Kubilay bastıklarımıza baktı. "Eğer yine yakalanırsak bu defa kelle gider." Deyince gülümsedim.
"Bu defa işi size bırakmaya niyetim yok." Dedim sakince.
"Ahsen." Dedi bana dönerken. "Osman'ın babası..." Sustu. Sertçe yutkundum.
"Yani anladın işte... Onu bir süre görmezden geleceğiz." Başımla onayladım. Kapı açıldı.
"Kimler aç?" Diye içeri giren Resul neşeyle bağırdı. "Ne getirdin?" Dedim. Gülümsedi.
"Esma Sultan elleriyle dolma yapmış yanına da ekmekten koymuş." Yanına gidip yutkundum.
"Yeriz." Deyip bir parça ekmek kopardım. "Kubilay hadi." Deyip arkama doğru baktım.
"Geleyim de baskıları ne zaman dağıtırız?" Diye sordu. Lokmayı çiğneyip yuttum. "Bu sabah." Dediğimde geceyi geçmek üzereydi vakit.
"Tamam bir de duydunuz mu yurdun her köşesinde direniş hareketleri başlamış." Başımı salladım.
"Bu yolun sonu aydınlık." Diye mırıldandım.
"Buradan bize gidelim soğuk olmaz, hem annemler de görür sizi bir." Resul yüzünü ekşitti.
"Ne zaman size gelsem Allah affetsin yatırla oturuyorum gibi oluyor." Dedi kaşlarını çatarak.
Kubilay, "O ne demek lan?" Dediğinde Resul güldü.
"Oğlum sen hissetmiyor musun eviniz türbe yeşili lan." Dudaklarımı birbirine bastırdım.
"O daha iyi hali oğlum ben bununla kurtardığımıza dua ediyorum ayrıca dalga geçtiğin şey benim travmam." Diye kendini acındırmaya çalışsa da mimikleri çoktan kendini belli etmişti. Bıyık altından gülüyordu.
"Hadi lan oradan sırıtıyor pişmiş kelle gibi." Kubilay ağzına attığı ekmeği çiğnedi.
"Ne yapsak suç iyi konuşmuyorum o zaman." Resul birden, "Kardeşin hala bana aşık mı lan?" Diye sorunca Kubilay öksürmeye başladı.
"Neemiş?" Diye sordu öksürüklerin arasından. Resul duraksadı.
"Ha sen bilmiyor muydun? Ben sana söyledim sandım." Kubilay daha çok öksürdü.
"Ne diyorsun oğlum delirtme beni!" Kaşlarını çattı.
"Sus lan ben Ahsen ile sana bir şey diyor muyum?" Ulan Res, Allahın cezası Res...
"Gerçi yine pot kırdım." Dedi sessizce bana bakarken. Kubilay'a bakınca gözlerini kaçırdı benden.
"Ulan gevşek benim kardeşim erkek." Resul'ün kaşları kalktı.
"Ay bir de erkek mi?" Bu defa da kaşları çatıldı. Bir kaç saniye bekledi.
"Lan ben niye böyle hissediyorum o zaman aklıma nereden geldi o." Gözlerini kapattı. "Yoo bildiğin kız, saçı var lan bunun." Tekrar gözünü açınca koluna vurdum.
"Elif mi yoksa ondan mı bahsediyorsun evet de gözünü seveyim yoksa kalbim kaldırmayacak." Resul düşündü.
"Esmer mi o?" Başını salladı Kubilay hızlı hızlı.
"He oymuş az daha Ali'yle neler olacaktı ucuz yırttık." Gülümsedim.
"Geri zekalı." Diye mırıldandım.
"E gidelim o zaman sabaha daha çok var." Dedi Kubilay ile bana bakıp. Sonra yavaşça kaşlarını çattı.
"Yine yakalanmayız değil mi lan?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AFTİEL
Fantasy(TAMAMLANDI) Yıl 1919 İzmir işgal altında. Farklı bir dünya ve boyuttan dünyaya, işgali bitirip savaşı sonlandırmakla gönderilen Aftiel ve Belial, Türk ve Yunan kimliklerin içinde karşı karşıya kalır. Bir zamanlar benzer bir savaşın içinde Aftiel'e...