Rei 6 - yerçekimli karanfil
...
Kaybedince ağlanırmış meğer... 🎵...
.
.
.
...Bir yenilgi dahi ortada yokken savaşın bittiğinin göstergesi oldu kelimeler.
Canım aynı yerde yakalanmış olmanın etkisiyle değil de ayna misali geçmişe tutulan o küçük aydınlığın etrafı görünür kılmasıyla yandı.
Yan yana yürüdüğümüz yolda bir zamanlar hırçın denizin kayalıkları dövmesi gibi birbirimizi kırıp dökmüştük.
Ayaklarımın altında ezilen taşlar, bir vakit kanlarımızla doymuştu.
Gökyüzüne doğru baktığımda gün doğmak üzereydi. Res sessizce yürüyordu. Belial bana bakmıyordu. Ben ise kendimi bulmaya çalışıyordum tüm yaşananlara rağmen ölesiye saklanan ruhumun içinde.
Her şey o kadar karışmıştı ki toparlamanın mümkün olmadığını kabul ettim. İsteklerimi görmezden gelen yanım bunu dahil etti hayatına.
Belial önümde yürürken ben kaçıp gitmek istedim.
Dünya'da olduğumuz zaman her şey ne kadar kolay geliyordu gözüme. Onu masum bile hatırlıyordum bazı anlarda. Daha duygusal baktığım için mantığım bu denli çalışmıyordu.
Onu affetmiştim hatta bir akşam üstü denizi izlerken. Akan gözyaşlarıma aldırmadan öylece affediverdim. Geçer sandım, aşk benim sandığımla sınırlı değilmiş.Öğretti hayat.
Öyle masum bir şekilde değil. Bir sabah uyandığımda olmadı bu. Bir gece yarısı canımın en orta yerinden yükselen acının boğazımda yumru oluşturmasıyla oldu.
Acıdan konuşamamayı öğrendim aynı gece.
Yıllarca çabaladığım her şey bir bir gözlerimin önünden akıp giderken yalnızca izlemeye gücüm vardı. Bir zamanlar her şeyi kazanacağıma olan inancım bile yorgundu artık.
Hiçlik cazip geliyordu hepimize.
Tüm geçmiş yaşlarım küsmüştü bana. Kırdım diye değil onları şu anımla cezalandırdım diye...
Annem 8 yaşındayken saçlarımı küçük bir şekilde örmüştü iki yandan. Onlar ben koşup havaya doğru uçtukça açık saçlarımın yanında havalanıp tekrardan açık sarı saçlarımın arasında kayboluyordu. O zamanlar hepimizin saçlarının rengi buydu. Ardından ruhumuzun rengine boyanıyordu. Benim kahve rengi oldu büyüdükçe. Belial'i tanımaya başladığımda ise siyaha döndü.
Annemin 8 yaşındayken ördüğü saçları Belial bir gün batımında koparıp sahilin kenarında bıraktı.
O an bir yemin ettim.
Daha fazla canımı yakmasına izin vermeyecektim. Fakat o bana yeminimi bozdurdu. Beni yarım bırakırken canım saçlarımın kopmasından daha fazla yandı.
Geçmiş kana boyandı. Savaş o an bitti benim için...Belial önümde yürürken ben kaçıp gitmek istiyordum.
Ayaklarımın altında ezilen taşlar ağıtlar bağırıyordu bilmediğim dilde.
Bir gün her şey son bulurdu. Öyle denirdi Dünya'da. Son bulmak belki de bir söz uzağımdaydı. Fakat ben dilsiz kalmıştım.
"İyi misin?" Res fısıltıyla konuştuğunda ona doğru baktım.
"Midem bulanıyor." Dediğimde yüzüme baktı.
"Rengin soldu zaten. Yoruldun mu?" Olumsuz anlamda başımı salladım. Ardından duraksadım. Yorulmuştum, yürümekten değil.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AFTİEL
خيال (فانتازيا)(TAMAMLANDI) Yıl 1919 İzmir işgal altında. Farklı bir dünya ve boyuttan dünyaya, işgali bitirip savaşı sonlandırmakla gönderilen Aftiel ve Belial, Türk ve Yunan kimliklerin içinde karşı karşıya kalır. Bir zamanlar benzer bir savaşın içinde Aftiel'e...