Fantastik ve tarih birleşirse ne olurun kitabı bu.
Tarihte 1919 İzmir işgaline dönüş kısmı 13. Bölüm Sürgün ile başlıyor.
İsteyen direkt oraya geçiş yapabilir.
Keyifli okumalar.
.
.
.
Sabah, 05.47
"Beni bulsana." Başını iki yana salladı. "Hayır, imkanı yok biliyorum." Gözlerinin içi hüzünle güldü. "Öldüm ben." Birden durdu ve gülmeye başladı.
"Biliyor musun acı hissetmekten yorulmuştum." Başını iki yana salladı. "Acıyı bile unuttum açıkçası. Hatırladığım tek şey..." Durdu ve ileri geri sallanmaya başladı. "Unuttum."
Yanda duran küçük aynaya çevirdi bakışlarını. O sırada kendinin küçük camdan yansımasını gördü. Kaşlarını çattı. "Ben," Dedi sakince, "yaşlanmışım." Diye bitirdi cümlesini. Yüzünü yana çevirip parmaklarını yüzünde gezindirdi.
"Bak bu çukurlar açılmış." Yüzünün aşağısına doğru kaydı beyaz ve ince parmak uçları. "Ne zaman öldüm?" Bakışlarını genç adama sabitlediğinde adam yalnızca yutkundu.
Omuzlarını kaldırıp indirdi sorunun karşısında. "Bilmiyorsun demek..." Elini kaldırıp saçlarını geriye attı. "Olsun zaten kimse bilmiyor."
Adam gözlerine bakmaktan kaçınıyordu. O ise aksine tam göz bebeklerinin derinlerine uzanıp orada geziniyordu. Hareketleri birden keskinliğini kaybedip kimsenin görüp duymaması gerekiyor gibi ses tonu alçalıp adama doğru yaklaştı.
"Zamanımız kalmadı. Beni iyi dinle ve sakın unutma. Her akşam saatinde rıhtımda bekliyor olacak seni." Parmakları yaprak gibi titreyerek adamım eline doğru uzandı. "Onu bulup vermen gerekiyor." Parmakları yavaşça onun elini tutmuştu. Parmaklarından geçen yoğun soğuktan adamın birden içi titredi. Elini geri çekmeye çalışacaktı ki kadının tutuşu sertleşti.
"Korkma." Dedi sakin çıkan ince sesiyle. "Benden korkma."
Avucunda sıktığı ucu kırmızı bir taş olan, etrafını sarmaşıkların sarmaladığı kolyeyi yavaşça avucuna doğru bıraktı. Zincirin ucu bile tiriyordu. Ellerinden tenine yayılan soğuk daha da üşüttü adamı.
"Kimsin sen?" Kadın kolyeyi tamamen bıraktıktan sonra gülümsedi. "Ölü biriyim."
Ayağa kalktı yavaşça ve beyaz elbisesi birden havalanmaya başladı. Dalgalı uzun siyah saçları etrafa yayılırken deli gibi esen rüzgar altında derin bir nefes aldı. "Eftalya de ona o zaman tanır seni." Arkasına doğru baktı. "Git artık geliyorlar."
Adam kaşlarını çattı. "Kimler?" Kadın onun gibi kaşlarını çatıp genç adama baktığında yeşil gözleri birden karardı. "Sorma git dedim sana." Kolundan tutup ayağa kaldırdı. "Zaman yok." Biraz itti sonra adamın gücü karşısında durup etrafına baktı.
Gözleri tekrar birleştiğinde kafasını yana eğerek başını hafifçe sağa sola salladı. "Uyan!" Öyle güçlü bir çığlık kaplamıştı ki etrafı oysa kadın dudaklarını dahi oynatmamıştı.
Adam kokuyla yerinden sıçrayıp uyandı.
Çalışma masasının üzerinde kağıt yığınları doluydu. Araştırma yapıyordu ve o sırada uyumuştu. Garip rüya bir kez daha gözlerinin önünden akıp giderken kaşları havalandı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AFTİEL
Fantasy(TAMAMLANDI) Yıl 1919 İzmir işgal altında. Farklı bir dünya ve boyuttan dünyaya, işgali bitirip savaşı sonlandırmakla gönderilen Aftiel ve Belial, Türk ve Yunan kimliklerin içinde karşı karşıya kalır. Bir zamanlar benzer bir savaşın içinde Aftiel'e...