Bölüm 23-Temas-

12 7 3
                                    

Osman'ı gördüğümüzde bir sokağın ortasında Andreas ile karşı karşıyaydı. Elindeki silahı ona doğrultmuş bir şeyler söylüyordu.

"Osman!" Diye yanına ulaştığımızda nefes nefes kalmıştık. 

"Yapma." Dedi Resul yaklaşmaya çalışıp.

"Kendini bunlar için yakma gel hadi. Ver onu bana." Osman başını iki yana salladı ve gözünden bir damla kayıp düştü.

"Babamı öldürdüler lan bunlar." Dedi nefretle. "Taş üstünde taş bırakmadılar." Başımı salladım.

"Evet biliyorum ama şu an teğmeni vurursan daha fazla insanı öldürmekten geri durmayacaklar." Dediğimde gözüm Andreas'a kaydı. Sessizce izliyordu. Osman silahı indirmek yerine iyice kavradı. Korkuyla ne yapacağımı bilemedim ve ikisinin arasına girdim.

Osman kaşlarını çattı.

"Sen kafayı mı yedin?" Diye sorunca sessiz kaldım. Resul ve Kubilay'da sessiz kalmışlardı.

"Bunu yapmana izin veremem." Dedim sessizce.

"Ahsen çekil aradan ne yapiyorsun?" Dedi Andreas ama onu da duymazdan geldim.

"Neden!" Diye bağırdı Osman gözlerimi kapattım.

"Çünkü bir yenilgiyi daha kaldıracak gücüm yok." Kubilay araya girdi.

"Kardeşim gel yanıma gidelim buradan." Osman'a uzattı elini. Osman Resul'e baktı. "Buna izin mi vereceksin?" Diye sordu. Dehşete düşmüş gibiydi.

"İyi o halde ikinizi de vurmak durumundayım." Osman'dan bakışlarımı çektiğimde Resul ile göz göze geldik.

"Son duanı et teğmen." Andreas'ın bana yaklaştığını hissettim ardından nefesi kulağıma çarptı.

"Ne yapiyorsun çekil artik." Başımı iki yana salladım.

"Direnme boşuna çekilmeyeceğim." O sırada bir patlama sesi duyuldu ve Andreas beni tutup çevirdi, kendi önüme geçmişti. O kadar hızlı oldu ki bir an dengemi kaybedip yere düştüm.

"Belial..." Diye mırıldandım yerde duran bedenine bakıp. Yanına doğru gittiğimde omzunun kanadığını gördüm. Yakasından yavaşça açıp baktığımda sıyırdığını gördüm. Rahat bir nefes verip arkama baktığımda Osman ellerine bakıyordu.

"Çabuk buraya birileri gelmeden yardım edin hastaneye götürelim orada pansuman edeceğim." Osman hala ellerine bakıyordu. Kubilay bana doğru geldi.

"Resul sen Osman'ı eve götür." Dedi arkasına bakıp. Andreas'ı tutup sırtına aldı. 

"Ulan camış gibi..." Dedi nefesini verip.

"Hadi hadi zor taşıyorum." Hızlı hızlı gidip hastaneye gizlice girdik. 

"Bana bayramda da böyle sırtlatırlardı hayvanı." Dedi sedyeye koyduğu Andreas'a bakarken.

Omzunu açıp yaraya baktım. Yarasını temizleyip sardığımda Kubilay nefes alıp veriyordu hala.

"İyi bu sefer hücresiz geçti." Dedi Andreas'a bakıp. "Bu lavuk bizi niye her seferinde kurtarıyor?" Diye sorunca omuzlarımı kaldırıp indirdim.

"Bilmem belki de o da fark etti haklı olduğumuzu." Ayağa kalktı.

"Seninle alakası yok yani?" Başımı iki yana salladım.

"Niye girdin araya?" Gözlerine baktım. Ahsen sindiği köşeden çıkıp gözlerinde kayboldu bu defa.

"Osman ve ailesi için." Kaşları kalktı.

AFTİELHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin