarı doğru döndü.
"Burayı yönetmeye başladığımızda tüm nefret köklerine rağmen o seni seçti." Ben de dışarıya baktım.
"Bağlı olduğu toplum neden o zamanı bekledi sanıyorsun? Her şey ince ince işlenmişti. Ama hesaba katmadıkları şey bu oldu." Ağaç dalları hafif hafif sallandı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AFTİEL
Fantasy(TAMAMLANDI) Yıl 1919 İzmir işgal altında. Farklı bir dünya ve boyuttan dünyaya, işgali bitirip savaşı sonlandırmakla gönderilen Aftiel ve Belial, Türk ve Yunan kimliklerin içinde karşı karşıya kalır. Bir zamanlar benzer bir savaşın içinde Aftiel'e...