Olasılıklar dolu tüm durumlardan sıyrılıp bu noktaya geldiğimizi düşünmüştüm fakat bunun aslında olmadığı ve sona doğru giderken bile yollarımızın ayrılmadığını görmüş oldum uzaktan kendimi izlerken.
"Neden ağlıyorsun?" Diye sordu yüzümü ellerinin arasına aldığında. Res Mehmet ile birlikte gitmişti. Bir divanın üzerinde oturuyorduk. Yan yanaydık ama aramızda bedenlerce uzaklık vardı.
"Hakkını benim için kullandın." Dedim sessizce. Başını salladı.
"Buna mı ağlıyorsun?" Dudak büzdüm.
"Ya çok ihtiyacın olursa? Mehmet bana zarar veremezdi sadece bir şeyler öğrenmek istiyordu." Bana döndü.
"Nereden biliyorsun?" Omuzlarımı kaldırdım.
"Bilmiyorum öyle hissediyorum sadece." Güldü.
"Hislerin hep doğru muydu?" Başımı iki yana salladım.
"Değildi." Odaya buz gibi bir rüzgar girmiş gibi ürperdim. Bakışlarını benim üzerimden kaçırdı.
"Anlatsana bana o günü, geceyi..." Yutkundu ve yüzünü sıvazladı.
"Boş ver." Dedim gözlerimi kaçırarak.
"Lütfen." Diye bana doğru döndürdü bedenini. O kadar heybetliydi ki bir an yanında küçücük hissettim.
"Ne duymak istiyorsun?" Gülümsedi acı bir şekilde.
"Ne hissettiğini bilmek istiyorum." Gözlerim bir yerde sabitlendi. Aftiel belirdi zihnimin içinde bana tüm dikkatliyle bakıyordu. Elleri karnına doğru gitti.
"Kanatlarım," Dediğimde gözlerimi tavana diktim. "Gittiğinde," Derin bir nefes aldım. "Başta kalbimin acısından hiçbir şey hissetmedim." Gözümden iri bir damla kaydı.
"Bana hiçbir zaman karşında olmayacağım demiştin hatırlıyor musun?" Gözlerim ürkekçe yüzünde gezindi.
"İnanmıştım sana." Parmaklarımla yüzümü sildim.
"O gün sen benim gözlerimin içine bakmıştın ve orada sadece nefret gördüm." Gülümsedim.
"Bilmiyorum belki de kalbimi en çok bu kırdı. ve ben o sırada sırtımda ne olup bittiğiyle ilgilenemedim." Derin bir nefes daha aldım.
"Savaş bitti o gün kaybetmeme rağmen sevinmiştim çünkü çok kayıp yaşanmıştı ve daha da ileri gitmesinden korkmuştum. Sebep olduğumuz şeyin bir nebze de olsun kefaretini ödediğimi düşünmek istedim." Tavana bakıp nefesimi gürültüyle bıraktım.
"Sonra..." Gözlerim doldu yine. "O günün gecesinde bedenim ikiye ayrılıyor gibi hissettim. Annem ne olduğunu anlamaya çalışıyordu çok da uzun sürmedi. Yavaş yavaş yok oldu... Hissettiğim elleri, küçük ayakları bana veda ettiğini hissettire hissettire," Duraksadım. "Yavaş yavaş yok oldu." Gözlerimden akan yaşları sildiğimde Belial ellerini yumruk yapmıştı.
"Ölseydim o kadar canım yanmazdı Belial. Beni kanatlarımdan ayırdıktan sonra orada öldürmüş olsaydın sana teşekkür bile ederdim ama yapmadın." Dudaklarım kıvrıldı.
"Öyle işte." Yüzüne baktım. "Bak yine karşı karşıyayız, yine farklı kimlikler altında bir savaşın ortasındayız." Gözlerini kaçırdı.
"O sözün bizim peşimizi ölene kadar bırakmayacak." Dudaklarımı dişlerim. Hiçbir şey söylemedi uzun bir süre. Sessizlik arttığında huzursuz hissettim kendimi.
"Özür dilerim." Dediğinde sesi titremişti.
"Geçti." Dedim onun aksine sesime renk katmaya çalışıp.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AFTİEL
Fantasy(TAMAMLANDI) Yıl 1919 İzmir işgal altında. Farklı bir dünya ve boyuttan dünyaya, işgali bitirip savaşı sonlandırmakla gönderilen Aftiel ve Belial, Türk ve Yunan kimliklerin içinde karşı karşıya kalır. Bir zamanlar benzer bir savaşın içinde Aftiel'e...